« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

24 Ağu

2015

Bu ateşi kim söndürecek?

Faruk Mercan 01 Ocak 1970

“Economist” dergisinin üç gün önce yayınladığı Diyarbakır’dan izlenimler içeren yazıda şöyle bir cümle yer alıyor:

“Biz barış için oy verdik ama savaşla karşılaştık...”

Diyarbakır Barosu BaşkanıTahir Elçi ve Diyarbakırlı işadamlarının ifadeleri var makalede... Bu cümleyi kullanan kişinin ismi belirtilmemiş ama Güneydoğu’nun genel havasını yansıtıyor.

Genelkurmay’ın geçmiş yıllarda kullandığı ifade de benzer: “Düşük yoğunluklu savaş...”

Adına ne dersek diyelim, bu ateş bir aydan beri bütün Türkiye’yi yeniden sarmış durumda...

Eskiden “Güneydoğu ateşi” diyorduk...

Bugün bu ifade yeterli gelmiyor.

Çünkü ülkenin her tarafı yanıyor.

Yaka paça sistemi değiştirmek

Türkiye’nin bu ateş sarmalına 7 Haziran seçimlerinden sonra girmesi bir rastlantı değil...

Bu potansiyel vardı ama birilerinin çakmağı yakması, ateşi tutuşturması gerekiyordu.
Bir İngiliz askerine atfedilen şöyle bir ifade var:

“Orta Doğu’da ilk ateşi yaktınız mı, gerisi çok kolay. Bu savaş, yıllarca sürer artık...”

20 Temmuz günü, Suruç’taki patlama ile bu ateş bir daha yakıldı.

Türkiye’nin siyasi ortamı, bu ateşin hızla alev almasını sağladı.

Geçici iktidar çaresiz...

Geçici iktidarın başı konumunda olan saraydaki zatın derdi ise Türkiye’nin yönetim sistemini değiştirmek...

Ülke bu büyük yangınla “yaka paça” olurken; saraydaki zatın bir numaralı ajandası, bir siyasi intikam operasyonuna maruz kalan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara’yı “yaka paça” Türkiye’ye getirmek...

Bir ajandası daha var... Fiilen değiştirdiği Türkiye’nin yönetim sistemini kağıt üzerinde de sağlayacak bir seçim... Yani Türkiye’nin yapısını “yaka paça” değiştirmek...

Yeter ki Anayasa’yı değiştirecek 330 sandalye elde etsin, geriye kalan her şey onun için teferruat...

Cumhurbaşkanı sıfatını taşımasına rağmen Anayasa’nın emrettiği“devletin başı” gibi davranmıyor. “İktidarın başı da benim” diyor.

Böyle bir yönetim anlayışıyla bu ateş çemberinden nasıl çıkar bu ülke?..

Çıkamaz...

Şehit cenazelerinde konuşan annelere bakın...

Anneler ferasetli olur. Hele bir de yüreği yanmışsa...

Oğlu Siirt’te asker olan Manisalı anne, oğlu Bingöl’de şehit olan yakın arkadaşına sarılıp iktidarı elinde tutanlara şöyle sesleniyor:

“Onların çocukları ölmüyor. Ortalığı karıştırıp hükümeti kurdurmuyorlar. Bir şehit annesinin ne demek olduğunu bilmiyorlar.”

Bu fedailer bu ateşi söndüremez

Siyaset biraz da hamaset sanatıdır.

Ama bizdeki kadar ucuz hamaset siyaseti, herhalde dünyada başka hiçbir ülkede yok...

Bizde siyasetçiler iktidara geldi mi, sabahtan akşama kadar vatan, millet Sakarya edebiyatı yaparlar. Günde en az iki defa kendilerini vatan için feda ederler. Sanırsınız ki içlerindeki “vatan aşkı” onları siyasetçi yapmıştır.

Ne yazık ki, feda edebiyatı ile şehit annesinin yüreğindeki acıyı anlamaları mümkün olmuyor.

40 yıldır terörle boğuşuyor bu ülke... Terör dalgasının tırmandığı zaman dilimlerine bakın, ülkede “yönetim boşluğu” veya “iktidar savaşı”yaşanan zamanlara denk geldiğini göreceksiniz.

Bu ateşi bunlar söndüremez.

Ziyaret -> Toplam : 125,25 M - Bugn : 5626

ulkucudunya@ulkucudunya.com