Dokunan hep yandı yanma sırası onda
Saygı Öztürk 01 Ocak 1970
İranlı Reza Zarrab, sanatçı Ebru Gündeş’le evlenmesinden sonra tanınmaya başladı. Oğullarıyla bağlantı kurarak bakanlar yaklaştı. O hale geldi ki, Zarrab’ın bü-rokratlar üzerinde de inanılmaz bir biçimde gücü arttı. “Önemli kişi” diye Vatandaşlık Yasası’nın istisnai hükümlerinden yararlandırıldı ve Bakanlar Kurulu kararıyla Türk vatandaşı yapıldı. İranlı Reza oldu “Rıza”, Zarrab da oldu “Sarraf”.
Onun asıl tanınması ve Türkiye gündemine bomba gibi düşmesi 17 Aralık 2013’te gerçekleşti. 17 Aralık 2013 operasyonunda Rıza Sarraf’tan rüşvet aldıkları iddiasıyla bakan çocukları da gözaltına alınmış, cezaevine konulmuştu. Onların imdadına dönemin Başbakanı’nın oğlunun adının karıştığı 25 Aralık operasyonu yetişti. İşte, o operasyondan sonra olayın şeklini usta bir manevrayla değiştirmeye başladılar.
“SIFIRLA OĞLUM SIFIRLA”
Operasyonu, Emniyet içindeki polisler ile yargıdaki savcı ve hakimlerin tezgahladığı öne sürülmeye başlandı. “Yandaş basın” operasyona “darbe” derken, “sıfırla oğlum sıfırla” sözünü ise hep duymazdan geldi. 17 Aralık soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Celal Kara’dan soruşturma dosyası alındı. Operasyonları yürüten İstanbul Mali Şube Müdürlüğü dağıtılmaya başlandı. Savcı Kara meslekten çıkarıldı, hakkında yakalama kararı verilmeden yurtdışına çıktı. Her şeyi savcının talimatıyla yerine getiren 17 Aralık soruşturmasının başındaki Mali Şube Müdür Yardımcısı Yasin Topçu ile operasyonu gerçekleştiren Başkomiser Mehmet Akif Üner “Zarrab ve bakan çocuklarına kumpas kurdukları” suçlamasıyla 9 Aralık 2015’te tutuklandı. O gün bugündür ortada iddianame olmadan cezaevinde tutuluyorlar.
25 Aralık “sıfırla oğlum sıfırla” operasyonu ise yapılamadan engellendi. Onda da yine “kumpas” kurdukları suçlamasıyla dönemin Mali Şube Müdürü Yakub Saygılı, Şube Müdür Yardımcısı Kazım Aksoy, Emniyet Amiri İbrahim Şener, Başkomiserler Mehmet Habip Kunt, Arif İbiş, Komiser Mustafa Demirhan, Komiser Yardımcısı Mehmet Fatih Yiğit tutuklandı. Onlar da 4 Eylül 2014 tarihinden bu yana cezaevinde… Savcısı meslekten atıldı, operasyonları yapanlar tutuklandı, açıkçası Zarrab’a dokunan yandı.
KEFALETLE BIRAKILIR MI?
Kamuoyu Reza Zarrab’ın gözaltına alındıktan sonra tutuklandığını biliyor ama avukatı Şeyda Yıldırım, “Hayır tutuklu değil” diyor. Zarrab’ın cezaevine konulmadan kefaletle tahliyesi için görüşmelerin devam ettiğini belirtiyor. Avukatların “kefaletle tahliye” isteği inceledikten sonra mahkeme kefalet miktarının ne kadar olacağını avukatlara bildirecek. Konu ticari ambargoyu delme olunca rakamın da yüksek olması bekleniyor.
Avukat Şeyda Yıldırım, Zarrab’ın yanında eşi Ebru Gündeş ve kızının bulunduğunu, onlarla ilgili herhangi bir gözaltı işlemi olmadığı için Türkiye’ye döndüklerini, müvekkilinin gözaltına alınmasının nedeninin de tamamen ticari olduğunu kaydediyor. İran’a ambargo uygulanırken yapılan işlemler soruşturma konusu… İddiaların avukatlar tarafından incelenmesi yaklaşık iki hafta sürecek. ABD’deki avukatların yanı sıra Türkiye’deki avukatı Yıldırım da ABD’ye gidecek.
Türkiye’de bir dönemin aydınlanması gerekiyor. Soruşturmayı yürüten Savcı Celal Kara ile konuştuğumda “En sağlam, en çok delili olan dosyam” diyordu. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2. Dairesi’nde muhalefet şerhine rağmen açığa alınan ve daha sonra hakkında yakalama kararı verilen cumhuriyet savcısının haklılığını HSYK yetkilileri de biliyor.
O dosyaların sağlamlığına TBMM’de kurulan Soruşturma Komisyonu da inanıyordu ama görevden alınan bakanlar, AKP’lilerin oylarıyla Yüce Divan’a gönderilmekten kurtarıldı. Kendisine 700 bin liralık kol saati verilen bakan, “rüşvet almadığını” söylerken acaba içi rahat mı? Evinde 6-7 kasa bulunan bakan çocuğunun kasaları dolduran parayı yasal yoldan kazandığına siz inanır mısınız?
TÜRKİYE’YE KARŞI KOZ
ABD’de Reza Zarrab dosyası açılırken, o dosya hakkında ise Türkiye’de “kovuşturmaya yer olmadığı”na ilişkin karar verilmişti. Ancak o dosya bugün kapatılmış olsa bile ileride yeniden açılmasının yolu kapatılmış değil. Bir dönem gelir, TBMM’de 276 milletvekilinin oyuyla kapatılan 17 Aralık, 25 Aralık 2013 dosyaları yeniden açılır, bugün dosyalarının kapandığını sanan eski bakanlar Yüce Divan’a sevk edilebilir. Bir gün Reza’nın kendi ayağıyla ABD’ye gidip, havaalanında gözaltına alınacağı aklınız gelir miydi?
Reza’nın anlatacakları, ABD’nin elinde Türkiye’ye karşı da önemli koz olabilir. Bunlara da “olmaz olmaz” demeyin…