« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

19 Eki

2015

Suriye politikası A’dan Z’ye yanlıştır derhal değişmeli

Gökhan Bacık 01 Ocak 1970

İki tabu konu, Türkiye’nin Suriye siyasetini eleştirmeyi engelledi:

Birincisi, Şam’da oturan otoriter Esed. En küçük eleştiri “ne yani Esed’i mi savunalım” diye püskürtüldü.

İkincisi, mülteciler. Yine eleştiriler “ne yani bu zavallı insanlara yardım etmeyelim mi” şeklinde püskürtüldü.

Ancak bütün bunlara rağmen Türkiye’nin Suriye siyaseti A’dan Z’ye yanlıştır. Dahası var: Yanlış olmakla bitmiyor. Türkiye’nin Suriye siyaseti Türkiye’ye kalıcı zarar veren sonuçlar üretiyor.

Yani Türkiye, Suriye konusunda açıkça ve ısrarla kendi kendine zarar veriyor. Yani Türkiye kendi parası ve imkanları ile üstelik ciddi insan zayiatı vererek ve “güya düşmanlarına zarar vermek amacı ile hareket ederek” sonunda kendine zarar verip duruyor.

Garip ama gerçek

Doğrusu böyle durumlara uluslararası ilişkiler tarihinde sık rastlanmaz.

Geçenlerde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözcüsü İbrahim Kalın başta olmak üzere hükümet eden önde gelen “İslamcı kuşağın önemli ilham kaynaklarından” Seyyid Hüseyin Nasr, Türkiye’yi Suriye konusunda sert biçimde eleştirdi.

Nasr kısaca “Türkiye ne yaptığının farkında değil mi” diyor. Durum tam da bu: Türkiye’nin rakipleri dahil uluslararası kamuoyu ülkemize hayretle bakıyor. Herkes şunu soruyor: Bir ülke nasıl olur da kendine uzun zaman büyük zarar verecek bir siyaseti takip eder?

Şöyle yazalım: Suriye’de Esed koltuktan uzaklaşsın diye ülkemizin bir kısmını yakıyoruz. “Türkiye’nin bir kısmını yakarsak Suriye de yanar ve belki Esed’den de kurtuluruz” gibi karikatürize edilecek akla ziyan bir dış politikamız var.

Dış politika tarihimizde buna benzer kişisel saplantı daha önce Mısır Hidivi’ne karşı 2. Mahmut’ta vardı ve saplantısı yüzünden Mısır güçleri “az daha İstanbul’u işgal edecekti.” 2. Mahmut’un hataları sonucu Anadolu’ya dayanan “Mısır askerlerini durdurmak için” Osmanlılar, İngilizler’e tavizler serisi şeklinde bir anlaşma sunmak zorunda kaldı.

Aynen bugün de Suriye’ye yönelik “yanlışlar serisi” haline gelmiş dış politikanın her adımı Türkiye’ye zarar veriyor hem bunu telafi etmek için dünya güçlerine daha tavizkar hale geliyoruz.

Mülteciler konusu bile yanlış

Türkiye’nin mültecilere ekmek, yemek, yatak vermesi büyük birfedakarlıktır. Ancak Türkiye’nin mülteci siyasetinin analizi yardıma muhtaç insanlara olanak sağlamak olarak algılanamaz.

Hükümeti, Suriyeliler’e yaptığı yardımlar konusunda takdir etmek gerekir. Ayrıca bu yardımları finanse eden başta Türk milletini takdir etmek gerekiyor. Ancak Türkiye’nin bir “mülteci siyaseti felsefesi” olduğunu sanmıyorum.

Suriye siyasetini yanlış okumanın sonucu kısa zamanda bir mülteci merkezi haline gelen Türkiye, bugün “bu sorunu çözecek ve uzun vadeli yönetecek” bir tutarlı siyaset üretebilmiş değil.

Bu nedenle mülteci konusundaki her eleştiriyi “siz nasıl olur da masum mültecilere yardıma karşı gelirsiniz” diye püskürtüyorlar. Yardıma muhtaç insanlara iyilik yapmayı kimse eleştirmez. Ancak Türkiye’nin “tutarlı ve dış politika-güvenlik boyutunu da içine alan” bir mülteci siyaseti yok.

“Enver Paşa”

Popüler tarihimizde Enver Paşa, “altyapısı olmayan büyük hayallerin peşinde koşan” birisi olarak görülür. Bu iddia doğrudur yanlıştır tartışılır ancak günümüz Türkiye’si “hayalperest Enver” kalıbına uyan siyasilerle dolu.

Bu “küçük Enver Paşalara” IŞİD’in Gaziantep’te darphane kurduğunu hatırlatmak lazım!

Türkiye’nin Suriye siyaseti o kadar başarısız ki takip edilen siyasetten başka her hangi bir şey yapılsa bile faydalı olabilir.

Ziyaret -> Toplam : 125,27 M - Bugn : 24548

ulkucudunya@ulkucudunya.com