« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

02 May

2016

Batı ve Hizmet Hareketi

Nazlı Ilıcak 01 Ocak 1970

Türk basınında, sadece İslâmcılarda değil, seküler kesimde de, patronla “uyumlu”hareket etmek yaygın bir davranış. Bir farkla… İslâmcılarda, bunun adı “biat”,diğerlerinde “itaat.” Bu yüzden, basın yayın organları çabucak siyasi iktidara teslim oldu. Zira patronu elde etmek yetiyor. Genel kuralın dışına çıkabilen bir avuç gazeteci kaldık.

Eğer medyadan sendikalar dışlanmasaydı, işverenin “söz dinlemiyor” diye çalışanların ekmeğiyle oynaması da o kadar kolay olmayacaktı. Buna kayyım yönetimi de dâhil. İktidarın baskısıyla yörünge değiştirme çabaları, örgütlü gazetecilerin onurlu direnişiyle engellenebilirdi. Sermaye sahiplerinin menfaat için sendikaları tasfiye etmeleri, bugün özgürlüklerin sınırlanması karşısında yeterince ses çıkmaması sonucunu doğurdu.

Aynı şeyi üniversitedekiler için de söyleyebiliriz. Yalnız devlet üniversiteleri değil, vakıf üniversiteleri de, YÖK'ün etkisiyle öğretim üyelerini susmaya zorluyor. Hatta kimisi, siyasi müdahalelere dayanamayıp, profesörlerin işine son veriyor.

Türk aydını, gazetecisi, bilim adamı 3 maymunu oynayınca, işadamları toptan arazi oluyor. Şu TÜSİAD'ın suya sabuna dokunmayan haline bakın!!!

“Tek adam, koskoca toplumu nasıl kolayca esir aldı?” diye düşünenlere cevap vereyim: Altyapı demokratik olmayınca, özgürlükçü bir sistemin yaşaması da çok zor. Ne parti içi demokrasi mevcut, ne etkili sendikalar, ne kendi ayakları üzerinde durabilen güçlü sivil toplum kuruluşları, ne bağımsız bir yargı, ne de özerk bir üniversite. Hiçbiri yok…

Bugün, her türlü zulüm ve baskıya rağmen, iktidara direnebilen yegâne muhalefet odağı, siyasi partileri hariç tutarsak, Cemaat gibi görünüyor.

Siyasal İslâm'a karşı, Müslümanlığın diyaloga açık, hoşgörülü güler yüzünü temsil ediyorlar. Batı dünyası, son gelişmeler ışığında, AKP-Cemaat farkını idrak ettiği için olacak, Hizmet hareketinin arkasında duruyor. Türkçe Olimpiyatları yerine geçen‘Uluslararası Dil ve Kültür Festivali'ne Obama'nın gönderdiği mesaj buna delâlet ediyor. Siz “terör örgütü lideri” demeye devam edin Fethullah Gülen'e. Benim gördüğüm, Cemaat, faaliyetlerini yurtdışına kaydırarak, Hizmet'i, uluslararası bir zeminde yoğunlaştırıyor.

Bakın Obama, Washington'da düzenlenen festivale gönderdiği tebrik mesajında ne diyor:“Küresel toplumumuzun zengin kültürleri ve benzersiz tarihi birikimleri, cezbedici danslar ve büyüleyici performanslarla hayat buluyor. Kültürel mirasımızı özel kılan geleneklerimizi aktarması bakımından bu gibi festivaller, kucaklayıcılığın şarkılarından çıkıp ümit ve güzelliğe doğru giden yollara şahitlik etmemize imkân sağlıyor. Sizin, dünyanın her yerindeki genç insanları birleştirmek için harcadığınız çabalar, ortak insanlık olarak, bizi birbirimizden ayıran engelleri aşmak için sahip olduğumuz gücü yansıtıyor. Dünyamızı meydana getiren kültürel mozaiği kutlamak ve güçlü arkadaşlık bağları kurmak amacıyla bir araya gelirken, size en iyi dileklerimi sunuyorum.”

******

GAZETECİLERİN MAHKUMİYETİ

Cumhuriyet gazetesi yazarları Hikmet Çetinkaya ile Ceyda Karan, Charlie Hebdo'nun Hz. Muhammed'in tasvir edildiği karikatürünü köşelerinde yayınladıkları gerekçesiyle “dini değerleri aşağılama” suçundan, 2'şer yıl hapis cezasına çarptırıldı. Oysa onlar, Charlie Hebdo'ya yönelik IŞİD saldırısını kınamak amacıyla sütunlarında bu karikatüre yer vermişti. Amaçları dini aşağılamak değil, sözde Müslümanlık adına girişilen cinayetleri tel'in etmekti. O olaydan sonra, dünyanın her yerinden insanlar Paris'e akın etmiş, teröre karşı birlikte yürümüşlerdi. Ahmet Davutoğlu da Fransa'ya giden devlet adamları arasındaydı. O zaman onlar da, İslâmiyet'in aşağılanmasına destek mi vermiş sayılacaklar?

*****

KASET OLAYI

Deniz Baykal'ın CNN Türk'e çıkmasıyla, kaset olayı yeniden tartışılmaya başlandı. Tarafsız Bölge'de meseleyi Cemaat'in üzerine yıkmak için yer alan 2 gazetecinin çabalarına rağmen, Baykal, bu iddiayı kabul etmedi. Tayyip Erdoğan'ı işaret etti. Kemal Kılıçdaroğlu ise bir adım ileriye gitti… “Tayyip Erdoğan'a o kaseti seyrettirenler, iki gün sonra daha net görüntülerin ortaya çıkacağını söylüyor” dedi. Erdoğan'ın o kaseti seyrederken çekilen bir de fotoğrafı yayınlandı.

Kılıçdaroğlu, Erdoğan'a görüntülerin izletildiği sırada kayda alınan videoyu da görmüş. Demek Erdoğan da kimlerin bu işte parmağı olduğunu biliyor. Neden adlarını vermiyor? Galiba “Bu işte Cemaat'in parmağı var” iddiasının iflas edeceğini bildiği için gerçeği saklıyor. Zaten, Erdoğan, kaset işini miting meydanlarında “Özel değil, genel” demek suretiyle, hem MHP milletvekilleri, hem de Baykal aleyhine bir hayli istismar etmişti.

Gerçeğin, er geç ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu var. Sabredip bekleyelim. Cadı avı sona erdiğinde, diğer iddiaların da nasıl içi boş bir balon olduğu anlaşılacak.

Ziyaret -> Toplam : 125,32 M - Bugn : 76260

ulkucudunya@ulkucudunya.com