Kiralık katiller ordusu bu ülkede neler yaptı?
İbrahim KARAGÜL 16 Nisan 2008
Bir cinayet şebekesi. Katiller ordusu. Hiçbir sorumlulukları yok. Onları sınırlayan, kısıtlayan hiçbir şey yok. Öldürebilir, kitlesel katliam yapabilir, sokak çatışmaları çıkarabilir, her türlü provokasyonu hazırlayabilir, caddelere bombalar yerleştirip patlatabilir, iç savaş çıkarabilir siyasi suikastler işleyebilirler. Yüz milyarları bulan pastadan kim kendilerine daha fazla pay verirse onlar adına çalışabilir, Hedef olan herkesi ortadan kaldırabilirler.
Peki Türkiye'de hangi karanlık operasyonun içinde yer alıyorlar? Kimlerle işbirliği yapıyorlar? Hangi hedeflere yönlendiriliyorlar? Onlar ya da ortakları, hangi efendileri için ne tür pis işleri yapıyorlar? Türkiye'de cinayetlere, bombalı saldırılara, örtülü operasyonlara katılmış olamazlar mı? Son dört yıldaki PKK saldırılarında, özellikle de Dağlıca saldırısında onların hiç mi parmağı yok?
Birkaç yıldır Kuzey Irak'a yapılan yığınaklarda onlar vardı. Peki K. Irak'tan Türkiye'nin belli bölgelerine nakledilen silah ve patlayıcılarda onlar yok muydu? Bu sevkıyatları kimlerle işbirliği içinde yaptılar? Dün burada tekrarladığım ve su an içinde bulunduğumuz gerilimle çok yakından bağlantılı olduğunu düşündüğüm silah sevkiyatının ne kadar içindeler? Kayıp 190 bin silahın ne olduğunu onlar biliyor.
Bu silahların bir kısmını PKK'ya onlar verdi. Ne kadarını Türkiye'ye soktukları hâlâ bilinmiyor. Son dönemde Türkiye'de işlenen cinayetlerde kullanılan silahlarda onların izi var. Ankara ve bir çok bölgede patlatılan ya da patlatılamayan bombalarda onların izi var. Kuzey Irak-Türkiye bağlantılı örtülü operasyonlarda onların izin var. Son dönem PKK saldırılarında onların izi var. Dağlıca saldırısında yine onların da yer aldığı iddia ediliyor. Ortakları kim, birlikte Türkiye'de ne tür entrikalar çeviriyorlar, ne çeşit sokak çatışmaları senaryoları hazırlıyorlar? Blacwater adlı cinayet örgütünden söz ediyorum.
Onları hep Irak'ta çalışır biliyoruz. Ancak Türkiye'de ülkede neler yapmış olabileceklerini kimse sorgulamıyor. ABD yönetimi, pis işlerini yaptırdığı bu şebekelerin Irak'taki çalışma sürelerini bir yıl uzattı. Oysa sivil katliamlardan sorumlu tutuluyorlardı. Davalar açılmıştı. Bağdat yönetimi bile süre uzatılmasını engelleyemedi. Öldürmeye devam edecekler.
İran'a karşı da aynı yöntemleri kullanıyorlar. Ülke içindeki grupları silahlandırıyorlar, örtülü operasyonlara katılıyorlar. Peki PKK'ya silah verdiği resmi olarak ortaya çıkan bu cinayet şebekelerinin Türkiye'de neler yaptığını neden bilmiyoruz? Kim koruyor onları? Kimlerle birlikte hangi çokuluslu planları uyguluyorlar?
Mart 2004'te Irak'ta dört ABD paralı askeri öldürülüp cesetleri Felluce'de bir köprüye asılmıştı. Bunun üzerine korkunç bir intikam saldırısı başlatıldı. Ölenlerin yüzde 90'ından fazlası sivildi. Cesetler toplu mezarlara gömüldü. Medyanın Felluce'ye girmesine izin verilmedi. "Sokaklarda parçalanmış cesetler var. İnsanlar yakınlarını toprağa veremiyor. Bazıları keskin nişancılar nedeniyle cesetleri evlerinin içine gömüyor" diyordu o günlerde Felluce'den gelen bir mesaj. Şehir kimyasal silahlarla vuruluyordu. Haftalarca dünyaya kapatılan kent içindekilerle birlikte imha edildi.
Kıyım o dört kişi için yapılmıştı. En azından görünen sebebi onlardı. Dört lejyoneri yüzünde yüzlerce insanın katledildiği, dört çalışanı yüzünden bir kentin yok edildiği, dört kiralık katili yüzünden kimyasal silahların kullanıldığı, bir kentin haftalarca dünyadan koparıldığı bir şirket bu! Operasyon üsleri Malta. Kara ve hava birlikleri var. CIA'nın Türkiye'ye de bir çok kez uğrayan gizli uçuşlarında da, esir ticaretinde de onlar vardı.
Ama artık bu ve benzeri örgütlerin Türkiye'de neler karıştırdığını sorgulama vakti geldi. Bundan sonra neler yapabileceklerini öngörebilmek için en azından. ABD Başkan Yardımcısı Cheney'e yakın olan Blackwater'ın ve benzer cinayet örgütlerinin, PKK'nın silahlandırılması, Türkiye içlerine patlayıcılar sevkedilmesi, Türk-Kürt çatışması çıkarılması, siyasi krize paralel biçimde tahrikler hazırlanması gibi karmaşık ilişkilerdeki rolü ciddi biçimde ele alınmalı.
Özellikle bu dönemde…