« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

01 Nis

2008

Armageddon

BEHİÇ KILIÇ 01 Nisan 2008

HER iki Irak saldırısı da dünyayı gasp eden petrol devlerinin isteği ile gerçekleşmişti... Bir başka deyişle baba Bush da, oğul Bush da yüzbinlerce insanın canına mal olan bu “Bushtluğu” küçük hisselerle ortak oldukları “büyük patronların” şirketlerinin çıkarları doğrultusunda yaptılar...

İş bitmedi, operasyon sürüyor...

Yeni perde açılırken ilk sahneleri hatırlayalım...

Saddam’ın idamı...

Çokuluslu petrol şirketlerine imtiyaz veren sözleşmeler için masaya oturulması...

İran ve Suriye saldırıları için zemin hazırlama...

Petrol kuyularına jandarma tayini ve işbirlikçilere verilecek kırıntıların belirlenmesi...

Çokuluslu petrol şirketleri, henüz kendi aralarında net olarak Irak petrol kıyılarını nasıl paylaşacaklarını karara bağlamadılar... ABD ve İngiliz bandralı şirketler kendi aralarında anlaşmış gibi görünseler de öteki devleri ürkütmeden bir nihai adım atma döneminde olmadıklarını biliyorlar... Bu nedenle, Irak’ta kontrol edilebilir şiddettin sürmesinin devam etmesi gerekiyor...

Daha anlaşılır tanımı ile Irak; petrol kuyuları emniyet altında ama diğer sahalarında kanlı bir kavganın sahnelendiği görüntüyü sürdürmelidir, petrol devlerinin çıkarları doğrultusunda!..

Bush’un ekibi, temelde bu amaç görünürde ise bir dolu yalan gerekçelerle, ABD Kongresi’nden savaş bütçesi istiyor... Üstelik hiç çekinmeden, geliştireceği yeni ataklarının Irak’ta çok sayıda Amerikan askerinin hayatına mal olacağını da söyleyebiliyor... Yani, Bush ve patronları için, petrol egemenliği uğruna bölgemizdeki canlar gibi kendi askerlerinin hayatlarının da bir önemi yoktur... Yoktur çünkü kendi askerlerinin cepheye sürülenleri de işsiz göçmenlerden devşirme paralı askerlerdir çoğunlukla ve Bush onların canlarını maaş ödeyerek ipotek altına aldığı kanaatindedir... Kongre üstünlüğünü elinde bulunduran Demokratlar “Irak’tan hemen çekilelim” demesine karşın Bush, “Armageddon” yürüyüşünde kararlıdır...

Bu yürüyüşünde de kozları, petrol kuyularının atıklarından taşan dolarlarla satın aldığı bölgedeki işbirlikçilerdir... Bu işbirlikçiler, bölgedeki kanlı çatışmaların çıkmasını sağlamakla görevlidirler, temel işleri budur...

Ve işin ilginci...

Kendi yöresinin, bölgesinin insanını arkadan hançerlemekte tereddüt etmeyen işbirlikçilere, Bush ve ekibinin de sonsuz bir güveni yoktur. Bush bu hain sürüsünün bir gün kendisine karşı kafa kaldırmalarını önlemek için onları da birbirlerine karşı kin ve husumet içerisinde tutacak tedbirleri almakta ve hatta kendilerini, “yoldan çıkmamaları” konusunda uyarmaktadır.

Saddam’ın idamını hatırlayınız...

O idam görüntüleri, cellatların kimlikleri ABD’liler tarafından itina ile basına sızdırıldı... Cellatların Sadr yanlıları olduğunun bilinmesi için aşırı çaba sarf edildi... Saddam’ın idam sehpasında, bölgede iç çatışmayı diri tutacak bir unsurun ateşi körüklendi. Bush’un son Beyaz Saray demecinde Sadr’ı da hedef göstermesinin temel sebebini iyi okumak gerekir.

Ve bakın ne yapacak...

Barzani ve Talabani’nin onbin kadar silahlandırılmış adamı, ABD askeri gibi Bağdat’a sevk edilecek... Böylece Kürtler direkt olarak ateş hattına sürülmüş olacak... Bush’un Kraliçesi Rice, Kongre’de, “Irak’ın parçalanmasından endişe duyarız” sözleri ile yalan söylüyor, parçalanmayı bilerek teşvik ediyorlar, yalan söylemelerinin altında da dünyanın öteki güçlü ülkelerinin ve dışarıdaki petrol şirketlerinin nabzına göre şerbet vermek yatıyor... Para için kirli köleliğe teslim olan Barzani ve Talabani, Kürtler’i bile bile ateşe atıyor. Bu arada Bush, petrol kuyularının tepesinde bekçilik ettirilirken, kara altının cazibesine kapılıp Saddamvari başlarına buyruk hareket etmemeleri için Barzani ve Talabani’ye de ince ayar yapıyor, yetmiyor bu konuda el altından Ankara’nın ağzına uzun vadeli bir parmak bal çalıyor..

Washington derinlerinde, yeni Bush atakları çerçevesinde “Türkiye’nin üzerine düşeni mutlaka yapacağı (!)” konuşuluyor. Ankara’dan gazete başlıklarına “sabrımız taşıyor, sınır ötesi yapabilir” ve “Kerkük’e seyirci kalamayız” demeçlerine iyi bakmak gerekir. Burnunun dibindeki Kandil’i bir türlü göremeyen, Kerkük işgal edilip tapu daireleri imha edilirken “Büyütülecek bir durum yok, abartmayalım” demeçleri veren iktidar birdenbire “Kurban olam” afişleri ile bayrak açıp yiğitleniyor da, bu yoğurdun bolluğu nereden geliyor bilmek lazım. Washington’a danışman gönderip “çöpe süpürmeyin” pazarlıkları yapan iktidar, Armageddon oyununda ne rol aldı dersiniz?..

Ziyaret -> Toplam : 125,23 M - Bugn : 117495

ulkucudunya@ulkucudunya.com