Davutoğlu ile değil Saray'la senkronize hükümet...
Mustafa Ünal 01 Ocak 1970
64. Hükümet uçak krizinin gölgesinde kuruldu. Davutoğlu, “Cumhurbaşkanı'yla pazartesi görüşeceğim.” dedi.
Ancak randevu gerçekleşmedi. Dün öğle üzeri Suriye sınırından sıcak haberlerin geldiği saatlerde Saray'a çıktı. Kabine listesiyle döndü.
Beklenti daha kısa sürede hükümetin kurulacağı şeklindeydi. Bu Erdoğan ile Davutoğlu arasında soruna işaret eder mi? Evet. Davutoğlu'nun bu isimleri kolay kabulleneceğini söylemek zor. Hükümet tamamen Saray'la senkronize isimlerden oluştu. Kabinenin üzerinde tamamen Erdoğan'ın mührü var. İmza ve onayın ötesinde bir durum bu.
Parlamenter sistemde hükümetleri başbakanlar kurar. Cumhurbaşkanlarının ufak tefek dahli olur. Adı konmamış başkanlık sistemi yürürlükte sanki. İsimlere bakıyorum hükümette Davutoğlu'nun hiç müdahalesi yok gibi. Buna karşılık asla çalışmak istemediği isimler gani. Herkesin aklına hemen Binali Yıldırım geliyor.
Yıldırım sadece bir tanesi. Başkaları da var. Oran vermek gerekirse Davutoğlu normal şartlarda bu bakanların üçte birini hükümette görmek istemez. Tabii normal şartlarda. Şu an ülkede fiilî durum var.
Çerçeveyi bu şekilde belirledikten sonra kısaca isimlere geçebiliriz. En çarpıcı tespit Ali Babacan'ın yokluğu, Berat Albayrak'ın varlığı... Babacan'ı Davutoğlu'nun çok istediğini sokaktaki insan da biliyor. Babacan siyasete veda etmişti. Son dakikada aday oldu. Başbakan'ın ısrarları, Erdoğan'ın oluruyla ‘tamam' dedi.
Kendi ifadesiyle ‘Ülkeye hizmetten' kaçmak istemedi. Babacan gibi bir isim söz konusu olduğunda hizmetten kasıt kesinlikle ‘bakanlıktır'. Milletvekilliği de kuşkusuz hizmet makamı fakat bakanlıkla kıyaslanmaz. Erdoğan başka bakanlığına da onay vermedi. Dışişleri söylentisi yayıldı bir ara.
Ali Babacan sadece bir isim değil, aynı zamanda ekonomide bir zihniyeti bir siyasi yaklaşımı temsil ediyor. O yüzden hükümet dışı kalan, Babacan'ın cismi değil yalnızca siyaseti ve zihniyeti. “Babacan kaybetti, Yiğit Bulut kazandı” dersem meramımı daha iyi anlatmış olurum. Babacan'sız hükümetin ekonomik ve siyasi yansımalarını çok geçmeden göreceğiz.
Berat Albayrak, 7 Haziran'ın sürpriz ismiydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı. Babası da muhafazakar kesimin tanıdığı bir isim: Sadık Albayrak. Beklendiği üzere kabineye girdi. Ekonominin dümenine oturamadı. Koalisyon hükümetlerinin paylaşılamayan bakanlığı Enerji'nin patronu oldu. Enerji politikalarına Berat Albayrak yön verecek. Kabinenin tarihe not edilecek en önemli özelliklerinden biri.
Erdoğan'ın partiye sonradan transfer ettiği Numan Kurtulmuş ve Tuğrul Türkeş yerini korudu. Tahmin edildiği gibi Türkeş'in bakanlığı iki aylık değilmiş. Süleyman Soylu kabineye girdi. “Davutoğlu'na rağmen” demek yanlış olmaz. Meşhur Dolmabahçe fotoğrafında yer alan üç isim de hükümette. Mahir Ünal Kültür ve Turizm Bakanı oldu. Tarihi fotoğraf ‘tu kaka' edildi ama aktörleri yükseldi. Kayseri bakansız kalmadı, Mustafa Elitaş siyasetin eski, kabinenin yeni yüzü.
17 Aralık sonrasının şahin isimleri Efkan Ala, Bekir Bozdağ, Naci Ağbal, Fikri Işık, Nabi Avcı, Akif Çağatay'ın hükümette yer alması sürpriz olmadı. Ala, Bozdağ ve Ağbal'ın ruhu bakanlıklarında hiç ayrılmadı. Bakanlık koltuğunda değildi ama Maliye bürokrasisini Ağbal yönetiyordu. Adalet, hukuk gibi alanlarda politika değişikliği beklemek abes. Hukuksuzluklar, zulüm politikaları, cadı avcılığı kaldığı yerden devam eder. Bu yönüyle “savaş kabinesi veya operasyon hükümeti” diyenler haksız sayılmaz. Ama namlular içe dönük. Davutoğlu da bunun farkında olmalı ki kabineyi açıklarken “Mevlana'dan sevgi tohumları ekmekten, bütün vatandaşları kucaklamaktan” söz etti. Bu kabine sevgi tohumu ekecek özelliklerden çok uzak.