‘Bu adamı kullanın deliğe süpürmeyin’
Ergun Babahan 01 Ocak 1970
Türk siyasi tarihine geçen bu sözü, AKP'nin kurucularından ve bir dönemin yıldızlarından Cüneyt Zapsu 2006 yılının Nisan ayında American Enterprice Institute'de yaptığı konuşmada, dönemin Başbakanı Erdoğan için kullanmıştı. AKP'nin Hamas siyaseti yüzünden Washington'la gerilen ilişkileri tamir için alelacele Amerika'ya uçan Zapsu, ilişkileri tamir için çaba harcamıştı.
Bu konuşma, Milliyet'te manşete taşınmış, Zapsu sözlerini inkâr etse de o dönem Milliyet'in Washington Temsilcisi olan ve bu toplantıda bulunan Yasemin Çongar'ın konuşmayı teybe aldığı ortaya çıkmıştı.
Amerika, kimi farklı algılara rağmen hâlâ dünyanın en güçlü ülkesidir. Kendi etki alanında gördüğü ülkelerde bu gücü zirvededir. 1989 yılında politikalarıyla Washington'ı rahatsız eden Panama'yı işgal etmiş, diktatör Noriega'yı devirerek Amerika'da bir hapishanede çürümeye terk etmiştir mesela…
AKP yönetimi kuruluş yıllarında bunun farkındaydı. Kuruluş aşamasına dönemin Başkanı Bush'tan randevu alınca sevindirik olmuş maaile Washington'ın yolunu tutmuşlardı. Sarıyer dolmuşunu andıran masa fotoğrafını hâlâ hatırlarsınız herhalde.
Ancak zaman içinde bu bağ zayıfladı. Davutoğlu'nun dışişleri bakanı olması ve hayali bir neo-Osmanlı dünyasına kapılması, bölgede ABD'ye rağmen işler yapmaya çalışılmasına yol açtı ve art arda gelen uyarılar dinlenmeyince ipler kopma noktasına geldi. Zarrab olayı, bu kopuşun ilanıdır.
Bundan sonraki gelişmeler, Zarrab dosyasını açan savcının yetkisinin ötesine geçmektedir. Dosyanın, Zarrab'la iş tutan, milyar dolarları birlikte iç eden Türkiye yetkililerinin hangilerine, ne kadar uzanacağını Ankara'nın tutumu belirleyecektir.
Savcının elinde Zarrab'ın hangi bankayla, hangi siyasetçiyle, hangi kanallar üzerinden iş tuttuğuna ilişkin belgeler olduğu anlaşılıyor. Zarrab'ın ifadesi, delilleri güçlendirmek, dünya kamuoyunu ikna etmek açısından önem taşıyabilir.
Bu açıdan baktığımızda, Türk iç hukukunu ilgilendiren eylemlerde bulundukları iddia edilen Muammer Güler, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar için kaygılanacak bir durum yok gibi görünüyor. Ama aynı şey dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve Zarrab'ın işlemlerinde adı geçen bankaların yöneticileri için durum aynı değil.
Amerikan Hazine Bakanlığı, İran'a ambargoyu delen bu bankalara ağır para cezası kesecek mi önemli bir soru işareti mesela. Üç-dört bankaya yönelik böyle bir hamle zaten kırılgan olan Türkiye ekonomisini çökertir. İddianamenin derinliğini ve kapsamını perde arkası görüşmeler belirleyebilir.
Ancak ultra-iktidar yanlısı Star Gazetesi'nin dün Amerika ve Rusya arasında Türkiye'nin önünü kesmek için işbirliğine gittikleri yolunda bir analize yer vermesi, tepelerde panik havası estiğinin açık göstergesi.
Washington'ın mesajı uzun zamandır ortada: IŞİD'le, El Kaide ile dans ederek, hukuku hiçe sayarak, memleketi yağmalayarak geldiğin nokta burası. Bu böyle gitmez. Filmin sonunu Ankara belirler. Acılı mı olacak, acısız mı göreceğiz.