Kulislerdeki ilginç plan!
METİN ÖZKAN 01 Nisan 2008
İŞ, sanat, spor ve hukuk dünyasının tanınmış isimlerinin katılımıyla kamuoyuna açıklamayı planladığı ve ülkedeki siyasi tansiyonun düşürülmesini hedefleyen “Sağduyu Hareketi” adlı bır çıkış gündemde.
Dün TBMM koridorlarında dolaşırken AKP, CHP, MHP ve DSP milletvekillerine ayrı ayrı bu hareketin anlamını ve amacını sordum.
Kimileri bu soruyu, “Amaç, AKP kapatma davası ve Ergenekon göz altılarıyla ülkede yükselen siyasi tansiyonu düşürmek” diye yanıtlarken, Başbakan Erdoğan’a yakın olduğunu bildiğim birkaç isim de oldukça enteresan bir senaryodan bahsettiler.
Senaryoya göre “Sağduyu Hareketi”nin önemli bir görevi ve amacı vardı.
İşte ortalığı karıştıracak senaryonun dipnotları:
Sağduyu Hareketi’nin öncüleri kimler?...
Anlatılanlara göre, TESEV Başkanı Can Paker ,Cengiz Çandar, Adalet Ağaoğlu, Sami Selçuk ve bazı iş adamları.
İsimlere baktığımızda, AKP iktidarına düne kadar destek veren isimler ve bunların bir kısmı Avrupa’nın Türkiye’deki sözcüleri.
Türkiye’nin çıkarlarından çok, ‘demokrasi’ adı altında Avrupa’nın, hatta ABD’nin menfaatlerini savunan isimler.
Puzzle’ın parçaları!
Bu isimler, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile zaman zaman ters düştüler; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü kendilerine daha yakın buldular. Çünkü, Erdoğan’a bazı isteklerini yaptırmakta zorlandılar, hatta yaptıramadılar. Abdullah Gül’e ise hep sıcak baktılar.
Zaten asıl amaçları Erdoğan’ı Çankaya Köşkü’ne göndermekten çok, Abdullah Gül’ü Başbakanlığa getirmekti. Bu amaçlarında başarılı olamadılar. Çünkü, Erdoğan Çankaya için çekimser davrandı ve Gül’ün önünü açtı.
Gül’ün Çankaya Köşkü’ne çıkması bu isimlerin hükümet içindeki ellerinin bir bakıma kesilmesine neden oldu. Yavaş yavaş AKP hükümetinden kopmaya başladılar, ters düştüler. Hatta bir kısmı muhalefete başladı.
AKP kapatma davası ve Ergenekon gözaltıları bu isimler için fırsat oldu.
“Niye?” diye sorarsanız...
Yeniden “Gül”lü dönemi başlatmak için bulunmaz fırsatı yakaladılar.
Ne de olsa Gül’e istediklerini hep yaptırmışlardı. Yeniden güzel günler gelecekti.
Buluştular ve yapacakları “sağduyu çağrısı”nın metnini kaleme almaya başladılar.
Ama girişim basına erken sızdı.
Bu hareket Tayyip Erdoğan’cıları ürküttü.
Çünkü, bir anlamda AKP’yi ortadan çatlatmaya yönelik bir girişimin başlangıcıydı.
Ve işin başındaki isimlere el altından mesaj gönderildi.
“Zamanlama uygun değil” mesajı alan isimlerin hevesleri kursaklarında kaldı.
Öne çıkan isimlere dikkat!
Pekİ hareket devam etseydi ne olacaktı?
Hazırlanan metin, kamuoyuna açıklanarak, gereklerinin yerine getirilmesi için “sağduyu çağrısı” mektubu Çankaya Köşkü’nde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e verilecekti.
Yani işin muhatabı olarak Çankaya Köşkü alınacak, bu yöntemle de bir anlamda AKP hükümeti ve iktidarın başı yok sayılacaktı.
Ve bir adım ileri geçildiği için bu girişim ileriki günlerde Abdullah Gül’e başkanlık sisteminin yolunu açan girişim olacaktı.
Ama “şimdilik” olmadı.
Kimbilir belki önümüzdeki günlerde bu grubun eline yeni bir fırsat geçer ve yarım kalan heveslerini gerçekleştirirler.
Son bir not... Eğer iddialar ve anlatılanlar doğru ise başta Ergenekon olmak üzere yapılan son gözaltı operasyonlarından Başbakan Erdoğan’ın hiçbir şekilde haberi yokmuş.
Tabii oyun içinde oyun olduğu söylenen bu senaryoda yeni liderlik koltuğu için iki isimden bahsediliyor. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile Başbakan Eski Yardımcısı ve TOBB Üniversitesi Öğretim Görevlisi Abdüllatif Şener...
Bu iki isimden kimin geleceğini ise ABD’deki çevreler belirleyecekmiş.
Konuşulan senaryo böyle. Bunları aktarmak benim görevim.
****
Gül devreye girdi
Tüm bu senaryoların odağındaki isim olan Cumhurbaşkanı Gül, dün dikkat çekici bir adım atarak muhalefet liderlerine Köşk daveti yaptı. Başbakan Erdoğan’ın Balkan turunu sürdürdüğü bir döneme rastlayan Gül’ün ilk daveti CHP Lideri Deniz Baykal’a oldu. Baykal bugün Köşk’e çıkacak. Hemen ardından MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye de aynı davet ulaştı. Gül, DSP ve DTP Genel Başkanlarıyla da görüşecek. İddiaya göre Cumhurbaşkanı, yükselen tansiyonun düşürülmesi için liderlerden önerilerini alacak, ricada bulunacak. Gül’ün, muhtemel referandumun ülkedeki gerginliği daha da büyüterek sorunları artıracağı düşüncesinde olduğu ve bunu Başbakan Erdoğan’a da aktaracağı öne sürülüyor. Dün itibariyle ön plana çıkan referandum seçeneği, yeniden arka planda kalabilir. Yani Ankara, bir süre daha senaryoları konuşmaya devam edecek.
Bakalım puzzle’ın parçaları nerede
birleşecek!