Erdoğan azarladı; `Bana 4 yıl kimse dokunamaz`...
Ahmet Takan 01 Ocak 1970
Saray/AKP cadı kazanı gibi kaynıyor...
Sabahlara kadar Saray hizmetkârları toplantı üstüne toplantı yapıyor; Anayasayı, kanunları nasıl kendimize göre yontarız, seçim hükümetinde patlamayız, iktidarı elimizde tutarız diye.
Açık hale getirelim;
Saray/AKP seçimlerin Nisan ayında yapılmasını planlıyordu. 7 Haziran'dan sonra terör örgütü olduğu hatırlanan PKK ile Nisan'a kadar "amansız bir mücadele" görüntüsü verilecek ve buradan MHP'deki milliyetçi oylar ile HDP'deki dindar Kürtlerin oyları kazanılacaktı. Saray ve AKP'nin savaş naralarının, Kürt seçmenini HDP'ye çektiği, gelen şehit haberlerinin de AKP'ye oy kayışını bırakın, oy kaybettirdiği görüldü. Anket rejimi kuran Saray-AKP ikilisi, oyların yüzde 40'ın altına indiğini gördü. Son 15 günde 5 ayrı firmaya 12 anket yaptıran Saray/SESİK, bu anketlerin ekserisinden yüzde 40'ın altına kayışı tespit etti.
AKP, şu an Dolmabahçe mutabakatına geri dönülmesi yönünde AKP/HDP içindeki "akilleri" devreye soksa da nafile, cani örgüt PKK bir defa şehidin kanını içmeye başladı. Tüm bunlardan dolayı erken seçimin gecikmesinin AKP'ye kaybettireceğini hesap eden Saray/SESİK, seçimlerin 1 Kasım'da yapılması kararını alarak bunu YSK üzerinden halletmeye çalıştı. YSK'daki AKP'liler devreye girerek 90 günlük seçim süresinin beklenmeksizin seçimlerin Ekim sonu/Kasım başında yapılabileceğini prensip olarak kararlaştırdı.1 Eylül Dünya Barış Günü bahane edilerek İmralı canisi Abdullah Öcalan'ın tekrar devreye sokulması için çalışmalarda devam ediyor.
Gelelim, AKP kongresini 12 Eylül'e alınmasına, dikkat çeken tarihe... Yine bir mağduriyet üretmek içindarbe tarihini seçtiler. Yalnız burada ince bir hesap var. O da şu; AKP'de üç dönemlikler sorunu var... Seçimlerin tekrarlanmasından ötürü iki farklı üç dönemlikler çıktı. Birinde Bülent Arınç, Bekir Bozdağ, Binali Yıldırım, Beşir Atalay, Ali Babacan, Mehdi Eker, Hüseyin Çelik, Mehmet Ali Şahin, Haluk İpek gibi ele avuca sığmaz isimler var. İkincisinde ise, Mehmet Müezzinoğlu, Cevdet Yılmaz, Mehmet Şimşek, İdris Güllüce, Veysel Eroğlu, Fikri Işık, Ahmet Aydın vs.. var. Birinci üç dönemlikler üçe bölündü. İkincisinde ise sorun yok, bunlar genelde Saray'a bağlı...Güya, 12 Eylül'de partiyi toparlama, tecrübeleri birleştirme niyetiyle"birlik beraberlik kongresi" düzenleyecekler. Burada 14 yıllık parti ilk defa tüzük değişikliği yapacak. Üç dönemliklerin sokağa salınmaması ve partide tutulması için değişiklik yapacaklar. Amaç, partinin bölünmesini engellemek. Çünkü; AKP paramparça... İkinci üç dönemlikler hâlâ toy, Saray'a bağlılar... Ancak ilk dönemlikler sıkıntılı... Çünkü bunlar üçe bölünmüş durumda... Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Sadullah Ergin, Nimet Çubukçu, Recep Akdağ ve Ali Babacan'ın başında olduğu grup Abdullah Gül'ünpartinin başına geçmesini ve erken seçime onun genel başkanlığında gidilmesini istiyor. Binali Yıldırım, Yalçın Akdoğan, Numan Kurtulmuş, Bekir Bozdağ, Bülent Gedikli, Egemen Bağış, Ömer Çelik ve Mehmet Ali Şahin ise partinin başına Erdoğan'a bağlı uyumlu bir ismin geçirilmesini ve partide iki başlı görüntünün engellenmesini Erdoğan'ın tek lider görünerek seçime gidilmesini istiyor. Üçüncü grubun başında ise Beşir Atalay var. Beşir Atalay'ın başını çektiği grup Saray ile ilişkileri iyi tutarak Davutoğlu'nun genel başkanlığının devamından yana. Şu an en etkili olan Beşir Atalay'ın başında olduğu grup, tüzük çalışması yapıyor ve özellikle Bülent Arınç ve beraberindeki "Gülcülerin" tasfiyesi için 12 Eylül'de düğmeye basacak. Buna mukabil Saray'ı kızdırmamak ve gönlünü almak için ise Binali Yıldırım ve diğerlerine rıza gösterecekler. Hazırlıklar bu yönde!.. Bülent Arınç ve beraberindekilerin ikinci üç dönemliklerle birleşmesinden ve Gül'e çağrıda bulunmasından da endişe edildiği için ikinci üç dönemliklere de vekilliğin önü açılacak... Kongrede şok tasfiyeler olabilir. Bu arada, sadece sıcak paranın Türkiye'deki mutemetleri olan Ali Babacan-Mehmet Şimşek ikilisinin bozulmaması için Ali Babacan'dan kongre öncesi Saray'a biat çalışmaları sürüyor.
Bu arada size Saray çevrelerinden çok özel kulisler aktarayım;
Özellikle Binali Yıldırım'ın başını çektiği ekip geçtiğimiz günlerde Erdoğan ile 'dar dairede' bir sohbet toplantısı yapmışlar. Erdoğan'ın, ekibin "efendim işler kötü gidiyor, el koysanız" çıkışını, "bana 4 yıl kimse dokunamaz... Siz kendinize bakın" diyerek azarladığı öne sürülüyor. Bir de Saray'daki bu görüşmede, "tekrar tek parti olmadan, bir günlüğüne bile hükümeti bırakamayız, bir günlüğüne bile Meclis'in çalışmasına izin veremeyiz'' konuşmaları da geçmiş. Binali Yıldırım ekibinde bulunan bir bürokratın, "Efendim, Ahmet Necdet Sezer kendi döneminde bir günlüğüne bile vekalet vermiyordu. 7 buçuk yılda sadece Romanya ve Suriye'ye günü birlik gitti... Vekalet verse başına gelecekleri biliyordu... Biz de bir günlüğüne dahi olsa bırakın muhalefete vermeyi Ahmet Hoca'ya bile partiyi, iktidarı, Meclis'i bırakmamalıyız'' dediği belirtiliyor.
Havuz medyası da "Saray medyası" ve "Ahmet Hoca medyası" olarak ikiye bölünüyor. Bazı televizyon ve gazeteler, Davutoğlu'ndan yana taraf almaya başlamışlar. Onların içinde "Alo Fatih" sistemi yok. Ancak"Alo Hoca" hattını kendileri inşa etmeye başlamış. Davutoğlu ile bir STÖ üzerinden kontak kuran medya yöneticileri, "sizin için ne yapabiliriz" demeye başlamışlar.
Erdoğan çok sinirli; havuz medyasına "MHP'yi bitirin" talimatı gitti. "Koalisyonu MHP kurmadı"propagandası yeterli görülmedi. Kabin ekibi, arşivlerdeki kasetleri tekrar seyretmeye başladı!..