PROF. DR. FAHRETTİNKIRZIOĞLU'NUN HAYATHİKAYESİ
Prof. Dr. S. Esin (DERİNSU) DAYI 01 Ocak 1970
Mehmet Fahrettin Kırzıoğlu, Kars-Kaleiçi Mahallesi'nde "Kars Kalesi Dizdarı" .olan Ana-Dedesi Da~ıstan'da (Komuk-Eli'nin) "Congutay" kesiminden gelen Kırzıoğullarından Mehmet Derviş Efendi ile Evliya-Camii Mütevelli ve İmamı Müdenis Yemenhalifeoğlu (Hafız Hoca da denen) Muhyiddın Efendi kızı Hesna-Hoca'nın oğlu olup; 10 Mart 1917 yılında Kars'ın Susuz ilçesine bağlı Mamas (Yeni adı Kırçiçeği) köyünde doğmuştur. Kırzıoğlu Mehmet Derviş Efendi, oğlunun doğumunu Kur'an-ı Kerim'in son sayfasının yan tarafına şöyle not düşmüştü: "Oğlum Fahrettin 25 Şubat 1332 Cumartesi günü sabaha karşı Mamaş'ta Dillgar Ali Ağa'nın misafir odasında dünyaya geldi".
Sayın Kırzıoğlu da yıllar sonra aynı sayfaya şu notu düşecektir; "10 Mart 1980 Pazartesi sabahı 63 yaşıma başlıyorum. Kısrnet olursa 73 ve 83 yaşlInı da idrak ederim. Fahrettin."
Anadedesi Yemen Halifeoğlu Molla-Muhyiddin Efendi, 1875-1885 tarihleri arasında Kars Evliya Camii'nde müezzinlik yapmış olup; 1878'de Rusların eline, geçen Kars şehrinden sayıları 18.000’'i aşan Türklerin yeni sınırın ötesine yani Anadolu'ya göçmelerine rağmen; Kars'ta kalarak, şehre gelen ilk Osmanlı Şehbenderi'nin öğütlerine uyarak hizmet etmiştir. Camideki görevinden başka, erkek çocukları Evliya Camii Medresesi'nde okutmuş; evinde de, annesi Sona Hoca ve hanımı Kıymet Hoca ile kızları Hesna Hoca vasıtasıyla kız çocuklarını okutarak, şehirdeki Türklerin Rus ve Ermeni okullarına muhtaç olmalarına engel olunmuştur.
Molla Muhyiddin Efendi, Kars Şehbendeıliği ile ilişkilerini devam ettirmiş; Hilal-i Ahmer (Kızılay) Cemiyeti, Hicaz Demiryolu için Karslıların yardımda bulunmaları, Kars'ta "Neşr-i Maarif Cemiyeti" Şubesi'nin açılması gibi milli hizmetlerde bulunmuştur. Kazan Türkçesi'ne de vakıf olan Molla Muhyiddin Efendi, Gaspıralı İsmail Bey ve Azerbaycanlı Türklerin neşriyatını takip ederek; çevresinin aydınlanmasında ve bilgilendirilmesinde büyük rol oynamıştır. Eğitim gören tüm kız ve erkek öğrencilere her fırsatta; "En büyük muradımız, şu Kars'ın Kal'ası'nda şanlı Al Bayrağımızın çekilip dalgalandığını görmektir" diyerek, milli duygu ve idealini aşılamıştır.
Kasım 1914'de, Ruslar, Kafkas sınırında saldırıya geçtiklerinde, Çarlık Ordusunda çalışan ve Kazanlı bir Türk olan kumandanın sıkı tavsiyesi ve Kars Garnizonu'nun Alman olan komutanının yardımları ile, Kars şehrinde bir avuç kalan Türk halkı, yollardan uzak dağ köylerine çekilirler. 1914 Kasım'ın da, şehirdeki bütün Türkler gibi Kırzıoğul1arı da dağ köylerine çekilerek; Susuz (Cılavuz) Bucağı'nın Mamaş Köyü'ne yerleşmişlerdir.
