7 Haziran'dan bugüne ne değişti?
Servet Avcı 01 Ocak 1970
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 7 Haziran gecesi geç saatlerde seçim sonuçlarını değerlendiren bir konuşma yapmıştı... O konuşma yeniden seçimin önünü açmıştı...
Sert bir konuşmaydı ve özeti "Biz bu işte yokuz. Siz AKP-HDP olarak veya AKP-CHP-HDP olarak bu koalisyonu kurmalısınız" şeklindeydi...
O gün hükûmetin kurulması için koalisyon tartışması vardı, bugün ise anayasa tartışması var... Ortada yine dört siyasî parti bulunuyor... Anayasanın değiştirilebilmesi için yine koalisyon gerekiyor... Fakat MHP yönetimi açısından durum ve dil farklılaşmış görünüyor...
Şimdi 7 Haziran akşamı Devlet Bahçeli'nin yaptığı konuşmayı buraya kopyalıyorum ve sadece'hükûmet/koalisyon kurma'yla ilgili kelimeleri çıkarıp, yerlerine 'yeni anayasa'yı koyuyorum... Bakalım nasıl bir 'istikrar' ortaya çıkmış!..
- "Anayasa koalisyonunun uyumlu bir koalisyon olması lâzımdır... Demek ki birinci koalisyon, başlangıcından bu yana birliktelikleri devam eden AKP ile HDP arasında olması lazımdır. AKP ve HDP arasındaki örtülü iş birliğini kamufle etmek, gizlemek, koalisyon arayışlarıyla Türkiye'yi bir erken seçime mecbur bırakacak şekilde tehdit altına alarak bir dayatmaya başka partileri katmak siyasi ahlaksızlıktır."
- "Çözüm süreciyle ilgilenen, ileri demokrasiden yana olan, "daha gelişmiş bir özgürlükler"cümlesiyle siyasetini sürdüren partilerin bir ortak koalisyonu düşünüldüğü takdirde, yeni anayasa için ikinci bir koalisyon modeli olarak AKP, CHP ve HDP bir araya gelmelidir..."
Yeni anayasayı kimin yapması gerektiğine dair aşağıdaki cümleyi ise 7 Haziran akşamından hiç değiştirmeden kopyalıyorum:
- "Bunları şu an gayriresmi rakamlarla ifade edersek, söz gelimi AKP artı HDP koalisyonu, 258 artı 79, toplam 337 milletvekiline dayalı güvenoyu alabilecek, anayasa üzerinde değişiklik yapabilecek bir koalisyon modeli olarak ortaya konulabilir. Bunun oransal olarak temsili yüzde 53,9'dur." (Oranlar bugüne göre revize edilebilir.)
- "Yeni anayasa için ikinci modeli esas alacaksanız, AKP, CHP, HDP'yi, çözüm süreci, ileri demokrasi, daha geniş özgürlükler için bir model arıyor ve uluslararası destek de bulabiliyorsanız, işte size 258 artı 132 artı 79, toplam 469, yüzde 78,9 orana dayalı geniş tabanlı bir anayasa koalisyonu olur. Böyle bir yapılanma içinde MHP, şerefi ve haysiyetiyle, ilkeli ve dürüst davranışıyla, politikalarıyla, çok güzel ve Meclis'te denetimi esas alan bir ana muhalefet partisi görevini üstlenmeye de hazırdır."
***
Metinlerdeki 'hükûmet kurma'yla ilgili yerleri 'yeni anayasa'yla yer değiştirince ortaya böyle bir fark çıkıyor...
Nereden nereye değil mi? Topu topu 8 ayda "Ne yapıyorsanız yapın, CHP'yle yapın, HDP'yle yapın"şeklindeki dilden yol göstericiliğe... "O günkü tavır mı doğruydu, bugünkü mü?" tartışmasına girmiyorum... Sadece sürekli edebiyatı yapılan çizgi tutarlılığına, duruşa ve istikrara vurgu yapmaya çalışıyorum!..
'Oslo kardeşleri'ni bir arada hükûmet kurmaya çağıran dili kimse unutmamışken, şimdi devamlı CHP'yi masaya çağıran kimliğe bürünmek, olmazsa siyasî iktidara B planlarını hatırlatmak ne büyük istikrar ve duruş modeli değil mi?
Sahi MHP bu anayasa arayışlarının içinde niye var? "Zaten anayasa geçerli mi, askıda mı, eskisini takmayan bu iktidar yenisini takacak mı, iktidar ne yapmak istedi de bu anayasa engelledi?" bilen yokken, üstelik Anayasa Mahkemesi'nin kaldırılması bile iktidar mensupları tarafından teklif ediliyorken, bu atmosferin sahipleriyle aynı masada, üstelik 'asla oturulmaz' denilenlerle birlikte oturmak 'duruş'un ve 'fikrî istikrar'ın neresine sığıyor?
Cevaplamadan önce bugün olup biteni 7 Haziran akşamı yapılan konuşmayla birlikte değerlendirelim... Mümkünse ondan sonra cevap verelim... Yoksa Erdoğan Başkan olduktan sonra cevap aramak zorunda kalacağız, anlamsız anlamsız...