« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

12 Eki

2015

Böyle bir vahşeti ancak bir faşist yapabilir!

Nuh Gönültaş 01 Ocak 1970

Vay anasına sayın seyirciler…
- Kim bir mitingin ortasında, barış için bir araya gelmiş insanların ortasında bomba patlatır ki?

- Ve kim ya da kimlerin bunu yaparken amacı ne olabilir?

- Amacı ne olursa olsun, sonunda ne elde etmiş olur ki?

Yani kim ya da kimler bu kadar vahşileşebilir?

İnsan zihni bu olanlar karşısında adeta dumura uğruyor. Düşünme yeteneğini bir süreliğine kaybediyor!

Nasıl olur?

Kim böyle bir vahşeti planlayabilir?

Planlayanın da tetiği çekenin de insan olabileceğini düşünebilir miyiz?

Ankara’daki patlamayı haber aldığımda…

Mitingde bomba patlatıldığını öğrendiğimde zihnime düşen bu kim ve neden sorularının elbette bazı cevapları var ama insan emin olamıyor.

Fakat zihnime düşen bu soruların cevabını yine zihnim verdi:

Mussolini… Evet evet böyle bir alçaklığı ancak Benito Mussolini gibi bir faşist yapabilirdi.

Çünkü ona göre dünyada en güzel şeylerden birisi, bir kalabalığın ortasına atılan bombanın patlamasıyla birlikte insanların bir gülün yaprakları gibi açılmasıydı.

Böyle söylemişti çünkü “kendisinin vahşetle beraber yaratıldığına” inanıyordu.

Bireylerin hiç önemi yoktu onun için.

Birey devletle uyumlu olduğu sürece önemliydi. Rahatlıkla ve kolaylıkla öldürülebilir, ortadan kaldırılabilirdi…

Metresiyle birlikte Como Gölü civarında yakalandı.

Mussolini’yi infazla görevli Albay, Mussolini ve metresinin tutulduğu odaya girdi. Onların yüzüne karşı “İtalyan ulusuna adaleti iade etmek üzere görevlendirilmiş bulunuyorum” dedi. İkisini de çöktürmek istedi. Metresi çökmedi, Mussolini’ye sarıldı. Albay tetiğe bastı ama silahı tutukluk yaptı. Bir başka silahı denedi, o da tutukluk yaptı. Etraftaki muhafızlardan birinin makineli tüfeğini aldı ve önce metresini vurdu. Mussolini göğsünü açtı ve “Göğsümden vur beni” diye bağırdı.

Tam göğsünden vuruldu!


İçişleri Bakanı’na havuz problemleri…
Tekrar seçim döneminin İçişleri Bakanı Selami Altınok Ankara’daki patlama ile ilgili basın toplantısı yaptı. Orada olabilseydim bakanın söylediği sözlerle benim aramda şu konuşma geçerdi:

Soru: Bariyerlerde güvenlik araması yapıldı mı? İstifa etmeyi düşünüyor musunuz?

Altınok: “Güvenlik açığıyla ilgili hiçbir şey söz konusu değildir. Miting alanına girilirken arama yapılacaktı. Miting alanı dışında zemin araması yapılmıştır. Güvenlik zafiyeti olduğunu düşünmüyorum.”

Ben: Güvenlik zafiyeti yoksa bu kadar insan nasıl Ankara’nın göbeğinde, önceden yeri ve zamanı belirlenmiş bir mitingde öldürülebiliyor? Söylediğinizi doğru kabul edersek, güvenlik zafiyeti yokken bu kadar insan öldürülebiliyor Ankara’da, peki güvenlik zafiyeti olsaydı ölü sayısı kaç olurdu?

Soru: Canlı bomba ihtimali kesinleşti mi?

Altınok: Elimizde bilgiler var ama paylaşmayı çok uygun bulamıyorum…

Ben: Elinizdeki bilgileri kiminle paylaşıyorsunuz peki? Paylaştıklarınız olayın çözülmesine katkıda bulunuyorlar mı? Kamuoyundan sakladığınız bir şey var mı?

Soru: Bu kadar insan ölmüş, görevinizi yapmış olmanın huzurunu duyuyor musunuz? Doğrusunu isterseniz, güvenlik zafiyeti yok açıklamanız bizi epeyce rahatlattı, siz de rahat mısınız?

Altınok: …

Ben: Peki sizin İçişleri Bakanı olduğunuz bir ülkede her gün onlarca insan ölüyor ki, bu rakam Suriye’deki iç savaşta ölen insan sayısını aşıyor bazen. Hiç utanmıyor musunuz?

Altınok:…

Ben: Sizin istifa etmeniz için ülkede günde kaç kişinin böylesi saldırılarda ölmesi gerekiyor, bunun için bir alt üst sınırınız var mı, yoksa böyle mi devam edeceksiniz?

Altınok:…

Ben: Peki 95 ve 246 rakamı sizin için ne ifade ediyor, bu rakamların sizin İçişleri Bakanlığınız ile vektörel bir ilişkisi var mı? Bir günde 95 kişi öldürülürse öldürülenlerin kanı bir havuzu ne kadar sürede doldurur?

Reis’in Reis’e desteği önemli…

Sedat Peker’in AKP’ye ve Reis’e desteğini önemli buluyorum.

Peker Reis’e ve AKP’ye desteğini ilan etmek için miting bile yaptı. Kalktı gitti Rize’ye, orada Rizeliler’e hitap etti.

Neden Rize?

Rize her iki Reis’in de memleketi. Rize bunun için tercih edilmiş olabilir.

Peker iyi de bir hatip. Siyasete girse kalabalıkları coşturacak bir hitabet yeteneğine sahip. Üstelik çok ciddi öngörü sahibi birisi.

Rize’deki mitinginde “Kanlarını oluk oluk akıtacağız” dedi. Ertesi gün Ankara’da kalabalıklar ortasında patlayan bombalardan sonra oluk oluk kan aktı.

Bu sözlerle Ankara’daki patlamanın ilişkisi elbette yok. Bunu söylemek için sebep de yok. Fakat buna “tesadüf” diyerek Reis’in öngörüsüne de halel getirmek istemem doğrusu.

Peker, mitingde AKP’nin tek başına iktidar olması için de çalışacaklarını söyledi.

Bu öngörüsünün gerçekleşip gerçekleşmediğini yakında göreceğiz. Şurada 1 Kasım’a ne kaldı ki…

Günün anlam ve önemine dair…

“Bir çete lideri, son derece güvenlik içerisinde miting yapabiliyor. ‘Oluk oluk kan akacak’ diyor. Çete liderine bu ülkede güven içerisinde miting yaptıran bu devlet, barış isteyenlere miting yaptırmıyor.”

Ziyaret -> Toplam : 125,29 M - Bugn : 43989

ulkucudunya@ulkucudunya.com