« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

07 Eyl

2015

ŞEYH MUHAMMET HİYABANİ ve AZADİSTAN CUMHURİYETİ

Recep Küçükizsiz 01 Ocak 1970

“And olsun şerefime ki, o milletin ki istiklali yoktur hiç bir şeyi yoktur.”

İran’da ilk milli Türk devleti, Şeyh Muhammed HİYABANİ isimli bir kahraman önder tarafından 9 Nisan 1920 tarihinde Güney Azerbaycan’da “AZADİSTAN CUMHURİYETİ” adıyla kurulmuştur.

1879 yılında Tebriz yakınlarındaki Hamene kasabasında doğan Muhammet Hiyabani, Mahackala’da ticaretle uğraşan babası Hacı Abdülhamit’in yanında kalırken ilk öğrenimini tamamladıktan sonra yüksek öğrenim görmek üzere Tebriz’e gitti. Tebriz’de okurken aldığı bazı uyarı ve işaretler sebebiyle yüksek dini ilimleri de tahsil etmeye karar verdi. Tebriz’in en tanınmış alimlerinden din dersleri alarak tamamladığı kısa süren parlak bir eğitim sürecinden sonra müctehitlik derecesine kadar yükseldi. Bunun dışında Hacı Mirza Angaci gibi alimlerden hukuk dersleri aldı Astronomi ve matematik bilimlerine de ilgi duyan Hiyabani, meşhur astronom Mirza Abdulali’den de dersler aldı.

Hiyabani çok güzel konuşurdu. Güzel sesi ve güçlü hitabeti ile Tebrizlileri etkilemiş ve sevgisini kazanmıştı. Özellikle Tebriz Hacı Kerimhan Camii’nde imamlık yaparken verdiği vaazlarda özgürlük ve demokrasi konularını işleyerek halkı aydınlatırdı. Hiyabani’yi seven bütün Tebriz halkı bu camiye yığılır onun ağzından çıkacak olan insan hakları ve bağımsızlık düşüncelerini duymak için can atardı. Konuşmalarında Tebriz halkına daima "Haklarımız verilmiyor, o zaman çalışmamız gerek" derdi.

Seyyid Hüseyin Hameney’in kızı ile evlendi ve Tebriz yakınlarındaki Hiyeban beldesinde bir ev satın alarak oraya yerleşti. Bundan sonra da halk arasında Şeyh Hiyabani namı ile bilinip tanınmaya başladı.

İslam felsefesi ve edebiyatı yanında Arapça, Farsça, Rusça ve Fransızca bilen ve çağının siyasi gelişmelerine büyük ilgi duyan hürriyet ve istiklal aşıklısı Hiyabani, ülke genelindeki siyasetine 4 eyaletteki komiteleri vasıtasıyla yön veren İran Sosyal Demokrat Partisi (İctima'iyyun Ammiyyun)’nin saflarına katıldı. Burada Ali Missiyo ile birlikte Meşrutiyet taraftarı aktif politika yapmaya başladı.

Coğrafi olarak Tebriz, Urmiye, Hoy, Deylemhan, Maku, Maraşa, Ahar, Erdebil, Makin, Marand, Astara, Halhal, Serab, Zancan, Sovucbulak, Dehharhan, Miyana va Sayinkala gibi şehirlerden oluşan Azerbaycan eyaletinde faaliyet gösteren İran Sosyal Demokrat Partisi Eyalet Komitesinin kararlarına, Tebriz başta olmak üzere Serab, Erdebil, Zengan ve Urmiye’deki Şehir Komiteleri yön veriyordu.

Hiyabani, bir süre sonra yapılan seçimlere iştirak ederek Tebriz’den Encümen üyesi olarak seçildi. Seçimlerde çok büyük oy almıştı. Ama, katıldığı 2. Meşrutiyet Meclisi, iki yıl sonra Anayasal uygulamaları isteyenlerin ve muhtariyet taraftarlarının etkinliğine girdiği için Kaçar Hanedanı tarafından feshedildi.

