Rıza Tevfik (Bölükbaşı) (1869, Mustafapaşa -1949, İstanbul)
01 Ocak 1970
Türk şâir, felsefeci ve devlet adamı.
Hece vezninde yazdığı şiirlerle tanınan Tevfik Rıza Bölükbaşı, felsefeye merakı nedeniyle Filozof Rıza olarak anılırdı. Tıp eğitimi gören Tevfik Rıza, Osmanlı döneminde milletvekilliği, Milli Eğitim Bakanlığı da yapan çok yönlü bir kişilikti. Politikadaki tutarsızlıkları ve ateşli kişilik yapısı nedeniyle olaylarla dolu bir ömür sürdü. Sevr Antlaşması'nı imzalayan Osmanlı delegesi olarak Yüzellilikler arasında yer aldığı için uzun yıllar sürgünde yaşadı; gurbet acısını, şiirlerinde dile getirdi. Sürgünde iken yazdığı "Uçun kuşlar" isimli şiirinde yer alan;
"Uçun kuşlar uçun! Burda vefa yok!
Öyle akar sular, öyle hava yok!
Feryadıma karşı aks-i sedâ yok!
Bu yangın yerinde soğuk kül vardır."
kıt'ası o zaman ki sıla özlemini dile getirir.
Hayatı
1869'da günümüzde Bulgaristan sınırları içinde bulunan o yıllarda ise Edirne vilayetine bağlı bir kaza olan Cesir (Mustafapaşa)'da doğdu. Babası Mülkiye kaymakamlarından Hoca Mehmet Tevfik, annesi Kafkas muhacirlerinden Münire Hanım idi. Babasının isteği üzerine İstanbul'da bir Musevi okulunda okudu. İspanyolca ve Fransızca öğrendi. Babasının kaymakamlık yaptığı Gelibolu'da rüştiyeyi(ortaokul) bitirdi. Galatasaray Lisesi'nden mezun oldu. Öğrenci hareketlerine katıldığı için Mülkiye'den kovulduktan sonra 1890'da Tıbbiye'ye girdi. Tıp eğitimi sırasında da birkaç defa hapse girdi, çıktı, hapiste mahkumları isyana teşvik etti. Okulu 1899'da bitirip doktor olabildi.
Tıbbiye yıllarında tanıştığı Ayşe Sıdıka Hanım ile evlenerek 3 kız çocuğu sahibi oldu, ancak eşini 1903'te çocukları henüz 3, 4 ve 7 yaşlarında iken tüberkülozdan kaybetti.
1907'de İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne girdi ve bir yıl sonra Edirne mebusu olarak Osmanlı parlamentosuna girdi. Bir süre sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti ile anlaşmazlığa düştü. Balkan Harbi'nin İttihatçılar yüzünden çıktığına inanıyor, devletin Birinci Dünya Savaşı'na girmesine karşı çıkıyordu. İttihatçılarla mücadele için 1912'de Hürriyet ve İtilaf Partisi'ne girdi. Bu sırada Sultan II. Abdülhamit'ten özür dileyen bir şiir de yazdı.
1918'de son Osmanlı kabinesinde Maarif Nâzırı (Eğitim Bakanı) olarak bulundu. 1919'da Şûra-yı Devlet (Danıştay) Reisliği yaptı. Darülfünun'da felsefe dersleri verdi. Felsefenin eğitim sisteminde yer alması için çabaladı.
Osmanlı delegesi olarak, Sevr Antlaşması'nı (1920) imzaladı. Bu nedenle Yüzellilikler listesinde yer aldı ve 1922'de yurtdışına kaçtı. Sürgün yıllarında Hicaz, Amerika, Ürdün ve Lübnan' da yaşadı, Af Kanunu'nan yararlanarak 1943'de kendi ifadesiyle hesaplaşmak için değil, vedalaşmak için yurda döndü. 31 Aralık 1949'da, felç tedavisi için yattığı İstanbul Gureba Hastanesi'nde zatürreden öldü. Mezarı, Zincirlikuyu Asri Mezarlığı'nda bulunmaktadır.
Şairliği
Türk şiirinde hece vezninin yaygınlaşmasına katkıda bulunan şairlerimizden biridir. 1914'ten sonra yetişen Beş Hececiler'i de etkilemiştir. Şiirlerinde halk şairlerinin diline yakın bir dil kullanmıştır. Hece veznini ısrarla savunsa da aruz ve heceyi birlikte kullanmış, en çok koşma nazım şeklinde şiirler yazmıştır. Çocukluğundan beri başına gelenler ve özellikle gurbette geçen yıllarının izleri şiirlerine bezginlik, hüzün ve kötümserlik halinde hissedilir. İçli şiirler yazan Bölükbaşı, didaktik(öğretici) şiiri hiçbir zaman benimsememiştir.
Eserleri
Tevfik Bölükbaşı, bütün şiirlerini tek kitabı olan Serab-ı Ömrüm adlı kitabında bir araya getirmiştir. Bu kitap, 1934'de Lefkoşa'da basıldı. Halk edebiyatının tanıtılması ile ilgili çalışmalar da yapan Bölükbaşı'nın Hayyam çevirileri, Tevfik Fikret hakkında incelemesi ve yarım kalmış Felsefe dersleri adlı yapıtları vardır. Bazı anılarını Biraz da Ben Konuşayım adıyla kaleme almıştır.