Dedesi Asker Ağa'nın tek oğlu Mehmet Halife'nin ilk çocuğu olan Kırzıoğlu, çok küçük yaşta annesini ve babaannesini kaybeder ve dedesi tarafından büyütülür. Şehirde kalan babası, Ermenilerle yapılan çete muharebelerine katılarak, Kars ile Mamaş Köyü arasındaki irtibatı sağlamıştır. Kırzıoğul1an gibi dipğer ahalide, 25 Nisan 1918'de Kars'ın kurtuluşu üzerine evlerine dönerler. Ancak "Mamaş" köyiinün Kırzıoğlu'nun daima hayatında çok önemli ve özel bir yeri olmuştur. O bir zamanlar yazılarında "Mamaşlı M. Fahrettin" mahlasını kullandığı gibi, karşısındaki insana duyduğu memnuniyeti ifade etmek ve onu da memnun etmek için hala "Seni Mamaş'a götüreceğim" demektedir. Babadedesi Şerifoğlu Askerağa, şimdiki Arpaçay Kazası'nın Başgedik Bucağı'nın Şüregel Kazası'nın Goğhana Köyü ileri gelenlerinden kalabalık Kırzıoğlu ailesinden olup; ağabeyi Aşık İsmail "Mehrali Bey Atlıları"ndan ve yüzbaşı rütbesiyle 93 Savaşı'nda Ruslarla, çarpışmış; sivil halkın, Gazi Ahmet Muhtar Paşa'nın askerlerine ve Gönüllü Atlılara yardımlarını iletmekle büyük hizmetlerde bulunmuştur.
Kırzıoğlu'nun hayatında kendisini büyüten ve çok emeği geçen Asker Dedesi'nin de çok özel bir yeri vardır. çünkü Kars'ın esaret günlerini ve Kars'ın iki kerre kurtuluşunu "Zalim Moskofun ve Ermeni'nin yaptıkları zulümlerini" ondan dinlemiş; her yıl milli bayramları dedesinin elinden tutarak izlemiştir. Askerlerimizin geçişini yaşlı gözlerle izleyen dedesine niye ağladığını sorduğunda dedesi; "Ah yavrum, Allah bizi bu askerin ayak tozuna kurban etsin. Eğer bunlardan bir bölük, 34 (1918) baharinda bu Kars'ta olsaydı, Ermeni bize o zulümleri edemezdi. Bu caddelerden kafir Moskof'un saldat ve kazaklarının alay çalgısı (bando) ile geçişini, bizler evimizin önünden işitip duydukça yüreğimiz kan ağlardı. Şu gördüğün Al-bayrağı görmek için biz "Cülu.s-i Hümayun"ları ve Bayramları bekler de, buradaki Şehbenderhane'nin önünde yer alırdık. Mevlaya bin kerre şükürler olsun ki, 40 yıllık hasret ve esirlilde yüzü gözü "persi-pers" olan şu gaziler ocağı, şehidler yatağı Mübarek Kars'ı, yine Türkiye'ye .kavuşturdu" demiştir. Tüm bu sözler, onda güçlü milli hislerin uyanmasına sebep olmuştur.
Kırzıoğlu'nun çocukluğundan beri, 40 yıllık Rus esaretini yaşayan Rus ve Ermeni zulmü gören, Anavatan'a kaıtılmak için milli mücadele veren ve her biri canlı tarih sayılan aile ve çevresindeki diğer büyüklerinden dinledikleri; onun, milli hislerini güçlendirmiştir. Bu nedenle de, çok erken yaşlarda doğup-büyüdüğü Kars'ın tarihi, kültürü ve coğrafyası ile ilgilenmiş araştırmalar yapmıştır. Önceleri bölgesel olarak başladığı çalışmalarını, daha soma genel Türk tarihine ve kültürüne yaymıştır.
Kırzoğlu'nun ilk yayın hayatı, 17 yaşında iken Kars Halkevi Dergisi olan "Doğuş"un 14. sayısında 1 Aralık 1934 yılında "Kars'ta Edebiyattan" başlıklı yazısı ile başlamıştır. O’nun Türk Tarihi ve Türk Edebiyatı'na olan ilgisi, kendisini o tarihten itibaren Türk Dili ve Tarihi üzerine bilimsel çalışmalara yöneltmiştir. "Doğuş" dergisinde, 1939 Haziran'ından itibaren Kars tarihi, kültürü ve önemli şahsiyetleri ile ilgili yazıları yayınlanmıştır.
