Millet Şairi Mehmet Akif Ersoy'un Hayatı ve Fikirleri
01 Ocak 1970
Sayın dinleyiciler,
Konuşmama başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ben sizlere İstiklal marşımızın yazarı, kendini milletine adamış Mehmet Akif Ersoy'un hayatını ve görüşlerini dilimin döndüğünce aktarmaya çalışacağım.
1873 yılında İstanbul'da doğan Mehmet Akif Ersoy'un asıl mesleği veteriner hekimliktir. İlk sivil veteriner okulunu birincilikle bitirmiştir. Birinci dünya savaşından sonra yaşanan olumsuz gelişmeler memleketin içine düştüğü buhran ve sıkıntı her vatansever gibi Mehmet Akif'i de etkilemiştir. Tarihimizin bu acı günlerinde Sebilürreşad dergisinde "Türklerin asırlardan beri istiklalini korumuş bir millet olarak yaşadığını ve esarete asla tahammül edemeyeceğini" adeta haykırmış, mandacılığa şiddetle karşı çıktığı gibi manda yanlılarını da sert bir dille eleştirmiştir.
İzmir'in işgalinden sonra Balıkesir'e geçmiş ve Milli Mücadele saflarına katılmıştır. İstiklal Savaşının merkezinin Ankara olarak belirlenmesinden sonra Ankara'ya gelmiş ve üst düzey yöneticiler arasında yer almıştır. Devletin çeşitli kademelerinde çalışmış ve üniversite de hocalık yapmıştır. 27 Aralık 1936 yılında vatan sevgisi, güçlü millet olma ve bu yolda mücadeleyle geçen 63 yıllık ömrü son bulmuştur.
Mehmet Akif'i millet ve İslam şairi yapan Fikirlerine gelince Mehmet Akif'in iki ülküsü bulunmaktadır: İslam ve millet. Her milletin ulus ya da uluslar arası alanda ün yapmış önemli şahsiyetleri bulunmaktadır. Türk milleti önünde Mehmet Akif Ersoy'un önemli bir yeri olduğu hiçbir kimse tarafından yadsınamaz, reddedilemez bir gerçektir. Mehmet Akif Ersoy adı "Türk milleti için vatan, millet, bayrak, özgürlük ve bağımsızlık kavramlarının karşılığıdır." dense sanırım yanlış olmaz. O, sadece bir şair değil, kurtuluş savaşını on kıtaya sığdırarak Milli Mücadeleyi en mükemmel bir şekilde dile getiren şahsiyettir. Bu nedenle milletin dili, sesi olan bu şahsiyetin hayatının bilinmesi ve her fırsatta dile getirilmesi yetmez toplumun her kesimi tarafından örnek alınması da gerekmektedir.
Günümüzde buna oldukça fazla ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Sevr heveslilerinin arttığı bu günlerde onu, hepimize örnek olacak bir şahsiyet olarak görüyorum.
Şüphesiz, Mehmet Akif Ersoy hakkında bir çok kitap, yüzlerce makale yayımlanmıştır. Ancak Mehmet Akif Ersoy'un yaptıklarına bakıldığında ne makalelere ne de kitaplara sığdırılamayacağı görülmektedir. Günümüzde kimi edebiyat, sanat ve siyaset adamlarının aldıkları paye, gördükleri ilgi göz önüne alınırsa, Akif Ersoy'un yeterince anlaşılmış, özümsenmiş olmadığı, yeterince önem verilmediği de ortaya çıkmaktadır.
Kurtuluş savaşını İstiklal Marşıyla adeta abideleştirmiş bir vatansever olan Mehmet Akif Ersoy'un fikirleri ve yaşama bakış tarzı aynı zamanda örnek vatandaşın da tanımıdır. Milletine armağan ettiği için İstiklal Marşını Safahat adlı kitabına almamıştır. İstiklal Marşını nasıl yazdığını ise "Bu marş ancak ümitle, imanla yazılabilir. O zamanı bir düşünün. İmanım olmasa böyle bir marşı nasıl yazabilirdim? Zaten ben de başka türlü düşünüp başka türlü yazanlardan değilim. Bu elimden gelmez. İçimde ne varsa olduğu gibi yazılarımdadır. Şu var ki İstiklal Marşının şiir olarak hiçbir değeri yoktur. Ancak tarihi bir değeri vardır." biçiminde dile getirmiştir. Bu nedenle İstiklal Marşının yazarı olan bu şahsiyetin düşünceleri, hayata bakışı ve o dönemde yaptıkları davranışlar örnek alınmalıdır.
