Besim Atalay 1882 - 1965
01 Ocak 1970
1882’de Uşak’ta doğdu. İlk ve orta öğrenimini tamamladıktan sonra medreseye girdi. 11 yıl medrese eğitiminden sonra 1905’te İstanbul’a geldi ve Şehzade Camii’nde Çarşamba’lı Hacı Ahmet Efendi’nin derslerine devam etti. 1909 yılında girdiği İstanbul Darülmuallim Mektebi’nden 1912 yılında mezun oldu.
Konya, Trabzon, Ankara Muallim Mektebi’nde öğretmenlik ve müdürlük, İstanbul Darüşşafaka’da öğretmenlik, Maraş, İçel ve Niğde’de Maarif Müdürlüğü görevlerini yaptı.
İçel Maarif Müdürü iken 1919’da Silifke’de öğretmen arkadaşları ile Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni kurdu. Kurtuluş Savaşı sırasında çeşitli çalışmalarda bulundu. 1920’de Büyük Millet Meclisi’ne Kütahya Milletvekili olarak katıldı. Üç devre Aksaray, üç devre de Kütahya Milletvekilliğini 7. dönem sonuna kadar devam ettirdi.
1932’de Atatürk’ün önderliğinde toplanan I. Türk Dil Kurultayı’na katıldı. Türk Dili Tetkik Cemiyeti (Türk Dil Kurumu) üyeliğine seçildi. 1951 yılına kadar bu kurumun saymanlığını, ölene kadar da üyeliğini sürdürdü.
1937 -1942 yıllarında Ankara D.T.C.F.’de Farsça profesörü olarak çalıştı. Arapça, Farsça ve Eski Türk dillerine hâkimdi. En önemli çalışması Divanü-lügat-it Türk çevirisidir. Roman, deneme, tercüme, tarih ve dinî konularda birçok eseri mevcuttur. En son çalışmalarından biri de Kuran-ı Kerim’in Türkçe çevirisidir.
Hayatı boyunca toplamış olduğu nadir yazmaları Millî Kütüphane’ye ve Türk Etnoğrafyası’na ait eşyaları ve levhaları Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne bağışlamıştır. 7.11.1965 yılında Ankara’da vefat etmiştir.
Besim Atalay’ın müzemize bağışlamış olduğu değerli koleksiyonun müzede teşhiri ve Besim Atalay Salonu’nun açılışı 25 Ocak 1963 yılında yapılmıştır. Törende anlamlı bir konuşma yapan Atalay âdeta bir müzecilik dersi vermiştir. İşte bu konuşmadan bazı cümleler:
”Müze bir milletin medeniyetinin ve sanatının iç kudretinin yanılmaz bir tapınağıdır. Bir ulusun geçmişini en iyi, en doğru şekilde göz önüne ancak müzeler serebilir. Herhangi bir ulusun varolma, yaşama yolundaki attığı adımları, ilerlemeleri müze şaşmaz bir ayna gibi göstermektedir. Yaşım ilerledi. Artık bu koleksiyonu toplu olarak milletimizin sinesine, müzesine yatırmak zamanının gelmiş olduğuna hükmettim. Baki kalan bu kubbede hoş bir seda imiş”. Atalay bu konuşmadan sonra gerçekten fazla yaşamamış ve 1965 yılında vefat etmiştir.