'Bu laik, antilaik çatışması değil Kürt devletinin kuruluş aşaması'
Güler KÖMÜRCÜ 01 Nisan 2008
'İki seneye kalmaz Kürt devleti kurulur, bu laik-antilaik çatışması değil, Kürt devletinin kuruluş aşaması' diyor Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, aynen katılıyorum. (Sayın Deniz Ülke, Türkiye Cumhuriyeti'ne, Atatürk ilkelerine gönül vermiş ve liderlik yeteneklerine de sahip örnek bir Türk hanımıdır)
Bugün, siyasi görüşlerine, hangi partiye oy verip vermediklerine bakılmaksızın, yaratılan rol modelleri üzerinden aslında hepinize yani Türkiye Cumhuriyeti'nin bölünmez bütünlüğünü savunanlara, Atatürk ilkelerini, askerini, ordusunu, vatanının bekasını koruma yemini edenlere derin bir korku hipnozu yapılmakta. Ruhsal şirazesi kaydırılmış vatandaşın acaba neyi görmesi istenmiyor? Akıl odalarımıza bu karartma niye?
Devlet sırrı sayılan, dünyanın en az gelişmiş ülkesinde dahi 'ülkenin milli güvenliğini koruma adına' kamuoyunda açıkça tartışılmaması gereken bilgiler bizde ise gazetelerin birinci sayfasında 'servise' sunuluyor. Kozmik bilgiler ortalıkta geziyor. Birileri, 'etnik ayrımcılık' suçlaması yapabilmek için ileride uluslararası kamuoyunda aleyhimizde kullanılmak üzere 'olayın büyüklüğünü fark edemeyen bir bölüm Türk medyası'nı hangi planlara alet etmek istiyor sizce?! Bu haberleri veren, sızdıran, duyuranların 'ağır yasal yaptırımlarla' acilen durdurulması gerekiyor, durum 'TÜZEL' hakların korunması aşamasına geldi artık.
Bölgede derin hesabı olan malum efendiler (gölgeleri kullanıp) masa başında önce bir kavram yaratıp sonra o hormonlu kavram üzerinden milli doktrinleri teslim aldılar. Ulusal kelimesi deforme edilerek 'ulus devlet' tanımını da sorgulatır hale getirildik. O halde alternatifine bak denilmeye mi çalışılıyor kitleye? Yani; eyalet sistemine, federasyona... Güneydoğumuzun kopartılması, Kürt devletinin kuruluş aşamasına mı gelindi?
Aynı anda çok tehlikeli bir başka tuzak daha kurulup, laik-antilaik kutuplaşmasıyla da çıkartmak istedikleri yangına körük yapıyorlar.
Laik-anti laik kutuplaşmasında kullanılan araçlara bakınız, çürük şartlamaları da derhal sorgulamaya başlamalıyız efendim; laiklerin bilinçaltına (laik tanımı da anlam değiştirdi ya neyse) sanki bütün dindarlar Atatürk'ü sevmez, ulus devleti korumaz gibi formatlamalar yapılır iken diğer yandan da karşı grup denilene de 'bakın bu laiklerin hepsi dinsizdir ve çeteye, suça eğilimlidir, onlar seni yok etmeden sen onları yok et' mesajları gönderiliyor. Bozalım bu çürük ezberi. Biz bütün nehirlerlerimizle aynı okyanusa akıyoruuuz, akmak zorundayız.
Malum servislere hizmet veren malum uzmanlar, karşı karşıya getirmek istedikleri kitlenin (yani bizlerin) hangi haberler, hangi mesajlarla nasıl uyarılacağını, sosyal reflekslerini çok iyi biliyorlar. Laik diye gruplananlar neye kızar, antilaik görülen neye öfkelenir, öfkesini hangi biçimde sunar, bunların cevabı 'toplum mühendislerince' çok iyi tanımlanmış vaziyette. Soralım, şimdi, vatandaşları sindirmek, kutuplaştırmak kimin işine yarar?
Korkunç istihbarat savaşlarına maruzuz, Kafkasya ve Ortadoğu'da deriin planları olan devler (sadece batı değil biraz da 'doğu' ve de kuzeyimizdeki ülkelere de bakınız) Türkiye'ye yönelik her türlü kirli operasyonları, manipülasyonu yapar iken... Peki bizim kontr/karşı politika üretecek, üzerimizde oynanan psikolojik savaş oyunlarını 'darmadağan edecek', bu provokatörleri deşifre edecek servislerimiz, uzmanlarımız nerede? Bilginize; MGK'ya bağlı hizmet veren çok önemli bir daire 3 yıl önce kapatıldı bu arada...
Böylesine hassas günlerde tüm siyasilere ve de özellikle Başbakan Erdoğan'a (elbetteki size-bize vatandaşa da) çok büyük görev düşüyor, sağduyu ile tek vücut olup, oyun kuruculara 'takla attırmak' zorundayız. Attıracağız, çünkü hepimiz aynı okyanusa akıyoruz ey oyun bozucu okur.