« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

08 Nis

2008

Türk Kürt kitle-i vahide

BEHİÇ KILIÇ 08 Nisan 2008

 Araştırmacı Yazar Mustafa Akyol'dan bir alıntı ile başlıyorum. “Bitlis, Erzurum, Kastamonu, Mardin, Muş, Siirt, Urfa, Pozan, Diyarbakır, Van milletvekillerinin hepsi şu cümlelerin altına imza attılar: Türk, Kürt bir kütle-i vahidedir. Kürtler, hiçbir vakit Türkiye camiasından ayrılamaz ve bunu ayırmak için hiçbir kuvvetin tesiri yoktur." (Kaynaklar ve daha fazla detay için Bkz: Mustafa Akyol, 'Kürt Sorununu Yeniden Düşünmek', 2006)

Kurtuluş günleri, ilk Meclis yılları...

Yunan ordusu taarruzdadır. Meclis'te de Kayseri'ye ya da Konya'ya taşınmanın seçenekleri tartışılmaktadır. Bu ortamda Dersim Mebusu Diyap Ağa kürsüye çıkar, “Biz buraya kaçmaya değil, ölmeye geldik” der ve Meclis Ankara'da kalır. Bu konuşma Diyap Ağa'nın Meclis'teki tek konuşmasıdır..

Sonrasında...

Avrupa oynuyor, Kürtler için “azınlık” statüsünü dayatıyor ve Sevr'i hatırlatıyor. Vatansever Doğu ahalisinin vekilleri sert tepki gösteriyor.

Sayın Mustafa Akyol'un yazılarından alıntı ile devam edelim...

Lozan görüşmelerinin yankıları Meclis'te ele alınmaktadır.

Bitlis Milletvekili Yusuf Ziya Bey, 3 Kasım 1922'de Meclis kürsüsüne çıkıp şöyle demişti:

‘Avrupalılar diyorlar ki; 'Türkiye'de yaşayan ekalliyetlerin en büyüğü, en kesretlisi Kürtler'dir.' “Bendeniz Kürdoğlu Kürdüm. Binaenaleyh bir Kürt mensubu olmak sıfatıyla sizi temin ederim ki Kürtler hiçbir şey istemiyorlar. Biz Kürtler vaktiyle Avrupa'nın Sevr paçavrası ile verdiği bütün hakları, hukukları ayaklarımız altında çiğnedik ve bütün manasıyla bize hak vermek isteyenlere iade ettik. Türkler'le beraber kanımızı döktük, onlardan ayrılmadık ve ayrılmak istemedik ve istemeyiz.”

Kurtuluş Savaşı bir Anadolu destanıdır...

Mustafa Kemal Paşa, 16 Haziran 1919'da Kâzım Karabekir Paşa'ya yolladığı şifrede, ‘Ben Kürtleri de bir öz kardeş olarak ağuşumuza (bağrımıza) katıp tekmil milleti bir nokta etrafında birleştirmek ve bunu dünyaya Müdafaa-i Hukuku Milliye cemiyetleri vasıtasıyla göstermek karar ve azmindeyim." Zaten Kürt aşiretleri de, 'din ve vatan uğrunda açılacak mücadeleye katılmaya hazır olduklarını' Kâzım Karabekir Paşa'ya bildirmişlerdi.

Kürtler'in içinde ‘Bağımsız Kürdistan’ kurmak isteyen küçük bir milliyetçi grup vardı. Başlarında Şerif Paşa'nın bulunduğu bu ‘Jön Kürtler’, İtilaf Devletleri ile anlaşarak önce Kasım 1919'daki Paris Konferansı, sonra 10 Ağustos 1920'deki Sevr Anlaşması'nda boy gösterdiler ve Sevr'e, ‘Kürt halklarının Türkiye'den bağımsızlık elde etmeleri’ yönünde bir madde eklettiler. Ancak bu kadro, Doğu Anadolu'daki Kürt liderler tarafından şiddetle kınandı. Erzincan'dan 10 ayrı Kürt aşiret lideri, Fransız Yüksek Komiserliği'ne, “Türkler'in ve Kürtler’in soy ve din itibarıyla kardeş olduklarını” vurgulayan protesto telgrafı yolladı.

*Satırların sahibi Yazar Akyol'un yorumu da şöyle:

“Soy ve din kardeşi oldukları Türkler'le birlikte Türkiye için canlarını ortaya koyan tüm bu ‘çılgın Kürtler’in bugün kemikleri sızlıyor olmalı. Çünkü Kürtlük adına hareket ettiğini ileri süren bir terör örgütü 30 binden fazla vatandaşımızı katletti ve hâlâ da kan dökmeye devam ediyor... Türkiye’ye ve Türklüğe karşı fanatik bir nefretle dolu etnik Kürt milliyetçiliği, hem Türkler’e, hem de Kürtler’e acı ve ölüm getiriyor. Öte yandan da bir grup marjinal Türk ırkçısı, ‘tarih boyu Kürt ihaneti’ masalları uydurarak, Kürt vatandaşlara karşı husumet körüklüyor.”

CHP Lideri Baykal şöyle diyor:

“Bu topraklarda el ele vererek, tam bir eşitlik içinde, kardeşçe yaşamayı içine sindiren insanlar olarak bir millet oluşturuyoruz.

Yüz elli yıllık acılarla dolu bir tarihin içinde şekillenmiş bir ulusal kimliği, hiçbir etnik hevesin, hiçbir ırkçı yönelişin dağıtmasına izin veremeyiz.

Cumhuriyetimizde, inancı, ırkı, ailesi, aşireti, kökeni ne olursa olsun, cinsiyeti, derisinin rengi, diploması ne olursa olsun herkes eşittir. Türk Milleti budur ve Türk Milleti tanımı kimsenin etnik kimliğine saldırı değildir.

Alt kimlik-üst kimlik tartışmalarıyla, bizi birbirimize bağlayan bağ olarak bazen vatandaşlık kimliğini, bazen din bağını öne sürüp Türk Milleti kavramından uzak durmaya çalışarak Türk Milleti gerçeğini örtbas etmek mümkün değildir.

Ülkemize hep birlikte sahip çıkacağız, bayrağımıza hep birlikte saygı duyacağız. Ayrı bayrak arayışlarına girenler, onları insan hakları, demokrasi adına kanatları altına alanlar sanmasınlar ki Türkiye buna göz yumar.”

ABD-AB, Türkiye'nin bu “gücünü” ele geçirmek için hareket halindedir...

Ziyaret -> Toplam : 125,23 M - Bugn : 117253

ulkucudunya@ulkucudunya.com