« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

14 Mar

2016

Biden, Maliki ve Erdoğan

İLHAN TANIR 01 Ocak 1970

Beyaz Saray'ın yanlış Erdoğan politikasının izinde

ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden gafları ile bilinen, gayet ‘sakar’ bir politikacı olarak tanınır. Biden'ın ilginç karakteri özellikle dış politikaya gelince daha bir sakar görünür.

Biden henüz Irak İşgali ilk yıllarında Irak’ın üçe bölünmesi gerektiğini savunmasıyla hatırlanır. 2009 başında Obama’ya yardımcı olduğunda bu önerisini reddetmesi gerekmiştir. Kendisi başkan yardımcılığında Irak portfolyosunu alarak başlamıştır. Bush’dan yadigar savaşı en kısa zamanda unutmak isteyen Obama, Biden’a Irak dosyasını vererek kendisini de savaştan uzaklaştırmış, izole edip ekonomik sıkıntılarla boğuşmuştur.

Biden’ın 2011 yılı sonunda Irak Başbakanı Maliki ile ilişkileri yönetemediği için ABD varlığının Irak’tan erkenden ayrılmasına neden olduğu, o zamanlarda Maliki ile ilişkileri gerektiği gibi yönetemediği yönünde eski Obama yetkilileri de dahil birçokları ağır eleştiriler getirmiştir kendisine. Giderek mezhepçi hale gelen Maliki hakkında gerekli kadar uyanık olup bu politikasını durdurmasına ikna edemeyen onu İran'ın kucağına bırakıp erkenden Irak'ı terkeden Amerikan güçlerinde Biden'ın rolü büyüktür. Çok değil 3 yıl sonra, bu kez IŞİD’i durdurmak adına yeniden ülkeye dönmek zorunda kaldığı görülmüştür Amerikalıların. Yani Biden'ın IŞİD'i doğuran şartlara da yanlış Irak politikası ile dolaylı olarak yol açtığı iddia edilir.

Ukrayna

Biden’ın bir başka ilgi sahası bir başka bölünmüş ülke Ukrayna olmuştur. Ukrayna'nın da Rusya'ya karşı silandırılmadığı, yeteri kadar desteklenmediği ve Ruslara karşı mandalda asılı bir ülke gibi kıvrandığını düşünenler çoktur.

Sakarlık ve sakatlıklıkları saymakla bitmez Biden'ın, ama görünen o ki son 2 yıldır Türkiye portfolyosunda da giderek daha çok söz sahibi oldu kendisi. Biden, Obama’nın Erdoğan ile arasının soğuması ile birlikle 2014 yılından itibaren Erdoğan ile muhatap olmaya başladı. Biden telefon ve ziyaretlerle Türkiye’yi yeni dikkat odağı yaptı.

Erdoğan vs. Biden

Biden ve ofisini yakından izleyen bir Amerikan kaynağı, Biden'ın Türkiye ilişkilerinde üstün eli kazandığı 2014 yılından beri iki ülke arasında hızla düşen ilişkileri anımsattı. 2014 yılı BM Genel Kurulu toplantılarında New York'da Erdoğan ile Biden görüşmüştü. Sonrasında Harvard Üniversitesinde yaptığı konuşmada Biden, Türkiye’ye ağır suçlamlar getirdi IŞİD ve diğer cihadçılar nedneiyle. Erdoğan’a sözler atfetti. ABD-Türkiye ilişkileri gerilmiş, Erdoğan cumhurbaşkanı seçildiğinden beri pek Batılı yabancı konuk ziyaretçi almamıştı ki Biden Kasım ayında İstanbul’a geldi, ilk yüksek düzey konuğu oldu Erdoğan'ın seçimlerden itibaren. Bütün bunları Erdoğan'ı IŞİD ve Suriye konularında ikna edeceği ümidiyle yaptı. Biden kendisinin ‘touchy-feely’ bir aktör olup, kişisel ilişki ile Erdoğan’a iş yaptıracağını da düşündü.

2014’de İncirlik üssünü açtırma hedefiyle geldi Biden Türkiye'ye. Kapalıçarşı’da kilimleri izlemekten başka bişey yapmak istemeyen bir Amerikan turisti gibi içeri davet edildi, çay içirildi ve sonra kolunun altına 2 pahalı kilim satılarak çıkarılan biri gibi Erdoğan tarafından bolca vaaz verilen, Suriye'de bir uçuşa yasak bölgenin gereklerinin anlatıldığı bir ders aldı. Tabi İncirlik açıllmadan, dahası IŞİD ile mücadelede de Türkiye tarafından bir politikaya değişime gerek duyulmadan 2014 bitti, 2015'in Haziran seçimine kadar gidildi. Bilindiği gibi İncirlik bu ziyaretten neredeyse 8 ay sonra ve bambaşka dinamiklerin tetiklemesiyle açıldı.

