AKP'nin tarifiyle AKP ve alternatif
Ali Ünal 01 Ocak 1970
Nevşin Mengü, lümpenin, terbiyesizliğin, edepsizliğin iktidarından söz etti. Erdoğan dahil, AKP yetkililerinin bizzat konuşmaları, AKP iktidarının artık yalan, iftira, aldatma, İslâm'ı kullanma, menfaat, iktidar için her yolu mubah görme iktidarı haline geldiğini de ortaya koyuyor.
Meselâ, “haşhaşi, nebbaş, mezarlık soyguncusu, fitneci, ahlâksız, çocuksuz, kan içici vampir, müfteri, montajcı, sapık, alçak, hain, kan lobisi, kaos çetesi, ihanet çetesi, şantajcı, virüs, sülük, yalancı peygamber, sahte velî, içi boş alim müsveddesi...” Bunlar, Erdoğan'ın Hocaefendi ve Hizmet için kullandığı sıfatlardan bazıları. Ve Almanya'da görülen ve biri Erdoğan'ın danışmanlığını yapmış 3 sanıklı istihbarat davasında dinletilen telefon kaydında A.D. Yüksel, 17 Aralık operasyonundan 3 gün sonra Hünkar A.'ya “Fethullah Gülen'in kurban seçildiğini ve başının çok ağrıyacağı”nı söylüyor; 17 bin polisin görevden alınacağını, bir suikast olacağını da sözlerine ekliyor. Demek ki, 17 Aralık'tan bu yana Hizmet'e yapılanların tamamı 17/25 Aralık'ı bastırmak için bir plan; Erdoğan'ın da, başka AKP'lilerin de Hizmet hakkında söylediklerinin tamamı iftira; Hizmet ve Hocaefendi seçilmiş kurban ve bütün AKP'liler bu cinayetin ortağı.
AKP iktidarının niteliğini, yine Erdoğan ve başka bazı AKP yetkililerinin tariflerinden de öğreniyoruz. Erdoğan konuşuyor: “3. Köprü İstanbul için cinayettir.” “Başkanlık sistemi, bir özentinin sonucu ya da Amerikan emperyalizminin bize bir tavsiyesidir.” “Bir gün duyarsanız ki Tayyip Erdoğan çok zengin olmuş; bilin ki haram yemiştir.” “Erken seçim istemek, geri kalmışlığın alâmetidir.” “Her yıl belli sayıda şehit vermeyi sineye çeken bir anlayış, ne insanîdir, ne de vicdanîdir.” (Şimdi ise: “Bu topraklar şehit kanlarıyla yoğrulmaya devam edecektir.”) “Kendileri sırça köşklerinde keyif sürerken bu milletin masum evlâtlarının kanı üzerinden demagoji yapanlar, sadece korkak değil, aynı zamanda alçaktır.” “Dört kez bunlarla, (PKK ile) bir araya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar, bu alçakça iftirada bulunanlar...” Arınç konuşuyor: “Bir teröristle, örgütle görüşecek, pazarlık yapacak namussuz ve ahlâksızlardan değiliz.” Her alanda örnekleri çoğaltılabilecek böylesi sözler yorum gerektiriyor mu?
“AKP günlükleri” ise, AKP'nin kendilerinden sâdır olan her türlü menfîliği bilerek ve iktidarları uğruna yaptığının itirafından ibaret. Gençleri yurtdışına götürecekler, “tavlamak” için; imam-hatip açmaları, seçmeli Kur'an ve Siyer dersi koymaları ve üniversitelere atadıkları rektörler öğrencileri kendilerine kazanmak için; istikrar ve muhafazakârlığı öne çıkarıyor ve “mücadelelerini dinselleştiriyorlar”, iktidarlarının devamı için; milyonlarca insana maddî yardım yapıyorlar, oy için; “toplumdaki her duyguyu sömürüyor, duygusal vampirlik yapıyorlar”, yine iktidarları için. Ve hem kendilerini, hem diğer Müslüman cemaatleri, hem de “Cemaat”i tanımamızı sağlayacak bir itirafta da bulunuyorlar: “100 tane vakfa haber edip eleman alacağımızı duyuruyordum, 5 tane isim gelmiyordu. Gelenlerin de ya puanı eksik oluyordu, ya da dil puanı olmuyordu. Fakat cemaat 100 kişilik dört dörtlük bir liste yollayabiliyordu.” Demek ki “Cemaat”, başka 100 vakfın yapabildiğinin Allah'ın izniyle en az 2000 katını, hem de mükemmel yapıyor.
Bu kadar açık gerçek karşısında “Alternatif mi var?” diye 1950-60; 1965-80; 1983-1997-2002 dönemlerinde yapılan yanlışları tekrarlama manâsında AKP'de ısrar etmek, artık mutlak bir menfîyi tercih ve darbe, ekonomik kriz, kaos, iç savaş gibi musibetlere davetiye çıkarmak demektir. Alternatifi yaratacak Allah'tır; biz doğruyu ortaya koyabilirsek Allah (c.c.), Şeflik dönemlerinde DP'yi, 1960'tan sonra AP'yi, 1980'den sonra ANAP'ı, 2002'de şimdikinin tam tersi bir manzara veren AKP'yi çıkardığı gibi alternatifi çıkarır; ama bu çıkarma, bir defa daha bir musibetin sonunda olmamalıdır.