« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

31 Ağu

2015

Seçim hükümetine dair

Nazlı Ilıcak 01 Ocak 1970

Madem bir seçim hükümeti, partilerden oyları nispetinde alınan bakanlarla kurulacak, burada Ahmet Davutoğlu’nun yapması gereken şey, partilerin yönetimini aşarak, milletvekilleriyle ve hatta genel başkan yardımcılarıyla doğrudan temas kurmamaktı. Siyasi ahlâk bunu gerektiriyordu. Aksine bir davranış, partililere çengel atmak, huzursuzluk doğurmak gibi değerlendirilir. Nitekim değerlendirildi de… Ama Ahmet Davutoğlu umduğunu bulamadı. CHP’de de bir gedik açsaydı, daha memnun olacaktı.

Tuğrul Türkeş’in Devlet Bahçeli’ye yönelik eleştirileri haklı. 7 Haziran gecesi, Bahçeli’nin erken seçimi telâffuz etmesinin istişare mekanizmasının önünü kapattığını söylüyor. Anlaşılıyor ki Bahçeli, bu kararı tek başına almış, parti yetkililerine danışmamış. MHP lideri sadece istişare mekanizmasını kapatmakla kalmadı, CHP ile bir hükümet kurularak, AK Parti’den hesap sorulmasını da engelledi. Lâkin bir yanlışa diğer bir yanlışla cevap verilmez. Türkeş, teklifi reddetmeliydi. Onun hükümet üyeliğini, koltuk merakı yüzünden kabul ettiğini sanmıyorum. Belli ki Devlet Bahçeli’nin dışlayıcı tavrı yüzünden, MHP içinde yeri kalmadığını düşünmüş, AK Parti ile ilişkisini düzeltmeyi bir çıkış noktası olarak görmüş. MHP’den ihraç edilirse, daha ileriki bir tarihte AK Parti’ye katılabilir. Bunun için 1 Kasım seçim sonuçlarını bekleyecektir.

Tuğrul Türkeş, bunun bir “siyasi intihar” olduğunu kabul ediyor. 2.5 ay sonra hükümetin görev süresi bittiğinde ortada kalabileceğini belirtiyor. Fakat bu doğru olmayabilir. Bundan sonra Tuğrul Türkeş’i AK Parti kimliğiyle görürsek şaşırmayalım.

***

Seçim hükümetinde bazı bağımsız bakanlar dikkat çekiyor. Bunlardan biri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na getirilen Ayşen Gürcan… Gürcan, TÜRGEV Genel Kurul üyesi. Ayrıca bazı tweetleri, onun ne kadar“bağımsız” ve “tarafsız” (!) olduğunun işareti:

*29 Mayıs 2012: “Kaçırdım, başbakanın konuştuğu salılarda doping almış gibi oluyorum. İçimde öyle bir his doğuyor ki, koşasım ve peşindeyim diyesim geliyor.”

*18 Haziran 2013: “İşte millet, işte Başbakan… Dinliyorum dinliyorum, bir cümle olsun ki eleştireyim. O kadar net ve emin konuşuyor ki.”

Herhalde Davutoğlu, aradı taradı Ayşen Gürcan’dan daha tarafsızını bulamadı!!!

***

Selami Altınok da İçişleri Bakanı oldu. Onu 17-25 Aralık yolsuzluk dosyalarını kapatma konusundaki cevvaliyle tanıyoruz. Bakanlıkla ödüllendirildi. Ama herhalde, kendisinden 1 Kasım seçimlerine kadar önemli görevler de bekleniyor. Fuat Avni’nin iddiasına göre, gazetecilere ve medyapatronlarına, bazı sivil toplum kuruluşlarına yönelik seçim öncesi bir operasyon düzenlenecek. İçişleri Bakanı’na orada bir sorumluluk düşebilir. 2013’te operasyon yapan şube müdürlerinden birini Hizan’a, diğerini Fizan’a sürmüştü ya!!! Celal Kara’nın ifadeye çağırdığı İstihbarat Şube Müdürü’nün -Müsteşar Efkan Ala’nın talimatıyla- adliyeye gitmesini engellemişti ya!!! Görüldüğü gibi itaatkâr, gözü pek bir bürokrat. Tam rejimin aradığı gibi.

