Gergedan!..
BEHİÇ KILIÇ 30 Nisan 2008
FRANSA’DA ünlü cafelerden birine telaşla giren kişi, içerdekilere soruyor... -Caddede bir gergedan geziyor gördünüz mü?..
Hayal gördüğünü abarttığını söylüyorlar... Öyle ya ne işi var öyle medeni bir yerleşim mekezinde Gergedan’ın?!
Sanatçı Metin Akpınar, geçtiğimiz günlerdeki bir konferansında o muhteşem tiyatro eserini hatırlattı... Akpınar, sanatçı kimliği ile oyunu adeta canlandırarak ana fikrini muhteşem bir şekilde yansıttı... Oyun Romanya doğumlu (1912) Fransız Yazar Egene Ionesco’nun Gergedan’ı... Nazi çılgınlığının Fransa’yı nasıl etkilediğini muhteşem bir şekilde anlatan bir tiyatro eseri...
Şimdi bu eserin içeriği ile ilgili özet ayrıntı aktaralım,bakalım nasıl bir bakış açısı vardır...
O küçük Fransız kasabası...
İşte cafeye telaşla girenin ceddede gördüğü tek gergedanla başlar olay...
Sonra gergedanların çoğalmağa başladığı görülür!.. Biri bir kediyi ezerek öldürür... Buna rağmen bu somutlaşan duruma karşı ahaliden görüşler vardır!.
-Yok canım mümkün değil, öyle değildir!..
Oysa kasabayı gergedanlar sarmaya başlamıştır!.. Peki bu çoğalma nasıl gerçekleşmektedir?!
İnsanlar, önceleri tek tük gördükleri gergedanların hakım tavırlarından etkilenmektedirler!.. Ve bu insanlar, önce yavaştan sonra giderek artan bir hızla gergedana dönüşmeye başlarlar!.. Tabii bu dönüşümü dehşetle izleyenler de vardır. Gelgelelim bunların içinden de, zamanla değişime ayak uydurmaya, gergedanların erdemlerinden söz etmeye başlayanlar olur... Hem kendilerini, hem de karşılaştıklarını ikna edici tavırları vardır...
- Geçen gün yanlarından geçiyordum, dokunmayınca hiç de zararlı değiller...
Birgün, bir gergedan kasabanın devlet dairesine dalar!.. İçerdekilerin can güvenlikleri tehlikededir... Oradaki Madam Boeuf, gergedanı tanır!.. Ona sevgi ile böğüren gergedan kocasıdır!.. İtfaiye can güvenlikleri için alarma geçerken,şehrin yönetici Botard, başlangıçta hiç aldırmadığı olayın telaşı içerisindedir!..
“Ben biliyorum, sorumluların kimler olduğunu. Hainlerin adlarını. Beni aldatamazsınız. Suçluları açıklayacağım.”
Değerli Yazar Ali Sirmen, yıllar önce bu oyunu yorumlarken köşesinde şunları yazmıştı...
“Bir de bakıyorsunuz ki, etrafınıza, her yanınızı gergedanlar sarmış, çevrenizdeki insanlar önce yavaştan sonra giderek artan bir hızla gergedana dönüşmekte... Bu gelişmeyi dehşetle izleyenler, ona karşı çıkanlar da, zamanla değişime ayak uydurmaya, gergedanların erdemlerinden söz etmeye başlamakta...”
Yazar Eugene Ionesco eserinde, dönemi ile ilgili konuyu ele alarak çevresindekilerin nasıl nazi saflarına katıldığını anlatıyor!..
İşin garibi bu değerli eseri içimizdeki ihanet şebekeleri de kendilerine yontmaktadır! Bu hainlerin, günümüzün Nazi-Haçlı örgütlenmesi olan Batılı fonların, vakıfların, lobilerin, Ermeni Diasporası gibi sömürgecilerin paralı memurları, uşakları olduğunu hatırlatarak birer gergedan olmalarının günahını milliyetçilere yıkmaya çalıştıklarını hayretle izliyoruz...
Bu ahlaksızlara göre milli hasletlerde kalmak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temel ilkelerine bağlı olmak gergedan dönüşümüdür!.. Oysa gerçekte o hasletler asıl duruş iken,gergedanlaşanlar, bu dönüşümü de çağın gereği olarak yutturmaya çalışanlar öncelikle onlardır...
Eserin sahnede canlandırılan baş karakteri Bêrenger, çevresindeki gergedanlaşmaya karşı direnmekte, bu yüzden aşağılanmakta, baskı altında kalmaktadır... Ama çaresizdir!.. Sevgilisi Daisy de etkilenmiştir...
“Belki hatalı olan biziz. Onlardan fışkıran şu müthiş enerjiye bak... Birer tanrı gibiler... BÈrenger’i o kadar da sevmiyorum...”
BÈrenger tek başına, insan kalma savaşı vermektedir. Finalde haykırır... “Bir ben kaldım, sonuna kadar da böyle kalacağım. Teslim olmayacağım.”
Oyunun Yazarı Ionesco Gergedanlar’da geçen söz konusu dönüşümden duyduğu kaygı için şunları söyler: “... birden bire ortaya çıkan bir düşüncenin bulaşıcı bir hastalık gibi yayılması. Yeni bir din, bir öğreti, bir fanatizm sürükleyiveriyor insanları... Bilmem hiç dikkatinizi çekti mi, insanlar sizin düşüncelerinizi artık paylaşmıyorsa, sanki canavarlarla karşı karşıyaymışsınız duygusu uyanıyor insanda. Örneğin gergedanlarla. Gergedanların saflığı, aynı zamanda acımasızlığı var onlarda. Onlar gibi düşünmüyorsanız göz kırpmadan öldürebilirler sizleri.”
Ne diyorsunuz bu geregedanlaşma meselesine!..