İNSANLIK ÂLEMİNE MESAJ
S. Ahmed ARVASÎ 16 Ocak 2007
Türk Milliyetçileri, düşmanlarının iftiraları, ithamları ve karalamaları karşısında asla yorgunluk ve yılgınlık göstermeden, gayelerini, programlarını, tezlerini ve antitezlerini, hem milletimize, hem de insanlık âlemine açıklamaya ve duyurmaya devam etmelidirler.
Kanaatimizce, Türk milliyetçilerinin, “insanlık âlemine bildirisi” şöyle olmalıdır:
1. Hiçbir millet, kendi mutluluğunu, insanlığın ıstırapları ve diğer milletlerin gözyaşları üzerine bina etmemelidir.
2. kendi milletini, “efendi”, diğer milletleri “köle” ve “binek hayvanı” sayan, egoist ve şöven bir hareketin adı, asla milliyetçilik değildir.
3. Mutlu bir dünya kurulmadıkça, hiçbir millet mutlu olamaz; milletlerin kaderi, birbirleriyle ilgilidir.
4. Şerefli bir insanlık camiası, şahsiyet sahibi fertlerden ve kendi millî şuurları etrafında kümelenen ve işbirliği yapan çeşitli milletlerden ibarettir. O halde, şahsiyetler güçlenmeli ve milletler var olmalıdır.
5. Şerefli bir millet ise, kendi milletinin bütün millî şahsiyet ve meşrû menfaatlerini kollamakla beraber, kendini aynı zamanda “insanlığın kurtuluşuna ve mutluluğuna memur” gören millettir.
6. İnsanlığa, “milletleri güçlendiren” kurtuluş programları sunan, dünyaya gaye ve programları ile ümit ve heyecan veren, insanlığı sömürmeye ve köleleştirmeye çalışan bütün “şer” akımlara karşı yiğitçe “meydan okuyan”, insanlık camiası içinde, samimi taraftarlar bulan ve sunduğu programa, herkesten fazla ve samimiyetle inanan ve her bakımdan güçlü bir millet, gerçekten büyük bir millettir. Tarih, büyük Türk milletinin, bu misyonunu, başarı ile yürütebilen, ender milletlerden biri olduğunu ispat etmiştir.
7. İnsanlığa, yaldızlı fakat sahte programlar sunarak, onun arkasından “egoizmlerini doyurmaya” yönelen, parlak sloganlarla ve propagandalarla insanlığı aldatmayı alışkanlık haline getiren “siyasî kadrolara” da şahit olunmuştur. İnsanları ve insanlık âlemini aldatmayı gaye edinen bu “kadrolar”, er geç sezilirler ve insanlığın nefretini celp ederler. Gerçekten de buna lâyıktırlar.
8. Biz, Türk Milliyetçileri olarak diyoruz ki, fertlerin, zümrelerin ve milletlerin başına belâ kesilen bütün “sahte tanrılar” yıkılmalıdır. Fertler, zümreler ve milletler, “Allah’tan başkasına” kulluk etmesinler, boyun bükmesinler, el açmasınlar. Objektif ve sübjektif hiçbir varlık ve tezahür tanrılaştırılmasın. Bütün insanlık, “Allah’tan başka Tanrı yoktur” diye haykırsın.
9. Hiçbir fert ve hiçbir millet fedâ edilemez, haksızlığa ve zulme lâyık değildir. Ancak, insana ve milletlere zulmetmeye kalkışan her türlü hareket ve onu temsil eden kadrolar, cezalandırılmaya lâyıktırlar. Bunlara karşı savaşmak fâzilettir.
10. Bütün beynelmilelci akımların arkasında bir ard niyet aranabilir. Şâyet, bu beynelmilelci akımların maksadı milletleri ve millî şuurları çökertmek, millî şuurun haksızlıklara, istismara ve sürüleşmeye karşı direncini kırmak ise, bunlarla mücadele edilmelidir. Bu durumda her millet, kendi milliyetçi kadrolarına sahip çıkmalıdır, onlarla işbirliği yapmalıdır. Her milleti, milliyetçileri idare ederse, beşeriyet, selâmete çıkmanın yolunu daha kolay bulacaktır. Yabancı oyunları daha kolay sezip bertaraf edecektir.
TÜRK MİLLETİNE MESAJ
Türk milliyetçisi, güçlü bir basın ve yayın geliştirerek, kendini büyük Türk milletine anlatmalı, “millî şuuru” uyanık tutarak, tehlikeleri bertaraf etmelidir.
