Bayan Merkel hata yapıyor
Ali Yurttagül 01 Ocak 1970
Bugün Pazar, Avrupa'nın en başarılı politikacılarından biri, Almanya Başbakanı Bayan Merkel “çalışma” ziyareti için Ankara'da.
Belki en başarılı olanı. On yıldır başbakan, on yıldır “büyük koalisyon” denen, büyük iki parti CDU ve SPD'den oluşan bir koalisyonun başında. Dünya, Avrupa ekonomik kriz, işsizlik gibi sorunlarla boğuşurken, krizlerin teğet geçtiği Almanya'nın başbakanı. Cumhurbaşkanı 736,- Euro gibi gülünç bir otel faturası tartışıldığı için istifa etmiş olan bir ülke. Almanya'nın son on yıldır süren başarı hikayesinin en önemli yazarının Bayan Merkel olduğundan şüphe yok. Sadece Sosyal Demokratlar değil, Yeşiller gibi muhalefet partilerinin de fikirlerini çalmaktan çekinmeyen, Almanya'yı kucaklayan bir politikacı. Milyarlarca fatura ödeme riskini alıp nükleer santralleri kapatma kararı alabilen, ülkesinde barış için çırpınan muhafazakar bir politikacı. Aşırı sağ, yabancı düşmanı Pegida gibi ırkçı hareketlere karşı keskin tavır koymaktan çekinmeyen saygın bir politikacı Bayan Merkel. Pek hata yapmıyor. Ama bu günlerde Türkiye politikasında hata yapıyor.
Seçimlerden iki hafta önce Ankara'ya “çalışma ziyareti” bir hata. Kullandığı dil de bunu ele veriyor. Bayan Merkel'in sözcüsü “çalışma masasında” terör, Suriye vs. gibi konular olduğunu söylese de, meselenin Suriye sığınmacıları olduğunu herkes biliyor. Önemli, üzerinde işbirliğinin derinleştirilmesi gereken, Almanya ve Türkiye'nin oldukça yapıcı tutum sergilediği bir konu. Ama Bayan Merkel sığınma politikasında Türkiye ile varılan anlaşma dilini kullanmamakta özen gösteriyor. AB ile Türkiye arasında imzalanan geri dönüş (readmission agreement) anlaşmasının diğer ayağının Türkiye'ye vize muafiyeti (visa liberalisation) olduğunu bilmesine, bu konuda en katı tavrı zamanın Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun sergilediğinden haberdar olmasına rağmen, “vize kolaylığı” terimini kullanıyor. On yıldır AB ile üyelik müzakereleri sürdüren bir ülkeye Fas, Cezayir, İran, Rusya için kullanılan dili kullanıyor. Türkiye'den taviz bekliyor, ülkenin en kritik dönemden geçtiği bu günlerde.
Bayan Merkel hata yapıyor. “Çalışma masasında” karşısında oturan Başbakan, “bu hükümet AKP hükümeti değil” diyor. AKP dışında hiçbir siyasi partinin bakan vermediği bir “seçim hükümeti”. Meclis'ten güvenoyu almamış, hiçbir bağlayıcı karara imza yetkisi olmayan, olmaması gereken bir başbakan ve hükümet ile müzakere ediyor. Bayan Merkel bu gerçeğin farkında değil mi?
Yoksa başbakanla değil “başkan” la konuşmak için mi geliyor? Türkiye'de “fiilî” bir düzen kurduğunu, bu gerçeğin herkes tarafından kabul edilmesi gerektiğini, Anayasa'yı hiçe sayan bir politikacı ile mi, sığınma sorununu konuşmak istiyor. Basın özgürlüğünü ayaklar altına alan, “hakaret” davaları ile gazetecileri tutuklatan, Bülent Keneş gibi tweet ile görüşlerini dillendiren saygın gazetecileri özel hakimleri tarafından hapse attıran “başkan” ile mi sorunları çözmek istiyor? Türkiye'de ayyuka çıkmış yolsuzlukların soruşturulmasını engelleyen, yolsuzlukları sorgulayan savcı, hakim, polisleri “cadı avı” hedefi yapan bir politikacı ile mi sorunları çözmek istiyor? Doğru, Sayın Erdoğan Türkiye'nin Cumhurbaşkanı, ama “fiilî başkanı” değil, yürütmenin başında hiç değil.
Yoksa Bayan Merkel'i “doğu kurnazlığı mı” tuttu? Türkiye'de uluslararası ilişkilerde saygınlığı dibe vurmuş, “despot” olmadığını anlatmakta zorlanan bir politikacıdan, Almanca “Aufwertung”, değer vermekle istediğini alacağını mı düşünüyor? Bu mümkün ama doğru mu? Bu ziyareti seçim malzemesi yapmaktan geri kalmayacak, Avrupa'nın en saygın politikacılarından biri ile aynı fotoğrafta olmanın nasıl kullanılacağını bilen Erdoğan için “Aufwertung” yaşamsal öneme sahip. Bunun için çok şey verebilir. Bayan Merkel bu gerçeğin bilincinde, ziyaretinin dibe vurmuş bir politikacı tarafından seçim malzemesi yapılacağını bile bile mi geliyor? Hata yapıyor. İnsan hakları, basın özgürlüğü, yolsuzluklar ve hukuk devletinin ayaklar altında olmasını sorun yapmıyorsa, hata yapıyor. Belki ülkesi Almanya için değil ama Türkiye politikasında hata yapıyor. Farkında mı?