Halası Safiye Hoca'dan eski yazıyı öğrenen ve Kur'an-ı Kerim dersleri alarak Hatim indiren Kırzıoğlu; 1923 yılında Kars'ta Numune Mektebi'nde başladığı ilk tahsilini, 1928 yılında İsmet Paşa İlkokulu'nda tamamladı. 1931 yılında da Kars Ortaokulu'ndan mezun oldu. O tarihlerde henüz Kars'ta lise olmadığı için, lise tahsilini Erzurum'da "Erzurum Lisesi"nde, ücretli-yatılı olarak 1934 yılında tamamladı.
28.7.1934-30.7.1935 tarihleri arasında bir yıl Zarşat'ta "Arpaçay Maliye Tahsil Müfettişliği" görevinde bulundu. Bu görevi esnasında kendi atıyla - Kırzıoğlu çok iyi at binen ve kayak yapan aktif bir kişidir- Subatan'dan Bacıoğlu Yaylası ve Anı Köyü'nden Kamo Köyü'ne kadar 96 köyü. dolaşarak Folklor ve Halk Edebiyatı ile ilgili araştırma ve derlemeler yapmıştır.
1935-36 yıllarında Istanbul Tıp Fakültesi'nde okuyan Kırzıoğlu ailevi sebepler nedeniyle Kars'a geri dönerek; 29.6.1936-30.4.1937 tarihlerinde on ay kadar, Kars Posof Merkezi'nin kazası Digor'da ·"Hususi Muhasebe Tahsil Müfettişi" olarak görev yapmıştır.
İlk askerliğine, 1937 Mayıs'ında alınan ve Yedek Subay Okulu'ndaki bir yıllık eğitim sonrası Topçu Yedek Subayı olarak 1938 yılında Sarıkamış'ta yapan Kırzıoğlu, altı aylık kıta hizmeti sonrası 1938 Ekim'inde terhis oldu. 1938-41 yıllarında Kars Lisesi'nde Türkçe Yardımcı Öğretmenlik yaptıktan sonra, 1941 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'ne girmiştir. İkinci askerliğini, 1943-44 yıllarında yine Sarıkamış'ta yapan Kırzıoğlu, ilk askerliği ile birlikte toplam 35 ay askerlik yaparak; Topçu Teğen olarak terhis olmuştur. Askerlik sonrası tekrar yüksek tahsiline dönen Kırzıoğlu, Mart 1946 yılında İstanbul Üniversitesi'nden mezun olmuştur.
Aile, 1943 yılına kadar, soyadı kanunu ile alınan "ÇELIK" soyadını kullanırken; 9.11.1943 tarihinde mahkeme kararı ile "KIRZIOĞLU" soyadını almıştır. Bu soyadının nereden' geldiği hakkinda bilgi ise, Sayın Kırzıoğlu'nun ifadesine göre şöyledir; beş göbek ötesi dedesi olan Şerif Ağa, başının ön kısmında bir tutam kır saçlı doğar. Bu özelliğinden dolayı ona "Kırlı Şerif" adı verilir. Aile, o günden beri Kırzılar, Kırzıoğulları lakabıyla anılır. İşte bu nedenle de; aile, bu lakabı soyadı olarak alır.
Yine, Kırzıoğlu tarafından; Erzurum'da 1230 tarihli bir vakıf kitabesinde; Bayburt'ta Aşağı Kırzı ve Yukarı Kırzı isimli iki köyün olduğu; "Kırzı" isminin çok eskiden beri kullanılagelindiği belirtilmektedir.
Kırzıoğlu, 1934'den 1954'e kadar Sarıkamış, Kağızman, Kars Merkez, Çıldır, Ardahan, Iğdır, Tuzluca, Digor ve Göle'yi dolaşarak tarih, folklor, halk edebiyatı araştırma ve derleme çalışmaları yapmıştır. Bu çalışmalarını Dedesi Molla Muhyiddın Efendi'den kalan Kars üzerine söylenmiş şiirlerin toplandığı defterlerle birleştirerek, 1958'de "EdebiyatımızdaKars" adlı eserini yayınlamıştır. 1948-51'de Kars Lisesi'nde, 1951-57 yıllarında Diyarbakır'da Ziya Gökalp Lisesi'nde ve bir müddet de Diyarbakır Öğretmen Okulu'nda, Tarih Öğretmenliği yapmıştır.
