« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

21 Mar

2016

Hayrettin Karaman’dan, Erdoğan’a uyarı mı?

ERKAM TUFAN AYTAV 01 Ocak 1970

 SSCB döneminde Kremlineloglar vardı. Demirperde ülkesi olan Sovyetlerde Kremlin’in neler düşündüğünü anlamak öyle kolay değildi. Çünkü her şey sansür altındaydı. Kolay kolay bilgi sızmazdı.

Kremlineloji ve kremlineloglar böyle bir mecburiyetten doğmuştu. Komünist Parti üyesi veya ilişikli kişilerin mimiklerinden bile yorumlar çıkarılırdı.

Medyanın susturulduğu bir Türkiye’de devletin içinde neler oluyor, AK Parti de kim nerede duruyor, kim kime kılıç çekti, Sayın Davutoğlu, Cumhurbaşkanı’nın huzurunda niye kaşlarını çattı gibi sorular ister istemez gündeme geliyor.

Bizim gibi Kremlinelogluğa soyunmuş faniler de bunlardan anlamlar çıkarmaya çalışıyor.

Bu bağlamda hükümete yakın, eklemlenmiş yâda göbekten bağlanmış yazarların yazıları da oldukça önem taşıyor.

Geçenlerde Hayrettin Karaman, Yeni Şafak’taki köşesinde çok ilginç bir yazı kaleme aldı. Zannediyorum pek çok kişinin dikkatini çekmedi veya okuyan olmadığı için kimse görmedi.

Bakın neler diyor Hayrettin Hoca;

· ‘Devlet başkanı istibdada yönelemez,

· Tek başına, sırf kendi reyi ile karar veremez.

· Bir şûrâ (danışma meclisi) bulundurmak ve işleri onlarla danışmalar yaparak yürütmek mecburiyetindedir.

· Danışmanlar dürüst, güzel ahlak sahibi, cesur, hakkı ve hakikati kendi menfaatinden üstün tutan, kendi alanında iyi yetişmiş kişilerden oluşacaktır.

· Devlet başkanı ehline danışmayı terk eder, istibdada saparsa ümmet adına onu yüksek karar mercii görevden alır (hal'eder). Alim ve dindar olan zevat ile danışmayı terk eden halifeyi azletmek farzdır.

· Bir başkanın, her dediğini onaylayan, gözünün üstünde kaşın var demekten korkan (veya yerinden ve menfaatinden mahrum olma korkusuyla susan), ehliyet ve liyakatı eksik olan kimseleri danışman olarak seçip sözde “danışma mecburiyetini” yerine getirmiş olması yeterli değildir.

· Dini bakımdan farz olan itaatin iki vazgeçilemez şartı emir ve kararın şeriata uygun olması, yöneticinin danışmayı terk edip istibdada sapmamasıdır.

İlginç değil mi?

Devlet başkanı istibdada yönelemez yönelirse itaat edilmez, hatta azledilir diyor.

Ne alaka şimdi gibi safça bir soru sormanın alemi yok.

Anlaşılan o ki Hayrettin Hoca, ülkenin istibdatla yönetildiğinin, Erdoğan’ın etrafında jöleli, jölesiz neticede liyakatsiz danışmanlar olduğunun farkında.

Hükümete çok yakın bir kalem tarafından kaleme alınmış Saray danışmanları arasında eşcinsel ilişki ‘iddiasını’ herhalde o da okumuş ve midesi bulanmıştır.

Yandaş kalemler arasında bir süreden beri- üstü kapalı olarak da olsa- Cumhurbaşkanı hakkında bu tarz eleştiriler gündeme getiriliyordu. Hatta bu kalemler hükümet yanlısı ve Saray yanlısı olarak bloklaşmışlardı.

Bu yazının bu döneme denk gelmesi ilginç.

Hayrettin Hoca ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çok yakındır, hatta Erdoğan’ın icraatlarını İslam’a uygun olup olmadığı konusunda Hayrettin Hoca’dan ‘fetva’ aldığı yaygın bir söylentidir.

Bu sebeple toplumda milyonlarca insanın yapılan bütün zulümlerden Hayrettin Hoca’yı da sorumlu tuttuğu herkesin bildiği bir gerçek.

Hayrettin Hoca bu yazı ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı uyarıyor diyebilir miyiz?

Yada bütün olan biten karşısında ellerini mi yıkamak istiyor acaba diye de bir soru sorabiliriz?

İyi de nereden çıkarıyorsun bütün bunları Cumhurbaşkanı Erdoğan için söylediğini diyen AK Partililer olabilir.

Bakın Karaman Hoca yazısını nasıl bitiriyor;

‘Şimdi İslam dünyasında şeriatı uygulama iddiasında olan liderlerin durumunu bir düşünelim, bu şartlara uygun bir lider var mı?’

Ziyaret -> Toplam : 125,40 M - Bugn : 168899

ulkucudunya@ulkucudunya.com