I. Mahmut'un Hususiyetleri
01 Ocak 1970
Sultan Mahmut yeniliğe eğilimliydi; musikide üstad olup besteleri vardır. Şiirde Şeyh Galib'in, Pertev Efendi ve Beylikci İzzet Bey'in üstadı olan meşhur Hoca Neşet'in babası değerli musikişinas ve bestekâr Ahmed Refia Efendi menfi olarak Edirne'de bulunduğu sırada kaleme aldığı:
Meskenimden dûr edüb gurbette sergerdan eden
Kısmetim mi, taliim mi yoksa cânâ sen misin?
şarkısını suziş bir suretle besteleyerek heveslilere meşketmiş ve bu şarkı İstanbul'a kadar yayılarak söylenir olmuş; musikide üstad olan I. Mahmut bu şarkıyı okutarak çok beğenmiş ve Refia Efendi'yi affettikten başka kendisine çok iltifat etmiştir (Bk.Muallim Naci Osmanlı şairleri s. 64). Hatta yetiştirdiği cariyeleri rarasında da bestekârlar gelmiştir 1. Kendi zamanında meşhur Esad Efendi muhtelif makam ve usulden yaptığı besteleri pâdişâha takdim ederdi. Birinci Mahmut satrancı sever ve oynardı; yüzüğe çok meraklı olup müsait zamanlarında kantaşı üzerine mühür kazardı. III. Ahmet zamanında başlayan Boğaz zevki bunun saltanatı zamanında çok artmış, sahiller yalılarla süslenmişti. Beşiktaş tarafını pek sever ve her sene yazlarda oraya göç ederdi; bu münasebetle 'Bayıldım bayırı ile Dolmabahçe'de birer köşk yaptırmıştı. Yazın mehtaplı gecelerde kayıkla boğazda gezmeği çok severdi; evladı olmadığından dolayı müteessirdi; hatta son zamanlarında:
—"İki şeyden kâm almadım; biri evlâd ve biri mehtab" demiştir.
I. Mahmut, on beş günden beri mide hastalığından muztaripti; 28 Safer 1168 (13 Aralık 1754) Cuma günü hekimbaşının yasaklamasına rağmen hasta halinde hiç terketmediği cuma namazı için Darüssaade ağası maktul Hafız Beşir Ağa'nın Demirkapı yakınında yaptırdığı Ağa Camii'ne çıkmış, namazdan sonra saraya dönerken Silahdar Ağa ile diğer maiyyetlerinin yardımlarıyla ata zorla bindirilerek Demirkapı arasına gelindiği zaman at üzerinde vefat etmiştir.
Birinci Mahmut'un Sebkatî mahlasıyla bazı şiirleri vardır:
Kerembahş olmaz ey dil halini canana söylersin
Vefa memul edersen ger aceb yabana söylersin
Sebakhân-ı cefâdır şimdi ol şûh-ı sitem-küster
Heman beyhude derdin ol cefa cunana söylersin
Tutar ol gamze-i kâfir elinde hançer-i ser-tiz
Yine ey tıfl-ı dil şükrin hezar inşâna söylersin
Ne daniş etti hâsıl Sebkatî taV-ı sihir-pîşen
Ki her nazm-ı neşât-efzâyı sen şâhâne söylersin
Cihan hayran-ı dîdârın
Esir-i tal'atın âfâk
Misal-i Kabe ruhsârın
Gören hem görmeyen müştak
Salın naz eyle gülzara
Letafet ver çemenzara
Görüp rûyini hemvâre
Safa kesb eylesün uşşak
Güzel bir kıt'ası:
Varalım kûy-i dilârâya gönül hû diyerek
Kokalım güllerini gonca-i hoş bû diyerek
Şerbet-i lâl-i hayali bizi öldürdü meded
Gidelim kûyine yârın bir içim su diyerek.
Sultan Mahmut, sonradan biraderi III. Osman tarafından kendi adına çevrilerek Nur-ı Osmanî denilen cami, medrese ve kütüphane ile kendisine bir türbe yaptırmış ise de biraderi kendisini buraya defnettirmeyerek Yenicami'e gömdürmüş ve bu suretle III. Osman cami gibi türbeyi de kendisine hasretmek istemişse de onun da ölümünde yerine geçen III. Mustafa da onu Nur-ı Osmaniye'ye gömdürmemiş olduğundan buradaki türbede hiç bir pâdişâh medfun değildir.
I. Mahmut vefatında altmış veya altmış bir yaşında olup Boğazın Anadolu sahilinde bir takım hayırlı eserleri vardır.
I. Mahmut'un vefatında dış ve iç hazinede bol para vardı; bundan dolayı her saltanat değişiminde vazife ve memuriyet dolayısıyla değiştirilmesi kanun olan berat ve rüusların kanunen yeni pâdişâhın adına tebdil edildiği sırada alınmakta olan berat resimleri alınmayarak affolunmuştur.
Askerî ıslahata taraftar olan I. Mahmut buna dair İtalyanca bir eseri Usulü'l-hikem fî nizami'l-ümem ismiyle Türkçeye çevirttirmiştir.