Müttefik?
Tamer KORKMAZ 13 Mayıs 2008
Önceki günkü Milliyet ve Cumhuriyet'te ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson'la yapılmış röportajlar vardı…
Hayli dikkatli ifadeler kullanan, "ölçülü" mesajlar vermeye özen gösteren, daha ziyade "ne şiş yansın ne de kebap" kulvarında koşmayı tercih eden Ross Wilson, Washington yönetiminin pragmatik kanadına mensup bir büyükelçi olarak tanınıyor…
Milliyet'teki söyleşinin bir yerinde söz ABD'nin PJAK konusundaki tavrına geldiğinde, Wilson şu inkar edici cümleleri kuruyor:
"ABD'nin PJAK'la hiçbir ilişkisi yoktur. Hiçbir şekilde onunla çalışmamakta ve onu desteklememektedir. PKK ve PJAK arasındaki ilişkilerin ne denli yakın olduğuna dair doğrudan bir bilgim yok. Bana göre aşağı yukarı aynı grup sayılırlar. Bu yüzden onlarla hiçbir ilişkimiz olamaz."
* * *
Los Angeles Times'a konuşan (15 Nisan'08) Osman Öcalan, Amerikalı yetkililerin Irak'ın işgalinden hemen önce PJAK'ın (PKK'nın İran'la savaşan kolu) Kuzey Irak'taki kamplarını ziyaret ettiğini anlatırken şöyle diyordu:
"ABD ile güzel bir ilişki var. Birbirleriyle görüşüyorlar. Askeri destek de söz konusu…"
Abdullah Öcalan'ın kardeşi Osman Öcalan'ın şu cümlesi de dikkat çekiciydi:
"Amerikalı askeri araçlar her iki-üç ayda bir PKK ve PJAK karargahlarına girer. Amerikalılar resmi ilişki kurmak niyetinde değiller. Türkler bununla ilgili bir soru sorduğunda 'İlişkimiz yok' diyebilsinler diye, bu böyledir…"
* * *
Ross Wilson, neredeyse tam bir yıl önce Ankara'da terörle ilgili bir konferansta konuşurken ilk sayılabilecek bir "itiraf"ta bulunmuştu:
"PKK, Türkiye'nin karşılaştığı en büyük terör sorunudur. Müttefikleri yapabileceklerini ya da yapmaları gerekeni yerine getirmemiştir!" (Hürriyet, 15 Mayıs 2007)
* * *
NATO'nun lokomotifi ABD, yirmi dört yıl boyunca Türkiye'nin PKK terör örgütü ile mücadelesinde "müttefik olmanın" gereğini neden yerine getirmemiş, acaba?
5 Kasım Zirvesi'nden sonra dillerden düşmeyen şu "istihbarat paylaşımı" ABD gibi bir müttefikin NATO Anlaşması gereği yapması zaten şart olan bir "işbirliği" değil miydi?
ABD'nin son dönemdeki "istihbarat paylaşımı" hadisesini de hakkıyla yerine getirdiğini sanmayınız:
Mesela, Şubat'ın son haftasında K.Irak'a yönelik "çok başarılı" kara harekatı esnasında ABD'nin yer yer "yanlış istihbarat verdiği" saptanmış bulunuyor!
Bu yılın 3 Ocak günü, terör örgütü Diyarbakır'da askeri araç geçerken içi bomba dolu aracı patlattığında; ABD'nin "istihbarat paylaşımı" neden devreye girmemişti, acep?
* * *
ABD, PKK'ya karşı mücadelemizde yanımızda yer almak şöyle dursun, terör örgütünü tam anlamıyla desteklemiştir: Perde arkasındaki bu desteğin çarpıcı kanıtlarını içeren "büyük kozlar" Ankara'nın elindedir…
Washington'ın 5 Kasım sonrasında Ankara'ya "PKK ile mücadelede destek vermek zorunda kalması" sözünü ettiğim hususla ilgilidir…
Alternatifi kalmamıştı, ABD'nin…
Bakınız, ABD "destek vermiyorum" deseydi de; Türkiye sınır ötesi harekatlarda ve PKK'yı bitirmekte kararlıydı!
Türkiye'nin 1 Aralık'tan bu yana sınır ötesi operasyonlara giriştiği bölge, ABD'nin işgali altındaki Irak'ın kuzeyi.
Washington "prestijini daha fazla tüketmemek için" Türkiye'nin K.Irak harekatına "destek vermek mecburiyetinde kalan" taraftır!