Diyarbakır'da iken bölgenin tarihi ile yakından ilgilenen Kırzıoğlu, Kürtlerin soyu ile ilgili ilmi çalışmalar yapmıştır. İlmi arastırmalarının yanında, şehrin kültür hayatı ile ilgilenen Kırzıoğlu, Diyarbakır Turizm ve Tanıtma Derneği'ni kurduğu gibi, "İç Oğuz" ve "Kara Amid" dergilerini de yayınlayarak Diyarbakır'ın yayın hayatını da renklendirmiştir. Yine o tarihlerde Diyarbakır'da yayınlanan "Yeni Şark", "Şark Postası" ve "Yeni Diyarbakır Sesi" gazetelerinde tefrika halinde yayınlanan makaleleri diğer ilmi faaliyetlerinin de haberleri yer almıştır. Diyarbakır'da henüz lisede tarih öğetmeni iken, uzun yıllarını vererek hazırladığı 640 sayfalık "Kars Tarihi" adlı ilmi eserini 1953 yılında yayınladı. Bu arada, İstanbul'da yayınlanan ve bir sanat ve edebiyat dergisi olan "İstanbul" dergisinde de, ilmi araştırmaya dayanan çalışmaları yayınlanmaktaydı. Kırzıoğlu Diyarbakır'da iken öncülüğünde kurulan "Diyarbakır Milliyetçiler Derneği"ne eşiyle birlikte üye olmustu. Kırzıoğlu, henüz Diyarbakır'da'iken, Türk Tarihi'nin yanında Türk Dili ve Folklorü ile ilgili yaptığı çalışmalarından dolayı, 17 Eylül 1953'te Türk Dil Kurumu üyeliğine seçilmiştir.
1957 yılında Adapazarı Lisesi'ne tayin olan Kırzıoğlu, 1961 yılına kadar Arifiye Öğretmen Okulu'nda Tarih Öğretmenliği yapmıştır. 1961 yılında Ankara'da "Öğetmeni İşbaşında Yetiştirme Bürosu"nda Şube Müdürü olarak görev yaptı. Kırzıoğlu, bir ara Devlet Planlama Teşkilatı Sosyal İşler Dairesi'nde ve Devlet Bakanlığı Özel İstatistiki Bilgiler Grubu'nda Tarih Araştırmaları Uzmanı olarak çalıştı. 1966'da Milli Eğitim Bakanlığı Arşiv Dairesi'nde Müdür Yardımcısı olarak çalışan Kırzıoğlu, Türk Ansiklopedisi'nde de uzman olarak çalışarak, bu Ansiklopediye değerli birçok yazılar yazmıştır.
Bu arada İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü'nde Hacası Prof. Dr. Akdes Nimet KURAT ile doktora çalışmalarını sürdüren Kırzıoğlu, 1967 yılında "Osmanlıların Kafkas Ellerini Fethi (1451-1590)" konulu doktorasını tamamladı. Kısa bir sürede olsa siyasetle ilgilenen Kırzıoğlu, 1967 yılında memleketi olan Kars'ta, Adalet Partisi'nden milletvekili adayı olmuş; ancak kazanamamıştır. Bu tarihten sonra da, bir daha siyasetle ilgilenmemiştir. 1967 tarihinde Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'ne Öğretim Görevlisi olarak girdi. Doçentlik Dil Eğitimi için 1972-73 yıllarında Fransa'da bulunan Kırzıoğlu, 1975 yılında “Kür ve Çoruh Boylarında Kıpçaklar ve Atabek Beğliği" adlı tezi ile Ortaçağ Kürsüsü'nde "Doçent" oldu. 1976-1983 yılları arasında, Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi'nde Tarih Bölümü Başkanlığı yaptı. 1982 yılında "Ani Şehri Tarihi" adlı tezi ile Profesör olan Kırzıoğlu, 1982-84 yıllarında "Dışişleri Bakanlığı Araştırma Dairesi'nde Arşiv Uzmanı" olarak çalışarak 1984 yılında Atatürk Üniversitesi'ndeki görevinden kadrosuzluk nedeniyle ayrıldı.
