Abdürrahim Karakoç K. Fedai Çoşuner’i anlatıyor!
01 Ocak 1970
(Haber AJANDA Dergisi’ne verdiğ mülakattan bir bölüm)
İzmir’de bir gazete çıkıyordu. Kemal Fedai diye sahibi ve başyazarı vardı.
Fedai Bey, deli dolu yazılar yazan bir adam… Şuna iki şiir göndereyim, dedim.
Gönderdim İzmir’den. Adı Kemal Fedai Coşkuner… Bir mektup geldi, “Senin
şiirlerini gazeteye koymuyorum” diyordu… “Eğer sen bu şiirlerden her
sayı bir tane gönderirsen, ben dergi çıkartacağım” diyordu. Kabul ettiğimi
söyledim. Fedai dergisini çıkarttılar. 3. hamur kâğıttan, kapağı da öyle... 5-6
ay sonra tiraj 60 bini buldu, müthiş bir şey bu!.. Bir defa rahatsız olduğum
için yazı gönderemedim, “Beni mahvettin!” dedi. Benim şiirler geziyor o
zaman, herkes bunu okuyor. 27 Mayıs oldu, kimsenin ağzını açamadığı bir zaman…
Benim ilk kitabımı da Fedai bastı. Kitap, Hasan’a Mektuplar... İki baskı
yaptıktan sonra, “Ya, bizim Aksekili şiir yolluyor” dedi Coşkuner…
“Osman Yüksel bir de ben basayım” dedi. Olur, dedim. Serdengeçti’de
zaten çıkıyor da ilaveli bir baskı yaptı. Her biri 10 bin adet bastı. O zamanlar
ne güzeldi ya!... Daha sonra Töre’yle anlaştım, orada yazmaya başladım. Öyle
öyle gitti…
- Herkes Abdurrahim Karakoç’u “Hasan’a Mektuplar”la tanıdı, değil mi?
- Evet, ama esas tanınma Fedai dergisiyle oldu Türkiye geneline yayılan… Her
sayıda 60 bin ne demek?! Eskiden şimdiki gibi değildi; gitti, her tarafa
dağıldı. Böyle bir yazma serüvenimiz oldu.
Sonraki yıllarda mücadelemize devam ettik. Çok zaman Devlet gazetesi’nde
yazdım, haftada bir çıkardı. Başka gazetelerde de yazıyordum, Yeni İstanbul’da,
Hergün’de…