MHP'den HDP'ye 1 Kasım mesajları
Mustafa Ünal 01 Ocak 1970
Başlıkta siyahla beyaz gibi zıt iki partinin isminin geçmesini yadırgayanlar çıkabilir. Bir yazıda buluşmasını ben de istemezdim ama seçim beyannamelerini birer gün arayla açıkladıkları için birlikte değerlendirmek kaçınılmaz oldu. Ayrıca 7 Haziran sonrasının siyasetini de MHP-HDP hattı şekillendirdi.
Partiler seçim beyannameleriyle kamuoyunun karşısında. Bildirgesini ilk açıklayan CHP oldu. Onu HDP ve MHP izledi. Bugün ise AKP, Saadet ve BBP seçim vaatlerini seçmene duyuracak. Beyannameyi gençlere adayan CHP'yi yazmıştım. HDP ve MHP'yi de kısaca değerlendirmek isterim.
HDP 7 Haziran'ın sürpriz partisiydi. Barajı aşıp aşamayacağı tartışılıyordu. Yüzde 13 gibi rakamı yakaladı. MHP ile eşit sayıda milletvekili çıkardı. 400 milletvekiliyle başkanlık hayalleri kuran AKP tek başına iktidar olamadı. Saray ve AKP 7 Haziran'dan sonra HDP'yi hedefe oturttu. HDP, çözüm sürecinde AKP'nin önemli partneriydi. Birlikte fotoğraf verdi. İmralı'nın kapılarını ardına kadar açtı. Ada ve Dağ yol oldu. Her hafta heyetler gitti geldi. 7 Haziran'da Demirtaş'ın Erdoğan'a “Seni başkan yaptırmayacağız” çıkışı ve yüzde 13'lük oran her şeyi değiştirdi. AKP için HDP, PKK'dan daha tehlikeli. Başkanlığa giden tekere çomak soktuğu için.
Beyanname toplantısındaki havaya bakılırsa HDP iddiasından bir şey kaybetmiş değil. İşleri zor ama. Bir yanda PKK diğer yanda AKP. İki taraflı baskılanmakta. Buna rağmen yüzde 13'ün üzerine gözünü dikmiş durumda. HDP 7 Haziran'da “Bizler Meclis'e” derken 1 Kasım sloganı “inadına barış, inadına demokrasi”...
Eş Başkan Figen Yüksekdağ bu kez “Seni diktatör yaptırmayacağız.” dedi Erdoğan'a. Demirtaş ise biraz uyarı biraz tehdit kokan şu sözleri söyledi: “Bizi gemiden atmak isteyenlere sesleniyorum: HDP gemide olmazsa gemi batar. Bu kadar risk altında gemi batmıyorsa HDP'nin sağladığı denge sayesindedir.” Gandi'nin sözünü hatırlattı: “Gandi'nin dediği gibi adaletsiz rejimi adaletle yıkınız. Alkışlar önüne kansız elle çıkınız.” Ah o kanlı eller.
Dün Arena'da sarkacın diğer ucundaki MHP'yi de izledim. MHP'nin, toplantı için adaylar ve partililerin doldurduğu büyük salonu tercih etmesi bir iddianın sonucu. MHP, AKP'nin oylarına göz diktiğinin farkında. Bahçeli'nin konuşmasına da seçim vaatlerine de yansıdı. “Ülkenin geleceğine oy ver” MHP'nin seçim sloganı. Partiyi “Türkiye'nin sigortası ve ülkenin geleceği” olarak konumlandırdı.
MHP, AKP'ye çözüm süreci ve yolsuzluklardan yüklendi. Salonun en görünür yerinde “17-25 Aralık rüşvet, yolsuzluk, kara para dosyası başta olmak üzere tüm yolsuzluklardan hesap sorulacak” pankartı asılıydı. Bahçeli konuşmasında da ayakkabı kutularını, para sayma makinelerini hatırlattı. ‘Hesap sormayı' vaat etti. AKP'ye “çıkar ve soygun ittifakı” dedi.
Asıl ağırlık mesajı çözüm süreci üzerineydi. Bahçeli'nin hedefinde sadece AKP değil Cumhurbaşkanı Erdoğan da var. Erdoğan'ın millilik çıkışını İblis'in sevaptan bahsetmesine, yerliliği ise maktulün cenazesine katılan katilin ah vah etmesine benzetti. Şehit kanlarının vebalinin Erdoğan'ın üzerinde olduğunu söyledi.
7 Haziran sonrası MHP'nin hükümete çalışmalarına yanaşmaması AKP tarafından çok eleştirildi. Bahçeli “Davutoğlu bize koalisyon için gelmedi, geçerken uğradı. Krizin mucidi Erdoğan'dır” dedi. Ve sorumluluğu AKP'ye yükledi. MHP Lideri 1 Kasım'dan sonra benzer tablo oluşursa HDP dışındaki partilerle koalisyona yeşil ışık yaktı. Tabii ‘4 ilkenin kabulü' şartıyla. Koalisyon mesajı sadece Ankara'ya değil seçmene de aynı zamanda.
Ekonomik vaatleri de var MHP'nin; mazotun fiyatından, evlenmek isteyen gençlere krediye kadar. Kampanyanın ağırlığını yolsuzluklar ve çözüm oluşturacak. Salonda dikkat ettim, her aday çok umutluydu, listenin sonunda yer alan bir MHP'li “1 Kasım'da benim işim zor ama MHP kazanacak.” dedi.
