Bebek katili!..
Mehmet Türker 01 Ocak 1970
Biz İmralı’daki caniye “Bebek katili” demekten hiç vazgeçmedik…
Biz o terörist eskisine “Bebek katili” dedikçe…
Terör karşısında çözülme sürecine girip teröristlerle pazarlık masasına oturanlar çok bilge adam pozlarında, “Artık ona bebek katili dememek gerekir” diyorlardı..
Neden?..
Çünkü o bebek katilini muhatap almışlardı…
Terörle mücadele etmek yerine, yan gelip yatabilmek için onun himmetine sığınmışlardı!..
* * *
İşte o bebek katilinin şeytanları, önceki gece Diyarbakır’ın Çınar İlçesi’ndeki Emniyet Müdürlüğü ve lojmanlarına bomba yüklü araç ve ağır silahlarla saldırdılar ve biri 5 aylık bebek, ikisi çocuk beş kişi can verdi, bir polis memuru şehit oldu…
Kalleş saldırı… Canavarlık…
Kana susamış PKK’lı teröristler bebek katili olduklarını bütün dünyaya duyurmaktan, ne kadar alçakça hareket ettiklerini ortaya koymaktan yine çekinmediler…
* * *
Şimdi HDP Eş Başkanları Selahattin ile Figen’e, sinemacı Sırrı’ya sormak gerekir:
Bu dediğiniz gibi halk hareketiyse…
Böyle bir saldırının sorumluluğunu paylaşıyor; bebek, çocuk katili olmayı kabul ediyor olmalısınız…
Açık konuşun, bu cinayete, bu katliama ortak mısınız?..
Bu saldırı, “Tasvip etmiyoruz, kimse ölmemeli” gibi ucuz laflarla geçiştirilemez…
İnsanlığınızı koyun ortaya!..
* * *
Sorumluluk tek taraflı değil…
İktidarın da “Aldatıldık” sözü en ucuz, en kabul edilemez bir mazerettir…
Tam üç buçuk yıl Türk halkı da “Barış”, “Çözüm süreci”, “Barış ve Kardeşlik Projesi”, “Açılım” gibi laflarla uyutuldu, aldatıldı…
İktidarın siyasi çıkarlar uğruna başlattığı pazarlık sürecinde terör örgütü daha çok silahlandı, terör dağdan şehir içlerine indi…
Cizre, Diyarbakır Sur, Silopi, Nusaybin gibi ilçelerden PKK’lı teröristlerin sökülüp atılamamasının sebebi bu süreçte yaptıkları tahkimattır…
Şehir içlerini silah ve patlayıcı deposu haline getirip, bütün sokaklarda hendek kazabilmeleridir…
* * *
Türkiye Sultanahmet’teki IŞİD’in canlı bomba saldırısıyla sarsılırken…
Çınar İlçesi’ndeki bu vahşi saldırı halkımıza iki gün içinde ikinci büyük şoku yaşattı…
Böyle bir iklimde insanlar huzur içinde yaşamlarını sürdürebilirler mi?..
İnsanlarda moral kalır mı?..
İktidar, 1 Kasım seçimleri öncesinde istikrar için oy istedi…
Bu mu istikrar?..
* * *
Türkiye, dehşetin hakim olduğu bir istikrarsızlığın içinde yuvarlanıp gidiyor…
Bunun hesabını vermesi gerekenler, ülkeyi yönetenlerdir!..
Acz içinde verdikleri kurusıkı beyanatlar ve yaptıkları hamaset, ölenleri geri getirmiyor, acıları, gözyaşlarını dindirmiyor…
İmralı’daki cani için “Vizyon sahibi”, “Demokrat adam”, “Bu aşamada artık ona bebek katili dememek gerekir” diyenler şimdi nerede?..
Onlar şimdi ülkeyi yönetiyorlar…
Vatan, millet, Sakarya nutukları atıyorlar!..
Akademik (!) bildiri
Evet, sokağa çıkma yasağı ilan edilen ilçelerdeki çatışmalar sırasında arada kalan siviller de, çocuklar da öldü…
Sorumlusu PKK’dır!..
Sokağa çıkma yasakları uzuyor, insanlar zarar görüyor…
Sorumlusu PKK’dır!..
Evler harabe haline gelmiş, insanlar kaçıyor…
Sorumlusu PKK’dır!..
İktidarın pazarlık sürecinde PKK’ya göz yumduğunu yukarıdaki yazıda da belirttik…
Göz yumanlar suçludur!..
Ancak, bütün bunların sebebi PKK terörüdür…
Bazı akademisyenlerin tek yanlı bildirisi üzerine en ağır eleştiriler yapılabilir…
Fakat, linç kampanyası ve cadı avı başlatmak da sadece ifade özgürlüğünün yok edildiği Türkiye’ye yakışır!..