Hepiniz oradaydınız!
Tarık Toros 01 Ocak 1970
Haber Zaman’da 27 Ocak 2015’te çıkmış: “Sayıştay, TÜRKSAT Yönetim Kurulu üyelerine 10’ar bin TL maaş verilmesini mevzuata aykırı buldu. Fazla ödemeler yasal faiziyle geri alınacak.”
Detayında, yönetimdeki isimlerin Tayyip Erdoğan’a yakınlığı şöyle sıralanıyor:
“Erdoğan’ın başdanışmanları Mustafa Varank ve Şenol Kazancı (şimdi AA Genel Müdürü) ile Başbakanlık Baş Müşaviri Maksut Serim, Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürü Metin Yener.”
**
Mustafa Varank, 6 gün sonra, 2 Şubat 2015’te, Erdoğan’ın katılacağı TRT yayını öncesinde, Akif Beki ve Hilal Kaplan’a içini döküyor.
Cumhuriyet’in yayımladığı kayıtta, Cemaat’e yakın olduğu düşünülen kanallarla ilgili olarak Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan’la konuştuğunu anlatıyor:
- Suç bizde ama.
- Ben dedim ki şunların kanalını TÜRKSAT’tan kaldıralım.
- Özel şirket abi.
- Bakan dedi ki: “Ya çok laf olur.”
Akif Beki kahkahalar atıyor.
Hilal Kaplan, “Katılıyorum çok merhametli gidiliyor” diyor.
Varank devamla:
- Özel şirketiz abi. Beğenmedik!
- İtibarımızı zedeleyen haberler yapıyor, kurumun itibarını…
**
Bakan’dan sonuç çıkmayınca…
Haftalar içinde savcı harekete geçip TÜRKSAT’a yazı yazdı.
Sonra, Başbakan müdahale etti: “Böyle bir şey söz konusu değil. Hukuki süreç tamamlandığında gereği yapılır.”
7 Haziran seçimleri öncesinde rafa kalkan sansür, 1 Kasım’dan önce raftan indi.
Tüm yolları tüketen TÜRKSAT, Kanaltürk ve BUGÜN TV’yi uydudan indirmek için re’sen harekete geçti.
**
Sırayla yürüyelim:
1. Belli ki, saray yazarları ile çok içli dışlısınız. “O işi hallettiler mi” gibi iş takibi diyalogları kurup kameralar önünde medya kapatma geyiği yapabiliyorsunuz.
2. Bakan’dan sonuç alamayınca savcıya gidiyorsunuz.
3. Başbakan taş koyunca, 8 ay sonra bizzat harekete geçiyorsunuz.
4. Madem TÜRKSAT “özel şirket”, bunu niye Bakan’la konuşuyorsunuz o zaman. Ve neden araya savcıyı koyuyorsunuz?
5. Hem Cumhurbaşkanı’nın dizinin dibinde olacaksınız, hem de “Özel şirketiz abi, beğenmedik çıkartıyoruz” diyeceksiniz. Milletin uydusu o. Havada başka uydumuz yok, tekel ve hakim durumda.
6. Ayrıca siz devlet memurusunuz, siyaseten bağımsız değilsiniz, “özel şirkette” yönetim kurulu üyeliği neyinize?
7. Şirketin veya sizin itibarınızı zedeleyen yayın varsa, hukuka gider şikâyetçi olursunuz. Hangi dağ kanunu ile bir gazete haberini bahane edip kanal atıyorsunuz?
**
Gerek Varank, gerekse Hilal Kaplan skandalın ortaya çıkması üzerine attıkları tweet’lerle, akıllarınca korkmadıklarını gösterdiler.
Eskiden bir tabir vardı:
“Pişmiş kelle gibi sırıtmak.”
Utanmayan, sıkılmayan, suratına tükürsen sırıtan aptal tiplere denirdi.
Varank yaptığı ile iftihar etmiş.
Bizim kanallara “paralel” demiş.
**
Bu, pişmiş kelle gibi sırıtan adamların tek meziyeti: Vasıfsız olmaları, her denileni muhakeme etmeden körü körüne yapmalarıdır.
O yüzden bu tipler torpille layık olmadıkları yerlere getirilirler.
Milletin yasal hakları, vatandaşlık hukuku, teşebbüs hürriyeti nedir, bilmezler.
Liyakatsiz ve tembeldirler.
Beceriksizliklerini örtbas etmek için herkese çamur atarlar.
Bu kafaya her şey yaptırılabilir.
Çünkü zeka seviyeleri düşük olduğundan muhakeme etmezler.
Halkın özgürlüğü, hukuku ve varlığı bunların iki dudağı arasındadır.
Lütfedip millete yaşam hakkı tanımışlardır.
Kendileri gibi harfiyen biat etmeyenlerin elinden tüm haklarını almak, zaten en doğal haklarıdır!
**
Ve çok net ortaya çıktı ki:
Gözlerini kırpmadan her türlü hileye başvurabilirler.
Enseyi karartmayın, tamam da…
Bu tiplere karşı arkanızı da kollayın!