« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

22 Nis

2008

Bunun neresi reform?

HASAN ÜNAL 22 Nisan 2008

BAŞBAKAN Erdoğan aksini söylemeye çalışsa da AKP hükümetinin AB’nin dayattığı doğrultuda adımlar atmaya çalıştığı açıkça görülüyor. AKP açısından sorun, 301 maddenin AB’nin istediği şekilde düzenlenmesinden ziyade bunun halka nasıl yutturulacağı.

AKP politbürosunun “Türk’ kavramı konusunda en iyimser ifadeyle kafasının karışık olduğu ortada. 2002’den bu yana AKP önde gelenlerinin Türk ve Türklük kavramları hakkında söyledikleri etnik bir bakış açısını yansıtıyor.

Aksini söylemeleri boşuna

Gerçİ Başbakan Erdoğan her konuşmasında etnik milliyetçiliğe karşı olduklarını ifade ediyor; ancak, esasta yapmaya ve söylemeye çalıştığı Türk ve Türklük kavramlarını sıradan bir etnik kimlik haline dönüştürmek.

Türkiyelilik kavramı da bundan dolayı piyasaya sürülmüştü. Amaç Türk ve Türklük kavramları hakkında kafa karıştırmaktı muhtemelen. Ama tutmadı. Yapılabilseydi, o zaman Türk ulus devletinin yeniden yapılandırılması, sulandırılması ve hatta federal yapıda bir ortaklık devletine dönüştürülmesi de mümkün olabilir ki, AKP politbürosunun önemli kesiminin buna da taraftar olabileceğine dair işaretler hiç de az değil.

301. Madde bu

çerçevede ele alınmalı

İŞte 301. madde üzerinde yapılan tartışmaları bu çerçevede ele almak gerekiyor. Çünkü metni aşağıda vereceğimiz 301. maddeden mevcut haliyle hiç kimsenin rahatsız olmaması gerekir. Madde aynen şöyle:

“Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni alenen aşağılayan kişi altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Türkiye Cumhuriyeti hükumetini, devletin yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi halinde verilecek ceza üçte bir oranında artırılır. Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.’

Bu maddeden kim

neden rahatsız olur?

Tam tamına metni bu olan TCK 301. maddeden kim neden rahatsız olur? Normalde eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları bu maddenin kapsamına girmediğine göre, bu maddeyi değiştirmeye çalışmak kimlerin ne yapmasına izin verecektir? Aslında bu soruları artırmak mümkündür; ancak gereksizdir; çünkü burada AB reformu diye yutturulmaya çalışılan şeyin reform kelimesinin ruhuna aykırı bir girişim olduğu açık.

Öte yandan yapılmak istenen düzenlemede Türklük yerine Türk milleti ibaresi ve Cumhuriyeti yerine de Türkiye Cumhuriyeti sözcüğü konulunca ne değişecek? Çünkü tecrübeli hukukçuların izah ettikleri gibi Yargıtay içtihatlarında Türklük tâbiri zaten Türk milleti olarak anlaşılıyor. Cumhuriyet tâbiri de Türkiye Cumhuriyeti şeklinde değerlendiriliyor. O halde ne değişecek?

Yeni düzenleme ile cezaların bir miktar artırılması yoluna gidiliyor ki, buna ne gerek var? Niye ihtiyaç duyuluyor? Doğru, aynı suçtan dolayı açılan davaların bir kısmında hakimler farklı oranlarda cezalara hükmetmişler; ancak bu da herhalde kanunun uygulamada yeni olmasından ve verilecek ceza miktarında hakime büyükçe bir takdir yetkisi bırakılmasından kaynaklanıyor olsa gerek. Zamanla bu konuda Yargıtay içtihatları oluşacak ve bu tür teknik hukuk sorunları azalacaktır.

Esas değiştirilmek istenen nedir?

Suçun bir Türk vatandaşı tarafından yabancı bir ülkede işlenmesine biraz daha fazla ceza verilmesini öngören madde yeni düzenlemede kaldırılıyor. Hadi diyelim ki, bu da çok önemli değil. Ancak esas yapılmak istenen bu suçun işlenmesi halinde kovuşturma yetkisinin Adalet Bakanlığı’ndan alınarak cumhurbaşkanlığına verilmesi olsa gerektir.

Gerçi kovuşturma ile soruşturma arasında yaşanan kargaşa muhtemelen soruşturma kelimesi kullanılarak aşılacak yeni düzenlemede. Aksi takdirde kovuşturma tabiri ile kalacak olursa, hakimin yetkisine karışmak anlamına gelebilir. Soruşturma kelimesi ile düzenleme son halini alırsa, bu suçun işlenmesi halinde başlatılacak soruşturmaya Cumhurbaşkanlığı makamı izin verecek. Bugüne kadar bu yetki adalet bakanlığındaydı.

Adalet bakanlığının hukuk donanımı ve personel olarak bu konuda cumhurbaşkanlığından çok daha uygun bir makam olduğu açık. Ancak sonuçta yine de soruşturma kelimesi metne konulur ve yetki cumhurbaşkanlığına bırakılırsa, bu, ceza hukukunda bir ilk olacak muhtemelen. Ayrıca cumhurbaşkanlığı birisi için soruşturma izni verip, bir başkası için vermediği zaman tarafsızlığı tartışmaya açılacak.

Esas mesele şu ki, burada AKP kaçak güreşiyor. Aslında AB’nin istediği Türk milletine ve Türklük kavramına alenen hakaret edilebilmesine izin veren bir düzenleme. Öyle anlaşılıyor ki, AKP de bunun yapılmasına pek karşı değil. Ancak milletin tepkisinden çekinerek bunu istedikleri şekilde yapamıyor. Sonuçta bin bir dereden su getiriliyor. Ancak niyetler sırıtıyor. “AB reformları’ diye konuşup duranların da niyetleri ortaya çıkıyor. Bu yapılanların neresi reform? Hakaret edebilme özgürlüğü ne zamandan beri reform olarak algılanıyor AB ülkelerinde???

Ziyaret -> Toplam : 125,19 M - Bugn : 73084

ulkucudunya@ulkucudunya.com