1984-90 yıllarında Ankara'da Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Tarih Bölümü'nde görev yapan Kırzıoğlu, 16 Mayıs 1985'te Gazi Üniversitesi'nden emekli oldu. Aynı Üniversite'de 1 Ocak 1986-31 Aralık 1986 tarihleri arasında sözleşmeli Profesör olarak çalışmıştır. Ekim 1987- 31 Mayıs 1990 tarihleri arasında da ücretli öğretim üyesi olarak görev yaparak; 1990 yılında buradaki görevini tamamlayarak yaş haddinden emekli olmuştur. Mükemmel derecede eski yazıyı' okuyan ve "Arşiv Uzmanı" olan Kırzıoğlu, Fransızca, İngilizce ve Farsça bilmektedir.
Kırzıoğlu'nun kalemi ilk eline aldığı 17 yaşındaki araştırma yazma ve anlatma tutkusu, hiç azalmadan devam ehnektedir. Engin bilgisi ve güçlü hafızasından dolayı "Ayaklı Kütüphane" ve konferanslar vermek amacıyla çok seyahat ettiğinden dolayı da "Evliya Çelebi" gibi unvanların yakıştırıldığı Kırzıoğlu, Ankara'da Nenehatun'daki mütevazi ve adeta kütüphane olan evinde, kitap ve makale yazımı yanısıra, ulusal ve uluslararası konferansıara katılımı ile bilimsel çalışmalarını hala sürdürmektedir Binlerce cilt ki, en az 25.000 cilt olan şahsi kütüphanesindeki kitaplarının bir kısmını 1986 yılında Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Araştırma Kütüphanesi'ne ve Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Kütüphanesi'ne; bir kısmını, 2002 yılında Kafkas Üniversitesi'ne, Başbakanlık Devlet Arşivlerine, Azerbaycan, Özbekistan Türkmenistan gibi Türk Cumhuriyetleri Üniversitesi'ne bağışlamıştır. Kütüphanesinin büyük bir kısmı halen Nenehatun'daki evinde mevcuttur. Yazıya dökülerek basılan çok sayıdaki kitap ve broşürün yanında sayısız konferans ve simpozyumlara katılan Kırzıoğlu, şüphesiz sayısız plaket almıştı. Ama, onu en çok memnun eden ve gururla gösterdiği bir özel plaket vardır. 21- 26.12.1998 tarihleri arasında düzenlenen 1998 Milletlerarası Dede Korkut Kollokyumu'nda Bakü Devlet Üniversitesi tarafından, hayatını Dede Korkut, araştırmalarına adadığı için. "Sayın Prof. Dr. M. Fahrettin Kırzıoğlu'na verilen Dede Korkut Adına Hamid Araslı Plaketi"dir. Yine Kırzıoğlu'nu onurlandıran ve Kars'ın tarihi, edebiyatı, kısaca kültürüne yaptığı önemli hizmetlerden dolayı, taltif edilmesinin bir işareti olarak; şu anda babaevinin bulunduğu caddeye Kars Belediyesi'nce 1986 yılında "Prof. Dr. M. Fahrettin Kırzıoğlu Caddesi" adının verilmesidir. Kırzıoğlu'nun adı, ayrıca Rize ve çevresi hakkında yaptığı önemli tarihi hizmetlerinden dolayı, Rize'de bir caddeye de verildiği gibi, Rize Belediyesi Kırzıoğlu'na "Fahri Hemşehrilik"unvanı da vermiştir. Kırzıoğlu, Türk tarihi ve dili çalışmalarının yanında, diğer kültürel faaliyetlere katkıda bulunmuştur. Mesela 1964 yılında konusu ve malzemeleri Kırzıoğlu tarafından temin edilen ve ünlü Şair Necip Fazıl Kısakürek tarafından yazılan "Kanlı Sarık"· adlı bir tiyatro eseri "1064-1964 Selçukluların Kars'ı Fetihlerinin 900.Yıl