Haydi bismillah... Tövbe estağfirullah!
Mustafa Ünal 01 Ocak 1970
Cumhurbaşkanı Erdoğan Rusya'dan dönerken “Esed'le geçiş dönemi olabilir.” dedi. AKP iktidarı Esed'siz Suriye için varını yoğunu ortaya koymuştu oysa. Esed “ya gidecek ya gidecek”ti. Ve tez zamanda Şam'da cuma namazı kılınacaktı. Esed rejiminin günleri sayılıydı. Türkiye, Suriye politikasını dünyaya kabul ettirecek Rusya'yı, İran'ı ikna edecekti.
Evdeki hesap çarşıya uymadı. Değil haftalar, yıllar geçti. Esed yerinden kımıldamadı. Cuma namazına niyetlenen AKP'ye cenaze namazı kılmak düştü. Üç gün önce Erdoğan son bir umut Putin'e gitti. “Acaba Rusya'yı bir nebze esnetebilir miyim?” diye. Moskova Esed'i ayakta tutan en önemli güç çünkü. Putin değil kendisi esnedi. Geçiş döneminin Esed'le de olabileceğini söylemesinin başka anlamı yok.
Dış politikaların güncellenmesi ve revize edilmesi doğal. İtirazım yok. Ama en azından geçmiş günahlara bir tövbe gerekmez mi? Bir “Estağfirullah” çekmek lazım değil mi? Sadece Suriye politikası mı? Değil. AKP iktidarı birçok alanda öylesine keskin dönüşlere imza attı ki… Örnek pek çok. Çözüm süreci söz gelimi.
7 Haziran'a kadar tüm politikalar barış üzerineydi. AKP sözcüleri terör örgütü PKK'nın önderi Öcalan'dan söz ederken sempati cümleleri kuruyordu. Sanırsınız barış güvercini. Tarihi Dolmabahçe fotoğrafının üzerinden daha 6 ay geçmedi. O mutabakata AKP savunucuları ne methiyeler dizdi.
AKP hükümeti PKK'nın kanlı eylemlerini görmezden geldi. Terör örgütü kışlanın içinde Türk bayrağını indirdi. Cumhurbaşkanı ‘Paralelin işidir' deyip geçiştirdi. PKK kurucularından Mahsum Korkmaz'ın heykeli dikildi. Dönemin İçişleri Bakanı Ala küçümsedi. “Fiberglas maddeyle yapılmış basit bir heykel.” dedi. AKP seçimden umduğunu bulamayınca masayı devirdi. Çözüm sürecini buzdolabına kaldırdı.
Bir anda daha önce şeytanlaştırdığı ‘güvenlikçi politikalara' dönüverdi. Sadece terör örgütü PKK'ya değil KCK'ya ve HDP'ye de savaş açtı. Bu kadar keskin dönüş için geçmiş günahlara tövbe gerekmez mi? Uzatmanın anlamı yok başka U dönüşleri de var. Hangi birisini yazayım. ABD'nin İncirlik Üssü'nü kullanmasına izin vermesi. Üstelik sadece İncirlik'le de sınırlı değil. AKP, ABD'ye “Bütün üsleri kullanabilirsiniz.” dedi. Gizli saklı haber değil bu. Kamuoyuna Ankara Büyükelçisi Bass açıkladı.
Günün şartlarına göre politikalarda değişikliğe gidilmesi tabii. Ancak dün ‘siyah' dediğine bugün ‘beyaz' derken biraz mahcup bir üslup gerekmez mi? Birbirinin zıddı politikaların aynı kişiler tarafından aynı tonda, aynı şehvetle savunulması biraz ayıp olmuyor mu? Dünün ‘barış ve çözüm sürecini' ölümüne müdafaa eden aynı yüzlerin aynı dillerin bugün ‘güvenlikçi politikaları' seslendirmesi doğru mu?
AKP önce şöyle dolu dolu ‘Tövbe estağfirullah…' çekmeli. ‘Haydi Bismillah' da neyin nesi. Olmaz. AKP yeni başlamıyor ki… 13 yıldır iktidarda. Bugünkü iç ve dış tablonun yegane sorumlusu. Seçim şarkısı ‘Haydi Bismillah…' hiç uymamıştı. CHP şikayet etti, YSK yasakladı. AKP tartışmayı başka yere taşıdı. Bu konuda çok mahir zaten. En küçük kozdan mağduriyet çıkarmakta üzerine yok. Yaptığı yine farklı değil.
YSK'nın AKP'ye bu kaçıncı yasağı? YSK her seçim döneminde AKP'nin siyasete taşıdığı kutsala yasak getirdi. Kur'an-ı Kerim, Türk Bayrağı hatırladıklarım. ‘Haydi Bismillah' şarkısının da benzer akıbete uğrayacağını bilmiyor mu AKP? Ve lakin amaç başka. İstismarı istismar etmek. Seçim meydanlarında ‘Besmeleyi yasaklattılar' çıkışlarına hazır olun. AKP'nin en iyi bildiği iş.
Eski Bakan Bekir Bozdağ ilk atışı yaptı: “CHP sayesinde seçimde besmele yasak” dedi. Tartışma ve polemik iki partinin bayramlaşmasına bile yansıdı. CHP'li Sezgin Tanrıkulu, “Biz besmeleye değil, ortak değerlerin istismar edilmesine karşıyız. YSK'nın yasaklayacağını bile bile bu şarkı hazırlandı.” dedi. AKP oralı bile değil. Dert başka çünkü.
Siyasi görüşü ne olursa olsun her Müslüman işe Allah'ın adıyla başlar. ‘Besmele her hayrın başıdır'. Besmeleyle rüşvet alınmaz. Besmele hiçbir partiye ait değil. Tartışması bile ayıp, günah. Tövbe gerekir. Estağfirullah gerekir...