Sık sık ve her fırsattan faydalanarak Türk milletine seslenmelidir. Onu, tehlikeler karşısında uyanık kalmaya, güçlü ve hazırlıklı olmaya davet etmelidir. Meselâ, Türk milletine şöyle seslenmelidir:
Türk Milleti
1- Sen, nasıl ki, mutluluğunu başka milletlerin ıstırabında ve göz yaşında aramıyorsun, hiçbir millet de mutluluğunu, senin ıstırabında ve göz yaşında bulamamalıdır ve arayamamalıdır. Bu tehlikeyi bertaraf etmek için güçlü ve hazırlıklı olman gerekir.
2- Sen nasıl ki, başka milletleri sömürmek ve köleleştirmek istemiyorsan sen de, bütün soyun da hiçbir millete sömürülmemeli ve köleleşmemelisin. Yer yüzünde, esir ve sömürülen hiçbir Türk ferdi ve cemiyeti kalmamalıdır. Bunu sağlamak için güçlü ve hazırlıklı olman gerekir.
3- Sen nasıl ki, samimiyetle “mutlu bir dünya” kurulmasını özlüyorsan, başka milletlerin de, dünyanın ve senin mutluluğuna samimiyetle yardımcı olmasını istemelisin. Ancak, unutmamak gerekir ki “milletlerarası savaş” çok acımasızca sürdürülmektedir. Böyle bir dünyada “söz sahibi olmak” için güçlü ve hazırlıklı olman gerekir.
4- İnsanlığa, asırlarca ve samimiyetle, hak, adalet ve hürriyet bayrağını taşıyarak sen öncülük ettin. Bu bayrağı taşımada yine sen, en önde olmalısın. Bu bayrağı, beşeriyeti soymak ve sömürmek için maske olarak kullanan “kara” ve “kızıl” emperyalizmin diktatörlerine veya madrabazlarına kaptırma. Sana, dünyanın “bir numaralı devleti ve milleti” olmak yaraşır. Bu da ancak, “Çağdaş Türk-İslâm Ülküsü” etrafında kenetlenmen ile mümkündür. Bu gayeyi gerçekleştirmek için güçlü ve hazırlıklı olman gerekir.
5- İnsanlığa, sahte programlar sunarak, onun paravanasında emperyalizmini sürdüren ve kendi milletini siyasî hırslarına âlet eden “kanlı kadroları”, teşhis et, teşhir et ve onları etkisiz duruma getir. Ancak, unutma ki, bunu yapabilmen için güçlü ve hazırlıklı olman gerekir.
6- İnsanlık âlemini, milletimizi ve İslâm dünyasını, çeşitli tertiplerle ve vasıtalarla içten ve dıştan çökertmeye çalışan teşkilâtlı ve teşkilâtsız gruplara karşı vereceğin savaşı, çok akıllı bir plânlama ile kazanmak zorundasın. Bütün bunlar için, güçlü ve hazırlıklı olman gerekir.
7- “İlim İslâm’ın kaybolmuş malı, nerde bulursa almalı” mukaddes ölçüsü içinde hızlı bir kalkınma temposu ile ayağa kalkman şarttır. Bunun yanında, kendi tarihî, sosyal, kültürel, ekonomik ve politik değerlerine sahip çık, kendine yabancı düşme. “Kime benzerseniz ondan olursunuz” ölçüsünü unutma. Bunu sağlamak için, güçlü ve hazırlıklı olman gerekir.
8- “Allah’tan başka ilâh yoktur” diyen aziz Türk milleti! Bütün sahte tanrı ve putların baskısını, yer yüzünden kaldır. Hiçbir fert ve zümre, hiçbir ferde ve millete “minnet faturası” kesemez. Minnet ve şükran :Allah’adır. Bunları, bize öğreten yüce ve şanlı kurtarıcımız Hz. Muhammed’e selâm olsun. Bu ölçüyü, elinden kaçırmaman için güçlü ve hazırlıklı olman gerekir.
9- Zulme karşı, kendilerini köleleştirmek isteyen “her şeye” karşı, milletlerin “direnme” ve savaş hakkı vardır. Zaten, savaş vardır ki, zulümdür; yine savaş vardır ki “mukaddes cihad”tır. Şerefli “barışlar ve şerefli “savaşlar” için güçlü ve hazırlıklı olman gerekir.
Türk-İslâm Ülküsü, C. 2, sh: 313- 317