Kara Gömlekliler Kahverengi Gömlekliler ve Beyaz Kefenliler
Soner Yalçın 01 Ocak 1970
Genç okuyucunun kafası karışık…
Arkadaşlarıyla şunu tartışmışlar:
“Biz o adama ‘Sayın’ demezsek bu suç mu; bizi hapse attırır mı?”
Allah… Allah…
Topluma nasıl korku salmışlar?
Demek… “Sayın” korkunun sembolü oldu!
Bir dönem Öcalan’a “Sayın” diyeni hapse atıyorlardı. AKP “bu yasağı” kaldırdı!
Şimdi…
Kendilerine “Sayın” demeyeni hapse mi gönderecekler?
Olur mu öyle şey!
Okuyucuya Can Yücel’in şiirini gönderdim:
Görüyoruz, işitiyoruz melevizyonda
Büyük küçük meclislerde, panellerde
Basın toplantılarında
Bir “sayın”dır gidiyor
“Sayın” aşağı “sayın” yukarı
“Sayın” diyorlar birbirlerine hep
Oysa sayıyla verilmedi ki
Bu “muhterem” dürzüler bize!
Koca şair diyor ki:
“Sayın”ın içi boşaltıldı!
“Sayın” saygınlığını kaybetti; alçakgönüllüğünü yitirdi.
Yani… Yalakalığın, kişiliksizliğin ifadesi oldu.
Ülkemizde “Sayın enflasyonu” var!
Bu nedenle sevgili genç okurum…
Mevki-makam “Sayın” olmayı gerektirmez.
Peki…
Okuyucunun bu masum sorusunu neden buraya taşıdım?
Konu, Osmanlı Ocakları…
Enteresan bağlantılar
Parti binaları…
Gazeteler…
İşyerleri…
Son dönemde buralara yapılan her yobaz saldırının altından Osmanlı Ocakları çıkıyor.
Sanırım bunlar hakkında bilgi sahibi olmuşsunuzdur.
Başkanları; Erzurum Mecidiye İmam Hatip Lisesi mezunu Kadir Canpolat, 30 Kasım 2006’da Türkiye’yi ziyaret eden Papa 16. Benedictus’a yönelik eylem hazırlığıyla ilgili olarak polis tarafından yakalanan altı kişiden biriydi.
Hrant Dink cinayetinin kilit isimlerinden tutuklu Trabzon Alperen Ocakları eski Başkanı Mustafa Öztürk’e yakındı. Vs.
Osmanlı Ocakları araştırılması gereken bir örgüt.
Baksanıza…
Osmanlı Ocakları İstanbul Gençlik Kolları Başkanı Furkan Gök, Suruç’ta 32 sosyalist gencin öldürüldüğü katliamı gerçekleştiren IŞİD’li için twitter’daki hesabından “canlı bombaya rahmet ve yakınlarına sabır diliyorum…” mesajını paylaştı.
Kim bunlar?
İnternet sitelerine girdim. Bir de ne göreyim her haber başlığında; “Sayın bilmem kim ziyaretimize geldi! Sayın bilmem kimi ziyarete gittik” bilgisi var.
TBMM Başkanı İsmet Yılmaz ile çok samimiler. Savunma Bakanı olduğunda ve Meclis Başkanı seçildiğinde de ziyaret etmişler.
Yargıtay 1. Başkanı İsmail Rüştü Cirit’i makamında ziyaret ederken, Sayıştay Başkanı Recai Akyel Ocağı ziyarete gelmişti!
TRT Genel Müdürü Şenol Göka, YÖK Başkanı Prof. Yekda Saraç, Halk Bankası Genel Müdürü Ali Fuat Taşkesenlioğlu ziyaret ettiklerindendi.
Trabzon Osmanlı Ocağı binasının açılışını Binali Yıldırım yapmıştı.
Osmanlı Ocakları Başkanı Canpolat’ın Ankara’da girmediği yer yoktu! Saray’a bile gitmişti!
Şaşırtıcı değil; Osmanlı Ocakları’nın internet sitesinde şu slogan vardı:
“Recep Tayyip Erdoğan namusumuzdur!”
