Mahkeme Zoruyla Demokrasi: MHP Örneği
SEDAT LAÇİNER 01 Ocak 1970
MHP, 2015 Haziran seçimlerinde altın kıymetinde bir fırsat yakalamıştı. Ancak Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin izahı zor davranışları sonucunda parti dibi gördü.
1 Kasım seçimlerinde MHP’ye oy verenler bile Devlet Bahçeli’ye kızarak sandığa gittiler.
Kısacası Bahçeli, büyük bir şansı elinin tersiyle itmekle kalmadı, ülkenin en belirgin iktidar alternatiflerinden birini de yok etti.
Haliyle MHP’yi çok seven insanlar dayanamadılar ve başta Meral Akşener, Sinan Oğan ve Koray Aydın olmak üzere kongrenin toplanmasını istediler. Bu isimlere daha sonra Ümit Özdağ da katıldı.
Genel Merkez’in ‘muhalif’ olarak etiketlediği bu kişilerin talepleri sıradan bir demokraside en tabii haklarıydı aslında. Bir parti başarısız olmuşsa kongre yapar, parti yönetimi hesabını partililere verir. Ama bizde gelenek böyle değil.
CHP olsun, MHP olsun, AK parti olsun hepsinde aynı hastalık var. Koltuğa oturan oturmadan önce Japon yapıştırıcısı sürüyor sanki…
MHP’de de böyle oldu. Partinin mevcut genel başkanı Devlet Bahçeli kongreye gitmemek için her yolu denedi. Bunun üzerine muhalifler, il teşkilatlarından gerekli imzaları topladılar. Ama Genel Merkez o kurultayı yaptırmamaya kararlıydı. Kurultay isteyen il teşkilatları önce fesh edildi, ardından Devlet Bahçeli’ye yakın isimlerle o teşkilatlar yeniden kuruldu. Böylece kurultaydan, yani hesap vermekten kaçma hesapları yapıldı.
Önceki gün ise olağanüstü bir gelişme yaşandı ve Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi, bir heyet oluşturularak, partinin olağanüstü kurultaya götürülmesi kararını verdi.
Buna mahkeme eliyle demokrasi denir.
Başka bir deyişle mahkeme de olmasaydı MHP’de kurultay hayaldi…
Gerçi her şey bitmiş değil. Devlet Bahçeli, “MHP’yi teslim etmeyiz” diyor… Belli ki iktidar partisinde olduğu gibi MHP’de de bundan sonra “paralel komedisi”ni izleyeceğiz. Muhaliflere “hain” denecek, “paralel” denecek”, “ajan” denecek ama demokrasiye yol verilmemeye çalışılacak.
Ama bu konuda sadece MHP’yi ayıplamak doğru olmaz. Tüm partiler aynı. Adamın el kadar partisi var, koltuğu bırakmamak için her şeyi yapıyor. CHP çok mu farklı sanki. CHP’nin farkı, Genel Merkez’in kurultay işlerine hazırlık girmesi, teşkilatlardaki dengeyi iyi ayarlaması.
MHP iktidarda olsaydı demokrasi taleplerini mahkeme bile kurtaramazdı… Çünkü iktidara geçen yargı ayağını da bir şekilde çözüyor. Düşünsenize, benzeri bir durum AK Parti’de olsaydı ve aynı mahkeme böyle bir karar olsaydı ne olurdu? Ne olacak, o mahkeme üyelerinin hepsi kendisini ülkenin bir köşesinde bulurdu. Tabii şanslıysalar. Belki de kendilerini hapishane köşelerinde bulurlardı.
Ne demişti AK Parti Diyarbakır Milletvekili Ensarioğlu, “yargı da bizde yürütme de bizde yasama da bizde. Meclis’in AK Parti hükümetini denetlemek gibi bir şeyi olabilir mi?”.
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Burhan Kuzu da onaylamıştı bu sözleri. “Oğlan bizim, kız bizim, el ne karışır” demişti…
Doğru, parti bizim, yargı bizim, yürütme bizim, yasama bizim, el ne karışır?
Kısacası, MHP’nin hali Türk demokrasisinin düştüğü acıklı durumu gösteriyor.
Ümit ederim MHP’de esmeye başlayan demokrasi rüzgârı güçlenir ve MHP iktidara aday güçlü bir parti haline gelir. Türk demokrasisinin güçlü bir muhalefete, güçlü bir MHP’ye eskisinden daha fazla ihtiyacı var.