Biden geçtiğimiz ay yeniden İstanbul’da idi. Güçlü basın özgürlüğü mesajları verdi ama iş IŞİD ile mücadeleye, 98 km’lik sınırı kapatmaya geldiğinde pek bir somut sonuç alamadı. YPG veya PYD konularında da değişim yaşanmadı. Biden ağzına almamayı tercih etti. Biden, Amerikan başkan yardımcısı olarak yaptığı ikinci İstanbul ziyaretinden de eli boş dönüyordu. Bu ziyaretten sonra yapılan Obama-Erdoğan görüşmesi, bu görüşmeden yakından haberdar olan kaynaklara göre oldukça ‘’neşesiz’’ geçti. 80 dakikalik telefon görüşmesinde taraflar farklı pozisyonlarını sürdürdüler. Bunu farklı yansıyan telefon görüşmeleri açıklamalarında gördük.

Beyaz Saray'da Türkiye

Beyaz Saray’da Susan Rice’ın artık Türkiye ile pek ilgilenmediği bunun yerine Obama’nın sağ kolu Ben Rhoades ile Mark Schapiro’nun Türkiye dosyasına baktıkları öğrenildi.

Irak ve Ukrayna’da ABD politikalarının yanlışları tavan yapmışken, şimdi bu dosyalardan birinci elden sorumlusu Biden’ın Türkiye ile muhatap olmaya başlamasından beri, Biden'ın ağırlığı da var. Biden'ın Erdoğan’ı okuyamadığı eleştirileri başkentteki bir konu. Ukrayna ve Irak’da yanlış hesapların bu ülkelerde bölünmelere neden olduğu hatırlandığında, bu dosyalara bakan Biden'ın 2014’ün Kasım ayından beri Türkiye ile doğrudan muhatap olan olması, Erdoğan için yanlış reçeteler yazdığı konuşuluyor. 2014 ve 2015 yıllarındaki ABD politikasının ne Erdoğan ne de Suriye konularında başarılı olabildiğini hatırlanmalı.

Obama-Erdoğan telefon görüşmesi ''neşesiz'' idi

Biden en son ABD Kongresi toplantısında, Erdoğan ile yaptığı uzun görüşmeler sonrası İstanbul'da yaptığı görüşme sonrası Erdoğan’ın ‘’İsa’yı gördüğünü’’ ve kendine geldiğini söylemesiyle duyuldu. Buna Erdoğan’ın ne cevap verdiğini pek anlamadık ama şunu biliyoruz ki Erdoğan, Yıldız Sarayında kabulünde konuğuna bir basın açıklaması dahi yaptırtmadı. Üstüne, Biden, bizzat Erdoğan’ın talebi ile teke tek görüşme yaptı. Yani Biden ile Erdoğan, mütercimlerle birlikte yaptıkları görüşmeye yetkililer alınmadı ve böylece aradaki farklı pozisyonlarının dışarıya sızması Erdoğan'ın istediği gibi tümüyle önlenmiş oldu.

Bu İstanbul ziyareti sonrası da ne PYD ne de IŞİD konusunda bir gelişme yaşanmadı. Aksine, Erdoğan, bu görüşmelerden sonra da ABD’yi PYD politikasından ağır bir şekilde eleştirmeye devam etti. ‘Ya bizi ya PYD’yi seç’ zorlamasını defalarca yaptı. Şimdi Zaman’a el koydu. Can Dündar ve Erdem Gül'ün dışarı çıkması için yükselttiği ses önemli ve yerinde idi ama bunun dışında Biden’ın Erdoğan ile muhabbetinin Erdoğan’ı dizginlemesi adına pek etkili olmadığı, Biden'ın Maliki'yi yanlış anladığı gibi Erdoğan'ı da yanlış anladığı ve Amerikan politikasını yanlış yönlendirmede önemli bir aktör olduğu ileri sürülüyor.

Dileyelim ki Biden’ın daha önce baktığı ülkelerin bölünmesi bir rastlantı olsun. Dileyelim ki şimdi de Biden'ın Türkiye'ye giderek artan ilgisi de bir rastlantı olsun.

Ziyaret -> Toplam : 125,38 M - Bugn : 144095

ulkucudunya@ulkucudunya.com