Gültekin Avcı koca hükümeti nasıl devirdi?
Mümtaz’er Türköne 01 Ocak 1970
Eski bir savcı, kitap kurdu bir entelektüel, köşe yazarı, TV yorumcusu; sözünü esirgemeyen cesur bir adam.
Bütün bu meziyetler, kabiliyetler bir hükümeti devirmeye yeter mi? Yetiyorsa vay halimize! Silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek mi? Gözümüzde canlandırmayı deneyelim: Arkasında İstanbul'dan bir köprü trafiği manzarası, siyah örtülü bir masa, masanın kenarında katlanmış vaziyette bir Türk bayrağı, bayrağın üzerinde Kur'an ve yanında da Karadağ tipi bir revolver. Gültekin Avcı cam ekrandan, İran ve İsrail'in kötü emellerini ve özellikle "mut'a nikâhı" yani "bal tuzağı" ile toplanan bilgiler yüzünden devletimizin içine düştüğü zorlukları anlatarak başlıyor söze. Nihayetinde bakmış çare kalmamış, iş başa düşmüş, bayrak ve Kur'an'ı öpmüş, büyük dedesinden kalma Karadağ'ı beline sokmuş, Başbakan'ın peşine düşmüş. O sırada hükümet üyeleri, tam kadro Kızılay'da pavyondan bozma bodrum katta bir kıraathanede gözlerden ırak dörderli okey oynuyormuş. Savcılık zamanlarında şefkat gösterdiği bir torbacıdan haberi almış. Çekmiş rebolveri, dalmış kıraathaneye, okey taşlarını darmadağın etmiş, darbesini yapmış ve hükümeti oracıkta devirmiş. "Siz olsaydınız aynı şeyi yapardınız, üstelik İçişleri Bakanı taş çalıyordu" diye devam ediyor ve yüreklerimize su serpen "merak etmeyin yakında seçimle gelen hükümete görevi devredeceğim" sözleriyle darbe bildirisini tamamlıyor.
Silahsa silah, darbe ise darbe, hükümet ise hükümet... Başka türlüsü aklınıza geliyor mu?
Yoksa sormanız lâzım. Bu hükümet dediğiniz nesne, bir köşe yazarının yazdığı üç-beş yazıyla devrilecek kadar çelimsiz ve eften-püften midir? Darbe mi? Hani darp fiili? Silahlı terör örgütü mü? Hani silah, hani eylem, hani terör eylemi? Ve Allah aşkına darbe yapacak çapta organize olmuş "örgüt" nerede? Üyeleri kim? Silahlar, mühimmatlar, isimler ve deliller nerede?
Gültekin Avcı'yı tutuklanmak üzere mahkemeye sevk eden savcı ve tutuklayan hakim hakkında HSYK harekete geçmeli, ve başta hükümet olmak üzere koskoca devlet kurumlarını bir gazeteci marifetiyle devrilecek kadar zayıf ve zavallı gösterip, itibarlarını sarstıkları için soruşturma başlatmalı. Nedir bu Allah aşkına! Ancak sağdan soldan gelen seslere kulak kesilmiş, mücrim gibi zangır zangır titreyen iktidar sahiplerini teskin etmek için böyle darbe ve terör hikâyeleri uydurabilirsiniz. Hukuk nerede, hukuk?
Hukuk kısa bir zaman sonra geri dönecek ve geldiği zaman ilk önce sizlere lâzım olacak. Bugünün muktedirleri, iki gün sonra yargılanırken kendilerini koruyacak hukuku bu kadar laçka hale getirmemeli. Tamam kamuoyu kızgın, öfkeli; hiç olmazsa hukuk sabit kalmalı ve zamanı geldiğinde onları koruyabilmeli.
Bugünün iktidar modasına uygun olarak muhalefeti susturmak için üç suç kategorisi icat edildi: Darbe, terör ve cumhurbaşkanına hakaret. Üçü de kullananın elinde patlayacak bir silaha benziyor. "Cam kırığı" dediğiniz Hürriyet baskınları, ölüm tehditleri ve iftiralar doğrudan örgütlü terör eylemleri olarak yargı konusu olabilir; aynı şekilde sandıkta desteğini kaybetmiş bir hükümeti yetkisiz olarak sürdürme çabası demokratik-anayasal düzene karşı bir "darbe" olarak yorumlanabilir.
Hasan Cemal'e "akan kanın sorumlusu Saray" dediği için açılan soruşturmadaki mantığa bakın. "Cumhurbaşkanına hakaret" suçunu düzenleyen TCK 299'un, anayasaya aykırılık gerekçesi ile kaldırılması lâzım. Çünkü bu özel kanun maddesi, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinden önceki statüye göre, apolitik bir makam için düzenlenmiş. Şimdi bu kalıplara sığmadığını kendisi sıklıkla tekrarlayan bir cumhurbaşkanı iş başında. Sistemi fiilen değiştiriyor, önceki seçimde 400, yenisinde "yerli ve milli 550" milletvekili isteyerek kendisini siyasî tartışmaların bir kutbuna yerleştiriyor; gündelik politik tartışmaların hepsinde rol üstleniyor. O kadar sık ihlal edildiğine göre 299 artık ona koruma sağlamıyor, ellerini-kollarını bağladığı muhaliflerine delikanlılığa sığmayan bir dayak manzarası verdiği için hem kişisel itibarına hem de makamın saygınlığına gölge düşürüyor.
Darbe mi? Komik. Terör örgütü mü? Hani silah, hani eylem? Öyleyse Gültekin Avcı neden tutuklandı?