Bunu Canpolat’ın sözleri pekiştiriyor:
“Recep Tayyip Erdoğan’ın askerleriyiz!”
Osmanlı Ocakları’nın arkasında kimin olduğu belli…
Peki…
Erzurum Horasan Çayırdüzü Köyü’nde yoksul bir ailenin çocuğu olarak 1980’de doğan Kadir Canpolat; kısa sürede -neredeyse tüm ülkede- bu derece örgütlenecek parayı nereden buldu/ buluyor?
Örneğin… Örgütlendikleri il ve ilçelerde en pahalı yerlerde/plazalarda yer kiralıyorlar!
Sormayalım mı:
Bu gizli işlerde örtülü ödenek payı ne kadar?
MİT bu işin neresinde?
Ve daha da önemlisi:
Osmanlı Ocakları hangi amaç için destekleniyor?
Amaçları belli
Osmanlı Ocakları’na kimler, neden ihtiyaç duyuyor?
Bu sorunun yanıtını biliyoruz:
Halkın oyuyla cumhurbaşkanı seçilen III. Napolyon; kurdurduğu ve ellerine cop-silah verdiği “10 Aralık Derneği” milisleri sayesinde, Cumhuriyet’i yıkıp imparatorluğunu ilan etti!
Rus Çarı’nın “Kara 100’ler”inin Osmanlı Ocakları’ndan ne farkı var? Ya…
Mussolini’nin “Kara Gömlekli”, Hitler’in “Kahverengi Gömlekli” faşistlerinin, “Beyaz Kefenli” Osmanlı Ocakları’ndan ne farkı var?
Evet… Bugün Türkiye’deki bu faşist sokak örgütünün amacını bilmediğimiz sanılmasın.
Türkiye nereye sürüklenmek isteniyor, biliyoruz.
Yakın tarihimize bakalım:
Alperen Ocakları (eski adı Nizam-i Alem), Ülkü Ocakları’ndan ayrılanlar tarafından kuruldu.
Alperen Ocakları’nın adı, sadece Papa 16. Benedictus’a yapılmak istenen eylemde
geçmedi.
Birkaç örnek vereyim:
Hrant Dink suikastinde Erhan Tuncel ve Yasin Hayal gibi adı geçenlerin hepsi Alperen Ocakları’yla irtibatlıydı.
Malatya Zirve Yayınevi katliamının kilit ismi sanık Emre Günaydın Alperen Ocakları’yla irtibatlıydı.
Danıştay saldırısını yapan Alparslan Arslan Alperen Ocakları’yla irtibatlıydı.
Anımsayınız: Bunlar ortaya çıkınca Muhsin Yazıcıoğlu ne demişti:
“Haberimiz olmadan bizim tarlayı sürmüşler.”
Yazıcıoğlu, 1970’lerdeki acı tecrübelerden biliyordu bu gerçeği.
Osmanlı Ocağı’nı, Alperen Ocakları’ndan ayrılanlar kurdu!
1970’lerde Ülkü Ocakları…
1990’larda Alperen Ocakları…
Ve şimdi Osmanlı Ocakları sokakta!
Tekrar soruyorum:
Osmanlı Ocakları hangi ihtiyaç sonucu sokağa salındı?
Anadolu’nun yoksul-gariban çocukları kimlere karşı kullanılacak?
Osmanlı Ocakları’na katılım şartı için bakın ne istiyorlar:
“Kefenli liderin kefenli askeri olmak.”
Ne diyelim…
Her şey çok açık değil mi?
1 Kasım seçiminde istediği sonucu alamayan “Sayınların”, ülkeyi nereye sürükleyeceği belli değil mi?
Çevrelerinde; bu tehlikeli oyunda akacak kanın kendilerini de boğacağını, bunlara anlatacak bir tek akil adam yok mu?
Tek bildikleri, “Sayın” demek mi?..
Görmüyorlar mı:
“Kefen siyasetinin” ülkeyi nereye götürdüğünü?.. Yazık.