Öz yönetim peşinde!
Melih Aşık 01 Ocak 1970
Silopi, Nusaybin, Cizre Varto, Bulanık, Sur, Silvan, Lice... Bu ilçelerde ağustos ayından başlayarak Kandil’in emriyle öz yönetim ilan ediliyor. Çukurlar kazılıyor, barikatlar kuruluyor, arkasına silahlı militanlar geçiyor... Militanlar devlet güçlerini o sokaklara sokmuyor... Buna karşılık devlet müdahale için sokağa çıkma yasakları koyuyor. Bu ilçelerde sokak çatışmaları başlıyor. HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, barikatta mevzilenen gençlerin hafif silahlar kullandığını bizzat açıklıyor. Ancak buna yine de halk savaşı adını veriyor. Demirtaş’a göre:
- 7 Haziran seçimlerinden sonra darbe olmuştur. Bugün hendek, barikat diye küçümsediğiniz şey darbeye karşı bir direniştir aslında. Halk öz yönetim için direniyor...
Öz yönetim istiyorsanız bunun ne olduğunu halka anlatır, TBMM’de gerekçelerinizi ortaya koyar, halkı ikna eder, gücünüz yeterse Anayasa’yı değiştirir, sistemi hayata geçirirsiniz... Sokaklara hendek kazıp “Ben buraya devlet güçlerini sokmam” diyerek ve hayatı cehenneme çevirerek öz yönetim nasıl sağlanır? Doğrusu pek anlayamadık...
Bu arada bölgede cehenneme dönen hayatın tüm suçunu devlete atanlara soru... Sizin öneriniz nedir? Devlet hendek savaşı yapan PKK’lılar karşısında nasıl davranmalı? O ilçelerde yönetimi PKK’ya bırakıp geri mi çekilmeli? Çözüm bu mu?
Tablo
Güneydoğu’da sokağa çıkma yasağı konulmuş yerlerde çocuklar eğitimden mahrum kaldığı gibi... Sokağa çıkıp oynayamıyorlar da... Evlerde elektrikler kesik... İnternet yok. Telefonlar çalışmıyor. Çocuk evde bunalıyor. Üstüne üstlük dışardan silah ve patlama sesleri eksik olmuyor. Çocuklar büyük travmalar yaşıyor. Büyükler de onlardan hallice değil. Başka yere kaçamayan aileler her an ölüm korkusu içinde ne zaman biteceği bilinmeyen hapislikler yaşıyor.
Selahattin Demirtaş, Batı’da yaşayanların sessizliğini eleştiriyor.
Oysa Batı’da yaşayan herkes bölgede yaşanan sıkıntıların farkında.
Ama hendek ve barikatlarda mevzilenen silahlı militanlar “öz yönetim savaşı”nı sürdürdükçe o acılı ve sıkıntılı tabloyu değiştirmeye olanak var mı?
Bilen varsa lütfen söylesin...
Ads by MousedragAd Options
“Hükümet gibi kadın” tanımı artık
“güçlü kadını” değil, “evde sözü geçmeyen kadının çaresizliğini” anlatıyor!
Akif Kökçe
MEN
Gericiler tarafından 85 yıl önce şehit edilen Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay ve arkadaşları dünMenemen’de törenle anıldı. CHP’li Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin’in bu törende konuşma yapması yasaklanmıştı. Nitekim kendisine söz verilmedi. Ancak bir sürpriz oldu, geçen yılların aksine törene İzmir Valisi de katıldı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu törene gelmediği gibi belediye başkanına konulan konuşma yasağını ve basına konulan kısıtlamaları eleştirmedi. CHP genel başkanları geçmişte Menemen’de Kubilay’ı anma törenlerine bizzat katılırdı. Deniz Baykal her yıl CHP üst yönetimiyle birlikte gelir, törenin yapılacağı Yıldıztepe’de en önde yerini alırdı. O günler mazide kaldı!
Şunu bi anlatsan!
“Öz yönetim diktatörlüğün panzehiridir. Bölge halkı öz yönetimi benimsemiştir. Dünya öz yönetim talebimizi görmelidir.”
Kendisini artık Anayasa’ya uymakla yükümlü görmediği anlaşılan HDP lideri Selahattin Demirtaş, sokak savaşlarını ve devlete isyanı destekleyen bir tavır aldı. Kendisine savunduğu öz yönetimle ilgili birkaç soru soralım:
* Türkiye bir hukuk devleti ise ve bir hukukçu olarak hukukun üstünlüğünü siz de savunuyorsanız, bölge halkının benimsediğini söylediğiniz öz yönetimin yasal, hukuki dayanakları var mıdır? Varsa nelerdir?
* Cizre halkının ilan ettiğini, bölge halkının benimsediğini söylediğiniz öz yönetim modelinin şu an itibarıyla ne gibi idari, sosyal ve siyasal uygulamalar içerdiğini... Merkezi yönetimle ilişkisinin ne olduğunu açıklayabilir misiniz?
* Sözünü ettiğiniz öz yönetim, bölgede halkoyuna sunulmuş ve kabul edilmiş midir? Böyle bir şey söz konusu değilse -ki değil - o zaman birtakım kişiler kafasına ve keyiflerine göre öz yönetim ilan edebilirler mi? Bu, en azından bölge halkının iradesine saygısızlık değil midir?
* Bu emrivakiyi yapmakta kendinizde hak görüyorsanız, sizinle aynı görüşü paylaşmayanların “Ben de bu emrivakiyi kabul etmiyorum ve gereğini yapıyorum” demelerine söyleyecek sözünüz olabilir mi?
* Anayasa değişikliği gerektiren bu konuyu neden Meclis’e getirip diğer partilerle tartışmıyorsunuz?