Başkanlık kapalı!
Melih Aşık 01 Ocak 1970
Başkanlık sistemi konusunda MHP’den sonra CHP de kesin tavır koydu. Kemal Kılıçdaroğlu’nun dünkü şu sözlerini kesin tavır kabul ediyoruz:
“Parlamenter sistemde iki
yüz yıllık tecrübemiz var. Çöpe atıyorsunuz iki yüz yılı, varsa bir eksiğimiz giderelim. ‘Hayır illa ben başkanlık istiyorum’. Ya ülke ateş yerine dönmüş. Gencecik fidan gibi çocuklar hayatını kaybediyor. Her gün şehitlerimiz geliyor. Yurt dışında zaten perişan vaziyetteyiz. O tutturmuş illa başkanlık, illa ben başkan olacağım. Olamayacaksın kardeşim, olamayacaksın, bir kere bunu bil.”
***
MHP ve CHP desteği olmadan Anayasa’nın başkanlık sistemine dönüştürülmesi mümkün değil... Cumhurbaşkanı Erdoğan ise bu yolda kararlı. O zaman iki yol kalıyor geriye.. Ya AKP Meclis’teki sayısını transfer yoluyla 317’den 330’a tamamlayacak ya da erken seçime gidecek. HDP’nin baraj altında kaldığı bir seçimde AKP rahatça 330’u aşabilir... Bu biliniyor...
***
Aslında Türkiye’nin önünde daha kolay bir üçüncü yol duruyor; Parlamenter sistemi güçlendirmek... Seçim barajını kaldırmak, siyasi partiler ve seçim yasalarını halkın temsilini güçlendirecek biçimde değiştirmek. Milletvekilini lider vekili konumundan çıkarmak. Bir anayasa değişikliğine gerek kalmadan yasalarda yapılacak değişiklikle bu amaçlara varılabilir. Tabii eğer istenirse.
Bilgisiz komisyon!
Kemal Kılıçdaroğlu grup toplantısında:
- Demokrasinin ilk adımı vatandaşın ülkeyi yönetenleri sorgulamasıdır, diyor...
Vatandaş iktidarı nasıl sorgulayacak? Tabii en başta muhalefet aracılığıyla... Peki muhalefet iktidarı yeterince sorguluyor mu?
Milletvekillerinin arada bir verdiği soru önergelerini kastetmiyoruz... Kamuoyu önünde gümbür gümbür sorulacak sorulardan söz ediyoruz... Doğrusu böyle bir sorgulamaya rastlamıyoruz...
TBMM’nde bu konuların ayrıntılı şekilde görüşülüp tartışılacağı bir Dışişleri Komisyonu vardır. Dışişleri Bakanı veya onun görevlendireceği diplomatlar bu komisyonda muhalefeti bilgilendirir, sorulacak soruları yanıtlarlar.
Peki bu sistem işliyor mu? İktidar sözcüleri, Dışişleri Komisyonu’na gelip üyeleri bilgilendiriyor mu? Soruyu eski Musul Başkonsolosu, yeni CHP Ardahan Milletvekili ve Dışişleri Komisyonu üyesi Öztürk Yılmaz’a sorduk. Cevabı:
“Bugüne kadar sorduğunuz gibi bir bilgilendirme olmadı. Ne Bakan ne de görevlendirdiği herhangi bir Dışişleri bürokratı komisyonumuza gelip bize bilgi vermedi. Hoş, Genel Kurul’u bilgilendirmeye bile gerek duymayan bir zihniyet Dışişleri Komisyonu’nu mu gelip bilgilendirecek?”
İktidar sorgulanmaktan hoşlanmıyor.. Peki muhalefet partileri ısrarla ve yüksek sesle iktidarı hesap vermeye çağırıyor mu? Cevap!
KAR
İstanbul’a bir karış kar yağdı, hayat neredeyse durdu.
Kaldırımlarda kar hâlâ yer yer duruyor.
Çünkü insanlar evlerinin ve dükkânlarının önünü temizlemiyor.
Batı’da herkesin evinin önünü temizlemek gibi bir terbiyesi vardır.
Almanya’da evinizin önündeki kar veya buzda bir insan kayıp düşerse cezaya çarptırılırsınız.
Hollanda’da ceza yoktur. Ama orada da ev önleri tertemizdir. Neden?
Orhan Alpdündar arkadaşımız bunun sebebini yazıyor:
“Bizim burada ceza yok ama temizlemedin mi komşunun bakışları en ağır ceza oluyor, biz 40 yıldır temizliyoruz karları, hatta komşularla ortaklaşa tuz döküyoruz kapı önlerine bu havalarda...”
Bizde tembelliğe ve kara teslim olmak adeta gelenek...
Suudi Arabistan, İran’a savaş açtı!
Kendi coğrafyasına barış getiremeyen bir inanç sistemi
dünyaya nasıl barış getirecek acaba?
Akif Kökçe
DOKTOR
Güneydoğu’dan yazan doktorun mektubundan bir parça:
“Şehir içinde çatışmaların olduğu, hendek kazılıp özerklik ilan edilen bir ilçede halen mecburi hizmet yapan bir doktorum.
Geçen gün acil serviste nöbetteyiz. Bir çocuk getirdiler, 99 doğumlu. Polise ateş açmış, çatışmaya girmiş, yaralanmış. Yakınları duyup gelmiş, hastane karıştı.
Maskesini, silahını getirmemişler tabii, ama pantolonunu kesiyoruz yaraya müdahale etmek için, pantolon cebinde kalaşnikof şarjörü var!..
Neyse ilk müdahaleyi yaptık, il merkezine yolladık.
Şimdi bu çocuk polis vurunca gerilla diyorlar, vurulunca masum sivil. Ölürse de devlet katliam yapıyor oluyor...”