« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

05 Eki

2015

Topaç dönüyor...

Mümtaz’er Türköne 01 Ocak 1970

Kısa bir sopanın ucuna 30-40 santim bir ip bağlarsınız, sonra bu ipi dikkatle topaca dolarsınız.

Ustaca fırlattığınız zaman, ipin boşalırken verdiği ivme ile topaç dönmeye başlar. Sonra yavaşlar, tam duracağı sırada sopanın ucundaki ipi kırbaç gibi kullanır hızla vurup yeniden ivme verirseniz topaç dönmeye devam eder. Başarı, üç faktöre bağlıdır. Topacın ucundaki kabara, zeminin pürüzsüz-engelsiz olması ve çevirenin ustalığı.

Yerleşmiş demokrasilerde hukuk-akıl ve meşruiyet sacayağı üzerinde yükselen iktidar rekabeti bizde topaç çevirmeye benziyor. Siyasetçi topacın ucunu sivriltiyor, yani siyaseti kendisini ağırlık merkezine koyarak yükseltiyor, zemindeki pürüzleri yani muhalefeti temizliyor ve ustalığı nispetinde zamanlamayı doğru yaparak vura vura topacı döndürüyor. Bazen duruyor ve düşüyor, bir başkası alıp oyuna kaldığı yerden devam ediyor. Topaç sürekli dönüyor.

Erdoğan'ın Saray'ındaki 11. Muhtarlar Toplantısı'nda MİT-Öcalan Süreci'ndeki “zafiyet” için kendi emrindeki güvenlik bürokrasisini “gelişmeleri eksik ve yanlış değerlendirmekle” suçlaması, düşmek üzere olan topacı çevirmek için umutsuz bir hamle olarak görülmeli. Belli ki devletin zirvesi “günah keçisi” aramakla meşgul. Bir ay önceki “görmezden gelmişler” ithamını on gün sonra “benim talimatımla” diye geri aldığına ve tekrar başladığı yere döndüğüne göre sıkıntı büyük olmalı. Bu kabarık faturayı ödeyecek kurbanlar lâzım.

Nitekim Erdoğan'ın bahsettiği “kamu görevlileri”nin başındaki iki isimden “Başbakanlık müsteşarı” sıfatıyla birincisi olan Efkan Ala (diğeri de MİT müsteşarı), daha umutsuz bir hamle ile faturayı askerlere çıkartmaya kalktı. Arkasına saklandığı “operasyon için validen onay almak zorunlu değil” lafı, tam bir mugalata. Mugalata, çünkü “önleyici kolluk” olarak ifa edilen görev sıradan suçlara dair değil, ülkenin bütününü ilgilendiren ve Millî Güvenlik'i ilgilendiren “terör” suçu hakkında. Bilmeyenler için açıklayalım. Hafta içi her sabah illerde bütün valiliklerde, ilçelerde de kaymakamlıklarda emniyet ve jandarmanın katılımı ile “asayiş toplantısı” yapılır. Bu toplantılar en az iki haftada bir askerin ve MİT'in katılımı ile genişletilir. “Terör” durumu bir valinin tek başına karar verebileceği bir konu da değildir. Bir güvenlik sorunu olsa ve bu toplantıda valiye arz edilmişse, sorumluluk karar mercii olan validedir. Vali de aldığı emre uygun olarak bakanlıkla ve hükümetle irtibata geçer. Böyle bir konuda sorumlu valiler de değil, doğrudan hükümettir.

Ne yani, Öcalan 2013 Nevruz'unda çağrı yaptıktan ve Hükümet de cevap verdikten sonra, güvenlik bürokrasimiz toplu halde “durumu eksik ve yanlış değerlendirme”ye mi başladı? Bütün güvenlik birimlerimiz tek tek her il ve ilçede operasyon yapmak için validen mühürlü zarf mı beklemeye başladılar?

Efkan Ala'nın “Jandarma ve Emniyet herhangi bir terörist faaliyeti durdurmak için validen bir operasyon yetkisi almak zorunda değildir” sözü, Erdoğan'ı şerhetme ve destekleme amacı taşımıyor. Doğrudan siyasî sorumluluğu ortaya çıkartıyor. Ortada neticeleri giderek ağırlaşan alenî bir suç var ve sorumlu aranıyor. Erdoğan “ben değilim, memurlar suçlu” diye suçu “kamu görevlileri”ne atıyor; Ala da “öyleyse ben de suçlu değilim, valiler de, siz askerlere bakın” demiş oluyor. Siyasî irade sorumluluğu atanmışlara yıkıyor, atanmışların başındaki de sivil memur da askerî suçluyor. Ortada bir suç olduğu demek ki kesin; peki suçlu kim? Birincisi siyasî sorumluluktan, öbürü ise idarî sorumluluktan kaçıyor. Peki topaç dönüyor mu? Hayır dönmüyor.

Bir suç işlenirken, meselâ PKK'lı elinde silahla dolaşıp, kimlik kontrolü yaparken veya bir yere mühimmat yığarken güvenlik biriminin müdahale etmemesi çok ağır bir suç. Terör suçu kapsamında, devlet nizamına uzandığı için bu suçun cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası. Kamu görevlilerinin idarî sorumluluğu hiçbir şekilde ortadan kalkmıyor, sorumluluğun daha ağırı ise müsebbib olan siyasî sorumlularda.

Ne kadar “usta” olsalar da topaç artık yerlere sürünerek dönüyor.

Ziyaret -> Toplam : 125,32 M - Bugn : 81432

ulkucudunya@ulkucudunya.com