Gazeteci avı resmen başladı
Erhan Başyurt 01 Ocak 1970
Yazarımız Gültekin Avcı, sadece 7 adet köşe yazısı gerekçe gösterilerek, müebbet hapis talebi ile tutuklandı.
Avcı, köşe yazıları yoluyla “silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek”, “hükümeti ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek”, “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin etmek” ile suçlandı.
Karar her yönüyle skandal.
Birincisi, AİHM kararları net olarak köşe yazıları nedeniyle gazetecilerin tutuklanmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “ifade özgürlüğü maddesinin ihlali” olduğunu belirtiyor.
İkincisi, iddia edilenin aksine yazılarda aleniyet kazanmamış tek bilgi ve “gizli belge” yok. Kaldı ki, AİHM kamu yararı halinde istihbarata ait bilgilerin dahi yayınlanabileceğine hükmediyor.
Üçüncüsü, Hürriyet, Sabah, Habertürk ve TRT Türk’te yayınlanan “İranlı kadın ajanlar” haberi üzerine bu yazıları kaleme aldığını ifade ediyor, Gültekin Avcı. İddia edildiği gibi “talimat” yok. Talimat iddiasına dair dosyada tek bir delil de gösterilmiyor.
Dördüncüsü, yazıları yayınlandıktan sonra yayınlanan bir televizyon dizisi üzerinden kendisine suçlama yöneltiliyor. Senaristlerin ne yazdığı ya da nereden esinlendiği Avcı’yı bağlamaz. Kaldı ki, hayal kurgu ürünü bir dizi senaryosu “suç” olarak da gösterilemez.
Beşincisi, “silahlı örgüt kurmak” ile suçlanıyor ama örgütün silahları, eylemleri, iltisakları dosyada yok. Zaten böyle bir “örgüt” de yok.
Altıncısı, “örgüt lideri”, “örgütün yöneticisi” ve “örgütün üyesi” olmakla itham edilen isimler ile Avcı, hayatı boyunca ne yüz yüze ne de telefon ile görüşmemiş. Aksini gösteren tek bir delil de yok.
Yedincisi, tutuklanmasına gerekçe gösterilen sözde “silahlı örgüt” ile ilgili alınmış tek bir mahkeme kararı yok. Aksine Yargıtay Genel Kurulu’nun böyle bir terör örgütü olmadığını gösteren kararı var.
Sekizincisi, “casusluk” ile suçlanıyor ama dosyada yine köşe yazısı dışında tek bir delil yok.
Dokuzuncusu, “hükümete darbeye teşebbüs” ile suçlanıyor ama Avcı’nın köşe yazısı dışında tek bir eylemi delil olarak gösterilemiyor.
Onuncusu, “algı oluşturmak” ile suçlanıyor ama Ceza Kanunu’nda böyle bir suç yok. Hiç kimse kanunda olmayan bir suç ile suçlanamaz… Kaldı ki, algı oluşturmakla suçlandığı “Selam Tevhid”, Uğur Mumcu ve aydınlarımızı katlettiği Yargıtay tarafından 3 defa onaylanan bir terör örgütü.
On birincisi, Avcı’nın kaçma şüphesi yok. 6 ay önce “şüpheli” olduğu havuz medyasına düşünce, bugün hakkında tutuklama isteyen savcıya gidip kendisi ifade vermek istemiş ama reddedilmiş. Köşe yazıları ortada, delil karartma şüphesi yok. Tutuklanması için gerekçe yok.
On ikincisi, Emniyet’te ifadesi alınmadı Adliye’de de savcı ifadesini almadı. Kendisine yöneltilen suçlar açıklanmadı. Savcı’nın, ifadesini almadan, lehte delilleri toplamadan tutuklama talep etmesi hukuk uygulamalarına ters.
On üçüncüsü, ifadesi alınmadığı halde 3 gün uzatılan gözaltı süresi sonunda, pazar gecesi denk getirilen nöbetçi hâkim ile Avcı arasında hukuken “husumet” var. Hâkim, Avcı’yı dava etmiş. Hâkimin bu davaya bakması hukuken mümkün değil.
Sonuç olarak, Gültekin Avcı kamu görevlilerinin mahkeme kararları ile yaptıkları yasal dinlemeler, savcılık denetiminde yürütülen soruşturmalar ve mahkemelere intikal eden davalar nedeniyle, 7 köşe yazısı gerekçe gösterilerek suçlanıyor ve tutuklandı.
Bu yaklaşımla, değil bir gazeteciyi, sokaktan geçen bir adamı da alıp, aynı suçları delil sunmadan yöneltip, müebbet hapse mahkûm edebilirsiniz.
Nitekim Gültekin Avcı’nın tutuklanmasına dayanak oluşturan savcının talimatı ile Emniyet tarafından hazırlanan bin 700 sayfalık “fezleke” ve “çatı dosya” içerisinde yer alan eklerde, çok sayıda gazeteci ve hatta siyasinin de röportaj ve haberleri nedeniyle aynı suçlamalara maruz kaldığı basına ve sosyal medyaya yansıdı.
Gözdağı ve susturma operasyonları evresinden, medyada geniş şekilde yer aldığı gibi, “gazeteci avı” evresine geçiş Avcı’nın tutuklanması ile resmen başladı.
Avcı’nın tutuklandığı yoruma dayalı “delilsiz” suçlama yöntemi ile tüm gazeteciler, “silahlı terör örgütü kurmak, darbeye teşebbüs etmek ve askeri casusluk yapmak” ithamlarıyla “hürriyetinden mahrum” bırakılabilir…
Yeni Türkiye, basın hürriyeti ve hukuk uygulamaları ile eski Türkiye’yi bile aratır hale geldi… Emeği geçenler eserleriyle övünebilirler!