« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

05 Eki

2015

Türkiye’nin Suriye siyaseti: Çaresizlik felsefesi

Gökhan Bacık 01 Ocak 1970

Türk Dil Kurumu sözlüğü çaresizlik için “çaresiz olma durumu” açıklamasını veriyor. Türk dış politikasının Suriye başta olmak üzere pek çok konuda halini “çaresizlik” olarak tanımlamak yerinde.

Çaresizlik dış politikada iki şekilde olabilir: Birincisi, fiziki çaresizlik yani yapmak istediğin kadar güce sahip olmamak. İkincisi ise entelektüel çaresizliktir. Burada ne yapacağınızı bilmiyorsunuzdur.

Türk dış politikası “Suriye konusunda” hem fiziksel hem entelektüel olarak çaresiz halde. Ne yapmak istediğini biliyor ne de bir şeyler yapacak kadar gücü var...

Türk dış politikasının entelektüel iflası

Her iş bir felsefeye dayanır ve bu felsefe tutarlı olmalıdır. Türk dış politikası, temeldeki tutarlığını kaybetti.

Sabah akşam Batı’ya küfredildi, Batı dışı ittifaklar arandı, Çin’den füze alınacak dendi... Sonra “parçası olmak için kapısını çaldığımız” Rusya-Çin ekseni Suriye’de Türkiye’nin planlarını bozmaya başlayınca, Ankara ABD’nin kapısını çalıp yardım istiyor.

Hani Batı’nın sonu gelmişti? Hani Türkiye, Batı dışında kendi düzenini kuracaktı? Şimdi ABD başta Avrupalı ülkeler ile Rusya’ya karşı bildiriler imzalanıyor...

Yumurta kapıya dayanmadan üç maymun oynandı. Rusya, Suriye’de yeni mi var? İran şimdi mi ortaya çıktı? Üç beş milyar dolarlık ticaretin hatırına Suriye’de Rusya’ya ve İran’a hiçbir zaman üst perdeden eleştiri yapılmadı!

Sabah akşam “Osmanlı coğrafyamız” diyenler, Rusya’nın –bal gibi eski Osmanlı coğrafyasının parçası olan- Kırım siyaseti konusunda “sessiz kaldı.”

Fiziki iflas

18. yüzyılda Prusya’yı büyütmek için imkanlarının ötesinde siyaset takip eden Büyük Frederik az daha ülkesini yıkacaktı! İslamcı dış politika benzer bir yolda.

Güç çok yalındır. Rusya’nın gücü vardır ve istediği noktayı bombalar. İsrail’in gücü vardır birkaç defa Suriye’ye vurur. Senin gücün yoksa “el altından bir şeyler” yaparsın... Peki sonra? Eğer Rusya senin Suriye’de beslediğin ılımlı grupları da vuruyorsa ve gücün yoksa ne yaparsın?

Dışişleri Bakanı’na bir bilet alıp ABD’ye yollayıp “Batı’dan bir şeyler yapmasını” istersin. Çünkü İsrail ve Rusya uçak kaldırınca “ben bu bölgenin büyük devletiyim 50 uçak da ben kaldırıp müttefiklerimi korurum” diyemezsin.

Fiziksel ve entelektüel olarak “çaresizlik” içindeki Türk dış politikasının bugün Suriye’de yapabileceği tek şey yakın zamana kadar sabah akşam küfrettiği ABD merkezli Batı blokundan yardım istemektir.

Halbuki hayallere göre “Batı çöküyordu, Türkiye Şangay Örgütü’ne girip Rusya ve Çin ile yeni bir dünya kuracaktık, İran ikinci evimizdi.”

Türk dış politikasının içinde bulunduğu “çaresizlik felsefesinin” en parlak itirafını Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptı. Erdoğan “Rusya Suriye’yle niye bu kadar ilgileniyor, bunu anlamak istiyorum” dedi.

Ben “Ortadoğu’ya Giriş” dersinde “Rusya Suriye ile neden ilgileniyor” diye bir soru sorsam muhtemelen dersine en az çalışan öğrencim bile “hoca ne kadar kolay bir soru sordu” der.

Demek ki önce Türk devletini yönetenlerin Rusya’nın Suriye ile neden ilgilendiğini öğrenmesini bekleyeceğiz. Allah vakit verirse bunu öğrenip bir de karşı strateji geliştirirler diye ümit edeceğiz.

Bir de bu arada insan merak ediyor; Türkiye’yi yönetenler yıllardır sistematik olarak ABD ve Batı’yı eleştirdi. Rusya ile yakın durdular. Günün sonunda Rusya, Türkiye’nin “tırnakları ile kazarak” meydana getirdiği Suriye siyasetinin ortasına bomba bırakıyor. Ne düşünüyorlar acaba?

Ziyaret -> Toplam : 125,33 M - Bugn : 87347

ulkucudunya@ulkucudunya.com