Hiyabani de Tebriz’e Eyalet Komitesi’nin başına döndü. Burada, Azerbaycan Eyalet Komitesi adına bu teşkilatın yayın organı olarak 19 Nisan 1917 günüden başlayarak "Teceddüd" (Yenilik) isimli bir gazete neşretmeye başladı.

Hiyabani, uzun soluklu bir mücadeleye daha güçlü olarak devam edebilmek için milli ve müstakil bir örgütlenmeye ihtiyaç olduğunu düşünüyordu. Bunu temin maksadıyla İran Sosyal Demokrat Partisi’nin Azerbacan Eyalet Komitesi’ni Tebriz’de kongreye çağırdı.

24 Ağustos 1917 tarihinde yapılan kongreye çeşitli yerlerinden gelen 480 delege katıldı. Hiyabani, Merkez Komite üyeleri belirlendikten sonra kongre delegelerine Azerbaycan Demokrat Partisi’nin kuruluşunu teklif etti. Böylece, amacının „kademeli olarak bağımsız bir devlet kurmak“ olduğunu açıkladığı gibi, partinin kuruluşunu da ilan etmiş oluyordu. Hiyabani artık, Azerbaycan Milli kurtuluş hareketinin lideri durumuna gelmişti.

Azerbaycan Demokrat Partisi’nin faaliyet alanı genişliyordu. Çünkü, Parti bir taraftan Türkler için İran Meşruti Anayasası’nın verdiği muhtariyet hakkını kullanmak isterken diğer yandan da bütün ülkenin demokratikleşmesini istiyordu.

Bu arada 28 Mayıs 1918 günü Türk ve İslam dünyası’nın ilk Demokratik Halk Cumhuriyeti Baku’da kurulup İstiklal Beyannamesi’ni de ilan edilince İran Azerbaycanında da yeni ve güçlü bir sevinç dalgası oluştu. İstiklal fikri artık bütün gönülleri yakıyordu.

Osmanlı Ordusunun 1918 yılı Kasım ayında Azerbaycan’da çekilmesi ile birlikte bu topraklar İngilizler tarafından işgal edilince ve özellikle de Başbakan Vüsuk ud devle’nin İngiltere ile 9 Ağustos 1919’da İran’ın siyasi ve ekonomik bağımsızlığını yitirdiği bir anlaşmayı imzalamasından sonra Anayasa tamamen yürürlükten kalktı. Halbuki Hiyabani’nin liderliğindeki parti de Azerbaycan eyaletinde muhtariyeti ilan etme çalışmaları yapıyordu.

Böylece, Türklerin muhtariyet umutları sönerken, bu defa bağımsızlık istekleri yoğunlaştı.

İran’ı sömürge haline getiren bu anlaşmanın imzalaması, geniş kitlelerin tepkisine sebep olmuştu. Bütün eyalette işgalci İngilizlere ve teslimiyetçi Tahran yönetimine karşı pasif bir direniş hareketi başladı. Bu arada kendisi ve arkadaşları Rus-İngiliz ittifakı ile güçlenen Tahran yönetimi tarafından sıkı takip altına alınan Hiyabani, bütün bu baskı ve takip gibi yıldırma eylemlerine aldırmayarak, faaliyetlerini tabana yaymak üzere seyahatlere çıkıyordu. Horasan, Aşkabad, Mahackala ve Bakü gibi merkezleri de ziyaret etti. Buralarda önemli görüşmeler yaparak ve Tebriz’e döndü.

Hiyabani, diğer taraftan Anayasaya uygun bir muhtariyete geçiş manasına gelen Eyalet Meclisi’nin kurulması için Tahran’a müracaat ettiyse de her hangi bir cevap alamadı.

Azerbaycan Demokrat Partisi öncülüğünde silahlı bir isyanın hazırlıklarına başlanmıştı. İsyana rehberlik yapması için parti bünyesinde İctimai İdare Heyeti oluşturuldu. Bundan sonra olayları Hiyabani ile partinin faal üyeleri olan Mirza Tağıhan Refet ve Zeynalabdin Kiyani yönlendirecekti.