İncelendiğinde açıkça görüleceği gibi Millet şairinin eserleri milletin dert ve bunalımları ile dolu olduğu gibi çözümlerine yönelik iletileri de içinde barındırmaktadır. Şiirlerinde kendi dert ve sıkıntılarına yer vermemiş; ancak, Türk insanının derdini kendi derdi kabul etmiştir.
Onun Türk milletinde gözlemiş olduğu en önemli konulardan biri her alanda geri kalınmışlıktır. Her şey tembellik ve cehaletin içinde harap olmaktadır. Milletin ahlak anlayışı, birlik ve beraberlik duyguları körelmiş ya da köreltilmiştir. Din adına hurafeler üretilmiş, bu hurafelere itibar edilmiştir. Devleti yönetenler kendi çıkarlarını düşünmekten milletin sıkıntılarını düşünemez olmuşlardır. Yitirilen topraklar, teslim olmuş ordular ve bunlara seyirci kalan millet karşısında Mehmet Akif Ersoy, üzülmüş, kederlenmiş, eziklik duymuş ancak ümidini ve mücadele azmini asla yitirmemiştir.
Bırakın matemi yahu! Bırakın feryadı
Ağlamak fayda etseydi babam kalkardı
diyerek milletin azim ve ümit duygularını harekete geçirmeye çalışmıştır.
İslam dinini gerilik ve cahilliğin sorumlusu olarak görmediği gibi Müslümanlığın özünden çok şekilciliği ile uğraşan, Kuranı yanlış anlayan, yanlış yorumlayan ve yanlış uygulayan din istismarcıları olduğunu belirtmiştir. Ve şu dizeleri yazmıştır:
Sarıklı milletidir milletin başına bela...
Fakat umumunu birden batırmak iş değil a!
İslam dininde cehaletin, yobazlığın, tembelliğin, batıl inançların yeri yoktur. Mehmet Akif, İslam'ın ölüler dini olmadığını aksine hayat dini olduğunu da söylemektedir.
İnmemiştir hele Kuran, bunu hakkıyle bilin,
Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için
Toplumun kurtuluşu için ahlak inkılabının gerekliliğine inanan Mehmet Akif'e göre İslam dini ahlakın temelini teşkil etmektedir. Diğer yandan Mehmet Akif Ersoy, Türk milletinin bir ferdi olmaktan her zaman gurur duymuş, şan ve şerefle dolu Türk tarihine hayran olmuştur. Bunu da eserlerinde yansıtmıştır. Amacı, yurdunu, milletini seven ve yeri geldiğinde uğrunda ölebilen karakterde insanlar yetişmesini sağlamaktır. Bunu şu dizelerle dile getirmektedir.
Sahipsiz olan memleketin batması haktır
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır
Akif'e göre bilim ve sanatta ilerlemenin, çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmanın yolu bilinçli ve sistemli çalışmaktan geçmektedir. Çünkü milletin varlığındaki devamlılık ancak çalışmayla sağlanabilmektedir. Akif batının teknolojik üstünlüğünü kabul eder ancak batı medeniyetinin üstünlüğünü kabul etmez. Türk toplumuna ters geldiğini savunur. Bu nedenle medeniyeti değiştirmek yerine batıdan milli bünyemize uygun olanlarının alınmasının doğru olacağını dile getirir. Batı karşısında her alanda güçlü bir Türkiye'yi hayal etmiş ve gelişmiş Türkiye'nin diğer gelişmekte olan ülkelere örnek olması, öncülük etmesi gerektiğini vurgulamış ve ömrü boyunca bu yolda çalışmıştır.
Sözlerimi Mehmet Akif'in dediği gibi "Allah bir daha İstiklal marşı yazdırmasın." dileğiyle noktalamak istiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.