« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

16 Nis

2008

Vaşington-Tahran hattı kızışıyor

HASAN ÜNAL 16 Nisan 2008

İran ile ABD arasında yaşanan gerginliğin son haftalarda hızla yükselmesi pek hayra alamet değil. Sanki yıllardır ‘birinci Bush yönetimi Irak’ı, ikincisi ise İran’ı halledecek’ diyen Amerikalılar haklı çıkacaklar gibi...

Amerika’nın Körfez bölgesinde İran’a karşı kullanabileceği deniz ve hava unsurları ile İran silahlı kuvvetleri arasında yaşanan gerginlikler devam edip giderken, ABD Başkanı Bush’un İran’ı El Kaide’den daha tehlikeli ilan etmesi yangına körükle gitmek gibi bir şey. Ve bütün bunların ABD Başkan Yardımcısı Cheney’nin kapsamlı bölge turunun ardından meydana gelmesi de tesadüf olmasa gerek.

Meselenin özü

Amerika İran gibi kendisine kafa tutan rejimlerin varolmasını istemiyor. Bunların dünya üzerinden silinmesini arzu ettiğini yıllardan beri her vesile ile gösteriyor. Bu yüzden çok sayıda Amerikalı 2000 yılında Bush’un pek de demokratik olmayan yollardan başkan seçilmesinden bu yana birinci Bush yönetiminin Irak’ı, ikincisinin İran’ı ‘halledeceğini’ söylerlerdi; ancak Irak’taki patlak veren ve dalga dalga yayılarak Amerika’ya ciddi zararlar veren direniş İran işinin takvimini muhtemelen geciktirdi.

İran, Amerika ve İsrail açısından bakıldığında ciddi bir tehdit. Nüfusu Türkiye’ninkine yakın. Büyük bir coğrafyaya yayılmış, zengin petrol ve doğal gaz kaynaklarına sahip bir ülke. Rejimi itibariyle Amerika’ya ideolojik manada en karşı olan devlet. Rejimin meşruiyet unsurlarından biri yapısal İsrail karşıtlığı.

Son yıllarda petrol ve doğal gaz fiyatlarının hızla yükselmesi İran’ın işine de yaradı. Bu ürünlerden yılda elde ettiği gelir 120 milyar dolarlara yakın. Üstelik bu paranın tamamı devletin kasasına giriyor. Tarım ve hayvancılık açısından kendine yeter hale gelmiş durumda. Dolayısıyla bir ekonomik ambargo ile geri adım atmaya zorlanması pek mümkün görünmüyor.

Nükleer silah

İran’In on yılı aşkın bir süredir nükleer silah imal etmeye çalıştığı düşünülüyor. Uranyum zenginleştirme faaliyetlerine geçmesinden bu yana Amerika ve İsrail açısından tehlikeli bir hal almış bulunan bu süreç tamamlanmadan Vaşington’un harekete geçeceği tahmin ediliyor. Amerika’nın ya kendi başına ya da İsrail ile birlikte İran’a kapsamlı bir hava harekâtı düzenleyeceği ve bu saldırıda İran’ın bütün nükleer tesislerini vuracağı konuşuluyor yıllardır. İsrail’in tek başına böyle bir saldırıya girişeceği ihtimali de vardı geçen yıllarda; ancak son zamanlarda Amerika’nın bu işi yapması ihtimali daha kuvvetli görünüyor.

Bu tür ihtimal hesaplarında kesinlik ifade etmek oldukça zor olmakla birlikte, İran, nükleer programından vazgeçmezse -ki, vazgeçmeye hiç niyetli görünmüyor - Amerika’nın hava harekâtı ihtimali oldukça yüksek. Vaşington’dan bakıldığında, nükleer silah sahibi bir İran’ın Ortadoğu’daki bütün dengeleri Amerika ve İsrail aleyhine değiştireceği hesapları yapılıyor. IMF’ye borcu olmayan, iç borç batağında bulunmayan; ayrıca petrol ve doğalgaz gelirleri sürekli artan, yetmiş milyonluk bir İran’a bir de nükleer silah ilave ederseniz ortaya Ortadoğu ölçeğinde muazzam bir güç çıkar. Böyle bir İran tepelerinde iken Körfez ülkelerinin ve hatta Suudi Arabistan’ın Amerika ile bu denli müttefik kalabilmeleri zorlaşır.

Dolayısıyla Amerika’nın bütün bu gidişatın önünü almak amacıyla İran’a karşı bir hava harekâtına hazırlandığı herkesin bildiği bir şey. Ancak böyle bir hava saldırısı hem askeri hem ekonomik hem de siyasi-diplomatik açılardan Amerika’ya çok pahalıya mal olabilir mi?

İran’a yapılacak saldırı

Oldukça muhtemel. İran 2003 yılında Amerika’nın saldırdığı Irak değil. Çok daha güçlü bir ordusu ve hava savunma sistemleri var. Ayrıca test ettiği balistik füzelerle Amerika’nın hem Körfez’de hem de Afganistan’daki kuvvetlerini vurabilir. Irak direnişine aktif destek vermeye başlar ve hem Ortadoğu’da hem de bütün dünyada teröre başvurursa, Amerika’nın başını epeyce derde sokar.

Vaşhington açısından daha da tehlikeli olanı ise, Amerikan karşıtlığının kamuoylarında zirvelerde bulunduğu bugünlerde İran’a karşı yapılacak böyle bir saldırı Ortadoğu’daki Amerikan yanlısı rejimleri zora sokabilir. Halk gösterileri Pakistan’da El Kaide tarzı grupları iktidara getirebilir. Ve asıl o zaman Amerika’nın ve İsrail’in Ortadoğu’daki çıkarları bundan büyük zarar görür.

ABD’nin İran’a karşı girişeceği saldırı Türkiye’yi ve bilhassa AKP hükümetini de zora sokacaktır. Türk siyasi tarihinin en Amerikancı iktidarı böyle bir senaryoda hangi tarafı tutsa aynı derecede ağır siyasi sonuçlarla karşılaşabilir. Kendi tabanına ve Türk halkında gözlemlenen şiddetli Amerikan karşıtlığına rağmen Amerika ile birlikte hareket etmek AKP’nin intiharı olabilir. Amerika’nın isteklerini yerine getirmemek de bir başka intihara dönüşebilir. Tercihlerin AKP ve Türkiye açısından fevkalâde zorlaşacağı bir dönem yaklaşıyor gibi...

Ziyaret -> Toplam : 125,23 M - Bugn : 114257

ulkucudunya@ulkucudunya.com