Dönümü" kutlamaları dolayısıyla Kars'ta sahneye konulmuştur. Bu eser, zamanın Kars Belediye Başkanı olan ve Kırzıoğlu'nun ortaokul arkadaşı olan Rahmetli Arif Taşçı tarafından maddi olarak desteklenmiştir. Ayrıca bu eserdeki karakterlerden Kuzucu Mehmet de, Kırzıoğlu'nun babasıdır. Kırzıoğlu'nun "M. Kuzu" mahlası kullandığı da hatırlanırsa, bu ismi kullanması bir tesadüfi olmasa gerek. Sosyal ve kültürel hayatta da aktif olan Kırzıoğlu, birçok dernek ve cemiyetin kurucu, yöneticisi ve üyesi olarak faaliyette bulunmuştur. Mesela; Kars Turizm ve Tanıtma Demelti, İstanbul-Kars Lisesi'nde Yetişenler Derneği, Selçuklu Tarihi ve Medeniyeti Enstitüsü, Selçuklu Fethini Kutlama Komitesi, Türk Ocakları (görev yaptığı çeşitli yerlerde şubeleri), Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu, Türk Folklor Derneği, Diyarbakır Milliyetçiler Derneği, Diyarbakır Turizm ve Tanıtma Derneği, Malazgirt Fetih Abidesini Yaptırma Derneği, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu, Türkiye-Azerbaycan Dostluk Derneği gibi.
Kırzıoğlu'nun ilk eşi olan Nebahat Hanım 1918 İstanbul doğumlu olup, Binbaşı Kazım Göksel ve Macide Hanım'ın kızları idi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nden mezun olan Nebahat Hanım, Coğrafya öğretmeni olarak 1946'da Kars Lisesi'ne tayini çıkmıştı.
15 Mart 1949'da Nebahat Hanım ile evlenen Kırzıoğlu'nun (1950) Mehmet Ilgar, (1951) Kazım Dede Korkut, ve (1956) Seyfettin Kürşat isimli üç oğlu vardır. Büyük oğlu Prof. Dr. M. Ilgar Kırzıoğlu, Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nde öğretim üyesidir. Ortanca oğlu Dede Korkut Kırzıoğlu, Ankara Tarım İl Müdürlüğü'nde Yüksek Ziraat Mühendisi olarak görev yapmaktadır. Küçük oğlu S. Kürşat Kırzıoğlu ise Ankara'da özel bir şirkette tercüman ve proje koordinatörü olarak görev yapmaktadır. İlter, Berkin ve Aybike isimli üç tane torun sahibi olan Kırzıoğlu, 4 Mart 1986'da esi Nebahat Hanım'ı kaybetmiştir.
9 Şubat 1988'de, 1939 Bayburt doğumlu, İsmail Bey ve Atiye Hanım'ın kızları olan Ziraat Mühendisi Prof. Dr. Neriman Görgünay Hanım ile evlenen Kırzıoğlu, 2000 yılında Neriman Hanım'dan boşanmıştır.
4'ü erkek (M. Fahrettin, M. Cemal, Celal (rahmetli) ve Ali (rahmetli)), 6'sı kız (Refika, Meliha, Gülçiçek Afet, Sefahat Gülen, Yıldız ve Ülker) toplam 10 kardeşi olan Kırzıoğlu, oldukça kalabalık ve aile bağları kuvvetli bir aileye sahiptir. Tüm hayatı boyunca sağlığına dikkat etmiş ve oldukça sağlıklı olmasına rağmen son altı yedi yıldır birden sağlığı bozulan Kırzıoğlu, şimdilerde ortanca oğlu Dede Korkut, gelini Bahtışen torunu Aybike ile birlikte yaşamaktadır. Kendisini çok seven ve değer veren akraba ve gerçek dostlarının ziyaretleri ve çalışmaları ile huzurlu ve rahat bir hayat sürdürmektedir. Değerli büyüğümüz ve bilim adamı, saygıdeğer irısan Prof. Dr. Fahrettin Kırzıoğlu'na sağlıklı, mutlu ve huzurlu nice yıllar dileriz.