« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

30 Kas

2015

Siyasette MHP boşluğu

Mümtaz’er Türköne 01 Ocak 1970

Belki biraz seçim mağlubiyetinin yol açtığı dağınıklık, ama galiba daha çok iç rekabete odaklandığı için, Türkiye büyük krizler ve dönüşümler yaşarken MHP gemisi siyaset kulvarının dışında seyrediyor.

Siyasetin temel parametrelerinde dokunsanız hissedilecek kadar belirgin bir MHP boşluğu var. Rus uçağı düşürüldükten saatlerce sonra MHP'den gelen yazılı açıklamanın kokusuz ve renksiz kıvamı, size bu boşluğun boyutları hakkında fikir verebilir. Bu kadar kritik bir konuda MHP liderinin ne düşündüğünü, onu izleyenler öğrenemiyor. MHP, siyasetin vazgeçilmez aktörlerinden; o kadar ki yokluğu hemen hissediliyor.

MHP siyasetin iktidar ve muhalefet parametrelerinin tam denge noktasında duruyordu. 7 Haziran'ın gösterdiği üzere iktidar değişikliği AK Parti oylarının MHP'ye taşınması ile mümkün. CHP'nin genişleme alanı sınırlı. İki partili sistemlerde parti politikaları çoğunluk desteğini temin edecek merkeze yakın oylarda odaklanır. Türkiye'de CHP ile AK Parti'nin arasındaki merkez bölgede geçişkenlik yok; muhalefetin iktidar olma şansı sadece MHP'nin bir katalizör olarak yandan devreye girmesi ile mümkün. Teorik olarak MHP'nin AK Parti'nin oturduğu seçmen tabanını bütünüyle ele geçirmesi ve tek başına iktidar olması bile mümkün. Bu basit matematiksel denklemde MHP'nin genişleme alanının merkez politikalar olduğu açık. Nitekim 7 Haziran'dan 1 Kasım'a AK Parti ile MHP arasında gidip gelen oyların, uçlara değil merkeze yakın, “endişeli muhafazakâr-milliyetçiler” olduğu ortaya çıktı. MHP 7 Haziran'dan sonra, ısrarlı negasyonları ile kendisini yükselten akıntıya karşı yüzerek üzerine bastığı zemini tahrip etmiş ve AK Parti'ye bu endişeli seçmenleri altın tepsi içinde iade etmiş oldu. Şimdi de oyundan düşmüş durumda. Bu söze alınıp, “eksik neyimiz var?” diye soran MHP kurmayları için sıralayalım.

MHP, seçimlere eşit ve adil şartlarda girmedi. Üstelik AK Parti seçim hükümeti oluşturma inisiyatifini MHP'nin içine fitne sokmak için kullandı. Basın susturuldu, MHP'nin ifade kanalları kapatıldı. Devlet imkânları seferber edildi. Cumhurbaşkanı tarafsızlığını çiğnedi, MHP aleyhine propaganda yürüttü. Bütün bu hukuksuzluklara rağmen MHP seçim sonrasında seçimler hakkında bir meşruiyet itirazında bile bulunamadı. HDP'nin seçimlerin adil yapılmadığına dair YSK'ya yaptığı başvurunun bir benzeri akıllarına bile gelmedi.

Cumhurbaşkanı'nın “Parlamenter sistem bekleme odasında” sözü, bugün uygulamada kendini kanıtlıyor. “Fiilî başkanlık” demek, MHP'nin de içinde yer aldığı parlamentonun, yani millî iradenin yok sayılması anlamına geliyor. İsterseniz “fiilî başkanlık sisteminde parlamentonun rolü nedir?” sorusu ile, uzun bir tartışma bile başlatabilirsiniz. Türkiye G-20'de, parlamenter sistemin kurumlarıyla değil, fiilen Latin Amerika başkanlarının yetkilerini kullanan Cumhurbaşkanı ile temsil edildi. Anayasa yerle yeksan oldu. MHP'den itiraz gelmedi. Bırakın iktidara muhalefet etmeyi, anayasaya sahip çıkmakta kendi hukukunu savunmakta zorlanan bir MHP var. CHP'den, HDP'den gelen itirazlar neden MHP'den gelmiyor? Varlığını borçlu olduğu parlamenter sistemi, fiilî başkanlık uygulamalarına karşı aslanlar gibi savunamayan bir partiyi kim ciddiye alır ki, önümüzdeki seçimde seçmen ciddiye alsın?

MHP'deki liderlik tartışması bu sefer Bahçeli'nin kişiliğini, genel başkan adaylarının niteliklerini aşıyor, “MHP kendisinden doğan boşluğu tekrar nasıl doldurabilir?” sorusu ile esaslı bir soruna dönüşüyor. Üzerindeki ölü toprağını atacak, kendisine oy verenlerin arayışına tercüman olacak, dikta rejimine nefes aldırmayacak, siyaseti sırtlayıp üstüne yapışan kirden pastan arındıracak bir MHP nasıl ortaya çıkar? Milliyetçiliği, çağın şartlarına Türkiye'nin entegrasyon ihtiyaçlarına uygun olarak yeniden formüle edecek bir vizyonu kim geliştirebilir?

Asıl yakıcı sorun ise liderlik tartışmalarının MHP'de bırakacağı kalıcı hasar ihtimali. Bu ihtimal çok kuvvetli görünüyor. Devlet Bahçeli, bu tartışmaları partisi için bir sinerji oluşturacak olgunluk ve demokratik nezaket çerçevesinde idare edebilir mi? Yeni bir lider mi? MHP şu kahredici boşluktan kurtulacaksa neden olmasın? Bahçeli, şu sancılı lider değişim sürecini kenardan dirayetle yönetip parlak bir miras bırakamaz mı?

Ziyaret -> Toplam : 125,19 M - Bugn : 72540

ulkucudunya@ulkucudunya.com