Ayşen Gürcan, ilk başörtülü bakan. Bu açıdan sevindirici bir gelişme. Öte yandan, bağımsızlar kontenjanından Bakanlar Kurulu’na girdi ama maalesef attığı tweetler ve çalıştığı yer itibariyle, bu tanıma hiç uymuyor. Nitekim sosyal medyada hedef haline geldi. Yazık oldu. İlk başörtülü bakan açısından olumsuz bir başlangıç.

Altınok’un diyeti ve mükâfatı

Fuat Avni’nin birçok kehaneti çıktığı için, bunu da ciddiye alabiliriz. Somut bilgiler veriyor: “1 Kasım’dan sonra da koalisyon çıkacağını gören Tayyip Erdoğan, medyaya yönelik bir operasyon yapma niyetinde. Aydın Doğan ve Akın İpek’in mal varlıklarına el koymayı planlıyorlar. PKK ve DHKP-C üzerinden Doğan, Gezi’ye finansörlük sebebiyle Eczacıbaşı ve eski TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz hedefte. HDP’ye finansman üzerinden Boyner Grubu ve PKK’ya destek üzerinden Osman Kavala listede yer alıyor.”

Tabii bu kadar deli saçmasına insanın inanası gelmiyor. Lâkin inanması güç öyle olaylar Türkiye’de cereyan etti ki, “Acaba mı” diyoruz. Zaten aynı söylentiler 7 Haziran seçimleri öncesinde de çıkmış, sağduyulu bazı AK Partililer tarafından engellenmişti. Şimdi de devreye Ali Babacan’ın girdiği, sermayenin ürkeceğini, zaten çeşitli problemleri olan ekonomide yeni sorunlar yaşanacağını söylediği belirtiliyor.

Operasyon olur ya da olmaz ama muhtemelen Selami Altınok İçişleri Bakanlığı’na, karar verildiği takdirde uygulamayı kolaylaştırmak için getirildi. Altınok, 17-25 Aralık yolsuzluk dosyalarında Tayyip Erdoğan’dan tam not almıştı.

Dinlemelere takılan ve YouTube’da yayınlanan konuşmalarından bir bölümü şöyle:
17 Aralık günü, İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok ile Efkan Ala'nın görüşmesi... Altınok, Savcı Celal Kara'nın, (operasyonu deşifre ettiği şüphesiyle) İstihbarat Şube Müdürü'nü ifadeye çağırdığını Ala'ya naklediyor.

Ala şiddetle itiraz ediyor:

- Hayır, hayır ifade filan yok.

- Yazılı olarak göndermiş.

- Yazıyı da çöpe at. Tanımıyoruz kardeşim sizi tamam mı?

- Adli görev olduğu için alttaki çocuklara sıkıntı olur.

- Adli madli yok. De ki bu adama, telefon et, sizi tanımıyoruz de. Ben gönderirim Emniyet'ten adamları seni alır getiririm, çete kurdunuz diye... Tamam mı?

***

Altınok: Anladım, şey de var. Sayın Başbakan’ın konuşmalarında belirttiği iki kişi adam (operasyonu yapan şube müdürleri) özellikle ayırdım. Bir tanesini Fizan’a, bir tanesini Hizan’a ulaşamayacakları, evlerinden barklarından uzak yerlere gönderdim.

Ala: Tamam.

Altınok: Yarın da Ali Fuat’ın şeyine bakacağız, altındaki arabayı değiştireceğim.

Ala: Alın alın hepsini, arabaya binemez biliyorsun.

Altınok: Bu şeyine baktıracağım. Oturduğu lojmanı boşalttırıp onu karakol üstüne...

Ala: Verme zaten hiç verme, tayin oldu zaten.

Altınok: Tayin olmadı. Kadrosu 1. sınıf olduğu için görevlendirme oldu.

Ala: Yav işte ama…

***

Selami Altınok, bir gün bile Emniyet’te çalışmamış olmasına rağmen, emniyet müdürü yapılmasının diyetini o günlerde ödemişti. Hedefteki polisleri lojmanlarından çıkarttı, arabalarını altlarından aldı, Rıza Sarraf’ı izleyen Mali Şube ekibini takip edip, İçişleri Bakanı Muammer Güler’e bilgi verdiği için ifadeye çağrılan İstihbarat Şube Müdürü’nü korudu kolladı. Sonunda da ismini Türkiye’nin İçişleri Bakanları listesine yazdırmayı başardı. Ama bu onun açısından pek şerefli bir iş olmadı.

Ziyaret -> Toplam : 125,23 M - Bugn : 118061

ulkucudunya@ulkucudunya.com