Direniş Hareketini örgütleyen ve öncülük eden Azerbaycan Demokrat Partisi, kısa bir süre sonra halkı eylem yapmaya çağırdı. Artık işgalcilerle ve Tahran yönetimiyle yer yer silahlı çatışmalar başlamıştı.

Cereyan eden büyük olaylar sebebiyle gerilimi hergün biraz daha artan Tebriz’i polislerin ve İngiliz işgal kuvvetlerinin terk etmesini fırsat bilen Hiyabani, nihayet 7 Nisan 1920 tarihinde halk ayaklanmasını başlattı ve iki gün içerisinde kan dökmeden devlete ait bütün kurum ve kuruluşlar ele geçirildi. Hiyabani, bağımsız Azadistan Devleti’ni kurduklarını halka ilan ediyordu.

Parti, bütün eyalette hakimiyetin demokratların eline geçmiş olmasına dayanarak, 24 Haziran’da Anayasa’da belirtilenden daha ileri haklara sahip ve silahlı kuvvetleri de olan bir Milli Hükumet kurdu.

Milli Hükumet Azerbaycan Demokrat Partisi üyesi 20 kişiden oluşturuldu. Üyeler arasında memleketin önde gelen ticaret adamlarından Mehemmed Ali Badamçı ve Alinağı Genceyi de vardı. Ayrıca, Haşim Neysari, Mahmud Emin, Seyidül-Mühakkikin gibi toprak sahipleri Mirza Tağıhan Refet, İsmayıl Emir Gazi, Ebülkasım Füyuzad, Mehemmed hüseyin Saffet gibi aydınlar ile Nurullahan Yekani, Nüsretulla Neysari, Zeynelabdin Kiyami gibi tanınmış kişiler vardı.

Hiyabani’nin başkanlığında faaliyete geçen Milli Hükümet, 24 Haziran’da Teceddüd Gazetesi binasından devlet dairelerinin yerleştiği (veliahd ikametgahı olan) binaya -Alakapı’ya- taşındı

Hükumetin dış politikadaki hedefi İranda şahlığın yıkılıp yerine cumhuriyet rejiminin getirilmesi olarak tesbit edilmişti. Hiyabani: “Tebriz, İran’a necat verecek" diyordu.

Bu hükumet, beş ay yaşayacaktı ama bu kadar kısa bir süre içerisinde dahi bir takım hayati meselelerle ilgili kararlar çıkarıp uygulamaya koymayı başardı. Bir taraftan fabrikalar kurulurken diğer taraftan hastahaneler yapılıyordu.

Türkçeyi resmi dil ilan edilerek bütün okullarda Türkçe tedrisatı başlattı. Kuzey Azerbaycan’dan ehliyetli öğretmenler davet edildi. Devletin güvenliği için Milli Ordu oluşturulurken halkın emniyeti için Polis Okulu açıldı

Ancak, Azadistan Devleti, Muhbir’üs Sultane Hidayet’in hazırladığı hain bir plan sonucu, İngilizlerin yardımı ile oluşturulan son model silahlara sahip Tahran yönetimine ait özel birliklerin ve silahlandırılmış feodal güçlerin düzenlediği bir saldırı neticesi 14.Eylül.1920 tarihinde Tebriz, Alakapı’daki hükumet merkezi basılıp korkunç katliamlar yapılarak ele geçirilmek suretiyle yıkıldı.

Baskın sırada Şeyh Hasan Badamçı’nın evinde olan Şeyh Hiyabani, İran askerlerine teslim olmayı reddederek, son kurşununa kadar çarpıştı ve kahramanca şehit oldu. Türkler arasında hayatı ve mücadelesi bir efsane gibi anlatılan Şeyh Muhammed Hıyabani için tanınmış şairlerden Habib Sahir (1903-1985) bir mersiye yazmıştır. Güney Azerbaycan’ın bağımsızlığı uğruna hayatını hiçe sayarak şehit düşen bu kahraman (aynı zamanda bir din alimi olan) Türk liderini rahmetle anıyoruz. Ruhu şad, mekanı cennet olsun. Mücadelesini devam ettirenlere selam olsun.

Ziyaret -> Toplam : 125,23 M - Bugn : 118237

ulkucudunya@ulkucudunya.com