« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

19 Eki

2015

Bir diktatörümüz var mı?

Mümtaz’er Türköne 01 Ocak 1970

Finlandiyalı gazetecinin "Diktatör müsünüz?" sorusuna Erdoğan peş peşe iki yanlış karşılık veriyor.

Birincisi yanındakilere "Hangi gazeteden?" sorusu, ikincisi ise o basmakalıp "Diktatör olsam bu soruyu sorabilir misin?" cevabı. İki karşılığın aklımıza getirdiği tek şey var: Soruyu Allah'tan bir Türk gazeteci sormuyor.

"Diktatör" deyiminin kendiliğinden bir hakaret içermediğini farklı bir kullanımdan çıkartabilirsiniz. Öğretmen bir metin okur, öğrenci o metni yazıya döker; Batı ülkelerinde dile vukufiyeti ölçen bu sınava "dikte sınavı" denir. Dikta rejimi tek taraflı bir yönetimi anlatır: İktidarın emrettiği, yani dediğini yaptırdığı, ama hiçbir şekilde hesap vermediği bir yönetim sistemi. Teorik olarak arkasına çoğunluğun desteğini almış bir lider, şayet denetimsiz bir iktidar kullanıyorsa ona da diktatör denir; ancak genel kural olarak dikta rejimi, seçimlerin göstermelik hale geldiği, azınlığın temsilcisi olan tek kişinin yönetimidir. Eğer bir gazetecinin "Diktatör müsünüz?" sorusuna "Bu hangi gazeteden?" tepkisi geliyorsa demokrasi ile diktatörlüğün tam sınırında bir yerde duruyorsunuz demektir.

Mesafeyi AB'nin "Türkiye İlerleme Raporu"nun taslak metninde yer alan üç temel eleştiri doğrudan gösteriyor: Birincisi yargı bağımsızlığı yok, ikincisi yolsuzluklar takip edilemiyor, üçüncüsü başta ifade hürriyeti olmak üzere temel hak ve hürriyetler teminat altında değil.

Seçime üç hafta kala muhalif kanatta yer alan yedi televizyon kanalı seyirciye ulaştığı portallardan, "Diktatör müsünüz?" sorusunun muhatabı eliyle atanmış yönetim kurulu üyelerinin verdiği kararla çıkartılıyorsa, o ülkedeki seçimin "gerçek ve adil bir seçim" olduğunu hiç kimse söyleyemez. Ne zannediyorsunuz? Seçmenin özgürce bilgi kaynaklarına ulaşamadığı, iktidara yönelik eleştirileri duyamadığı bir ülkede serbest seçimlerin yapılabildiğini kim iddia edebilir?

Diktatörlüklerde seçim, dikte öğretmeninin yaptığı sınava benzer, diktatör sonucu beğenmezse yeniden yaptırır. Bir sonraki seçimlerde yeniden yaptırmasına gerek kalmayacak, seçmenin kararı önceden verilmiş ve düzeltilmiş olacak.

Diktatörlük, muhalefet ağır basmaya başladığı zaman kendini göstermeye başlar. Demokratik meşruiyet geçerli olsa, neden dikta araçlarına başvurulsun? Amaç elbette tek kişiyi tam yetkili ve kontrolsüz en tepede tutmak değil. Diktatörlük kendisini ancak haksız-hukuksuz bir çıkar ağına, ayrıcalıklı zümrelere yasladığı zaman yaşayabilir ve işte bu yüzden karşılığında sürekli adaletsizlik ve zulüm üretir.

Cumartesi günü hayatını kaybeden yüz kadar canın hesabını, ancak diktatörlüğün defterini dürerek sorabilirsiniz. Gazetecinizi Terörle Mücadele Şubesi sorguluyorsa, polisiniz terörle mücadele edebilir mi? Alın size ifade özgürlüğü. Yolsuzluk soruşturmalarını durdurmak için göreve getirilen birinden güvenliğinizi sağlaması beklenir mi? Ahmet Hakan'ın yediği dayağın nerelere uzandığına bir bakın. Gazeteciyi bırakmayan hakim gazeteciye örgütlü biçimde saldıranları serbest bırakınca adalete güven kalır mı?

Star'ın patronu Murat Sancak'a yapılan silahlı saldırının üzerindeki esrar perdesine, ancak bir diktatörlükte rastlayabileceğiniz türden bir entrika gözüyle bakmayı deneyin. Savcılığın, Valiliğin ve o patronun söz sahibi olduğu gazetelerin ağzını bıçak açmıyor ve üzerine gitmiyorlar; ama Başbakan ikinci defadır "failler yakalandı" diyor. Gazetelere ve gazetecilere yapılan saldırının tam karşısındaki kefeye konan bu olayı çözmeyenin, çözülmesini engelleyenin hesabı ne olabilir? Diktatörlükler hep bu tür muammaların çözülemediği ama herkesin gerçeği bildiği toplumlarda yükselir. Sorun şurada: Hukukun dışına çıkarak bir şeyleri saklıyorsanız, bir yığın çıkar şebekesini de saklamış olursunuz. Bu olayı saklayan polisin-savcının korunup kollandığı, himaye gördüğü bir güvenlik düzeninde terörist yakalayan, katliam engelleyen "aptal" polislere ve savcılara yaşama hakkı tanınır mı?

Terörist işini hangi durumda daha kolay yapar? Diktanın ve onun çıkar şebekesinin egemen olduğu, her yeri ifsad ettiği bir toplumda mı, yoksa bilgiye erişimin sınırsız olduğu açık bir toplumda mı? Bir diktatörümüz var mı? Henüz yok. Sorun şurada: Kim kendisine sunulan sınırsız bir iktidarı reddeder? Öyleyse biz izin vermeden kimse diktatör olamaz.

Ziyaret -> Toplam : 125,29 M - Bugn : 45905

ulkucudunya@ulkucudunya.com