« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

12 Nis

2016

Size ne oldu böyle?

Erhan Başyurt 01 Ocak 1970

Hükümete yakın “yandaş” gazeteler, uzun süredir dudak uçuklatan yalan ve uydurma haberlere imza atıyor.
Yalanları ve iftiraları manşetlerine taşıyorlar.
Yetmeyince “uydurma” belgeleri haber yapıyorlar.
Amaç: Algıyı yönetmek, halkı yönlendirmek ve hedef isimlerin itibarını yok etmek!
***
Çoğunlukla, yalan ve iftira haberleri soruşturmalar ve tutuklamalar izliyor.
Böyle olunca, bir merkezden yönlendirildikleri anlaşılıyor.
O kadar ki, farklı gazetelerin manşetleri bile aynı cümleler ve hatalarla çıkıyor.
Bu gazeteler ve gazeteciler üzerinden bir nevi “psikolojik harekât” yürütülüyor.
***
İktidarın hedefinde kim varsa, gazetelerin hedefinde de onlar oluyor.
İktidar neyi örtmek istiyorsa, dünya yıkılsa, onların sayfalarında yer almıyor.
Çoğu zaman kraldan çok kralcı davranıp, “hükümete darbe” komploları kurup yayınlıyorlar.
***
Reza Zarrab tutuklanıyor. Haber olarak yer vermiyorlar.
Ardından hükümete darbe olduğuna dair inanılmaz komplolar üretip, manşetlerine taşıyorlar.
Yetmiyorsa, fotoğrafa montaj yapıp, yayınlamaktan hicap duymuyorlar.
Uydurdukları resimle, Amerikalı savcıyı “paralel” ilan ediyorlar.
***
Akın İpek Bey'in tüm şirketlerine kayyım atıyor, medyasını batırıyorlar.
Ancak nasıl bir “talimat” alıyorlarsa, komik bir “İngilizce” ile uyduruk belge düzenliyorlar.
Yalanları ortaya çıkıyor, ama yüzleri bile kızarmıyor.
***
Üzerine çay dökülmüş sahte belgeyle Atatürk'e suikast düzenlettiler.
Twitter yazışmalarını komik “İngilizce” ile taklit edip, Sümeyye Erdoğan'a suikast yalanı ürettiler.
Hepsi yalan, hepsi düzmece, hepsi iftira…
***
Yine de vazgeçmiyorlar.
Nasıl olsa yalanlarını halk duyuyor, yalanlamalardan habersiz!
365 gün yalan, 365 gün iftira… İnsanın içi kaldırmıyor.
Okumak değil, bakmak bile mümkün değil bu gazetelere…
***
İyi de, çoğu “dindar demokrat” olduğunu iddia eden bu gazeteciler nasıl bu hale geldi?
Reklam ve iktidarın nimetlerinden faydalanmalarının tek başına bir neden olduğunu düşünmüyorum.
Bir kısmının “ideolojik körlük” yaşadığı, bir kısmının da “haset kurbanı” olduğu kanaatindeyim.
***
Çoğunu yakından tanıma fırsatı elde ettiğim bu meslektaşlarıma dostça sesleniyorum:
Size ne oldu böyle?
Lütfen! Her türlü etkenden uzaklaşıp, sessiz ve sedasız bir gece karanlığında, yalan, iftira ve uydurma belgelerinizi, vicdan ve akıl terazisinde bir tartın!
***
Vicdanınız attığınız manşetlerden huzurlu, aklınız da alkış tutuyor mu?
Eğer yalana, iftiraya, itibar suikastına ve sosyal linçe devam edecekseniz, ne diyebilirim:
Utanmıyorsanız ne yaparsanız yapın!

Ziyaret -> Toplam : 125,77 M - Bugn : 2253

ulkucudunya@ulkucudunya.com