Tek adamlığa giden en kısa yol: Laiklik
SAİD SEFA 01 Ocak 1970
Az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş sonra bakmışız ki bir arpa boyu yol alamamış laiklik tartışmasının içinde kendimizi bulmuşuz.
'Ne oluyor, ne düşünülüyor, nereden çıktı bu laiklik tartışmaları?' diye kafa yormaya gerek yok.
Matematik çok basit, hesap hiç de içinden çıkılmayacak gibi değil.
Laiklik denilince sen, ben ne anlıyoruz, laiklik Avrupa ve dünyanın sair ülkelerinde nasıl tanımlanıyor; laikliğin akademik ve sosyolojik değeri nedir, bunların Türkiye'de hiçbir anlamı yok.
Siyasal İslamcılar, cemaatler, tarikatler, cami cemaati ve cami imamları, hacı amcalar ve hacı amcaların etki alanındakiler, kahvede oturanlar, sağ cenahın neredeyse bütün bir sağ bloku, muhafazakar milliyetçi kesim, yani toplamda AKP seçmeninin bile çok üzerinde bir çoğunluk laikliği dinsizlik olarak görür, anlar, kavrar, bu düşüncesini savunur ve bu konuda fikri sabittir.
Bu çoğunluk, laiklik denilince İmam Hatip mezunu olduğu için kat sayı zırvalığına takılıp üniversiteye alınmayan çocuklarını hatırlar.
Bu çoğunluk, laiklik denilince, başörtülü kızlarının üniversite kapılarında dövülmesini, okula sokulmamalarını, ikna odalarında başını açsın diye yapılan akademik işkenceleri hatırlar.
Bu çoğunluk, laiklik denilince, 'kamuda başörtülü çalışılmaz' denilerek sadece kendine demokrat ve özgür olan insanların riyakarlığını hatırlar.
Bu çoğunluk, lakilik denilince 'camiye gidiyor, namaz kılıyor, Cuma namazı kılıyor veya kendini sadece muhafazakar olarak tanımlıyor' diye ona 'yobaz', 'gerici', 'softa' diyen bir yığın aydın ve entel tanımlı şahısların ekranlardaki halini hatırlar.
Bu çoğunluk laiklik denilince, Kur'an öğretiyor diye hapse atılan dedelerinin hatıralarını anımsar.
Bu çoğunluğa laiklik denilince, onların travmaları hatırlatılmış ve yaraları kaşınmış oluyor.
İstediğiniz kadar çıkıp laikliğin ne olup ne olmadığını anlatın faydasız, muhataplarınızı yakından tanımalı ne düşündüklerini çok iyi bilmeli ona göre tavır takınmalısınız.
Seküler bir kesime 'İslam bu değil' demenin hiçbir anlamsal değeri olmadığı gibi Türkiye'deki muhafazakar çoğunluğa da 'laiklik bu değil' demenin değeri yoktur.
AKP basit hesapların partisi olduğundan başarılı bir partidir. AKP, basit hesaplar üzerine yani çoğunluğun düşünce kodlarına göre politikalarını şekillendirir.
AKP kurmayları, laiklik tartışmasını başlatırken çoğunluğun meseleyi laikliğin ne olup ne olmadığı noktasından ele almayacağını; tartışmaya açılan durumu 'dindarlık ve dinsizlik' olarak göreceğini çok iyi bilir.
Türkiye'de laikliği tartıştırmak, dini ve dinsizliği çatıştırmak ve tartıştırmaktır. Zaten, 'Anayasa'da laiklik olmayacak, olmamalı' dedikten sonra; zihinlerde oluşan 'peki ne olacak' sorusuna, hemen 'dindar anayasa olacak' cevabı veriliyor.
Meclis Başkanı'nın 'şahsi görüşlerimdir' dediği görüşler, pratiğe dönüştü bile.
'Nasıl bir anayasa istiyoruz' diye başlatılan kampanyaların temel öznesini 'dindar anayasa istiyoruz' oluşturuyor.
Türkiye'nin dört bir yanında 'Kur'an ışığında anayasa platformları, seminer ve konferansları' yapılıyor.
Her yerde bu afişleri ve pankartları görmeniz mümkün.
Tartışmayı laiklik üzerinden başlatanların derdi, kafalarındaki rejime dini kılıf bulma ve rejimi değiştirmede çoğunluğun desteğini alma anlayışı ve kolaycılığıdır.
Laik çevrelerin hassasiyetlerini çok iyi bilen AKP, dindar anayasa diyerek adeta onların koltuk altlarını gıdıklayarak, onları harekete geçiriyor.
Başladılar yine, yobaz, gerici, ortaçağ düşüncesi, karanlık fikirler, örümcek kafalar demeye.
Oh, AKP kurmayları için keyfinden yenmez..
Al bu ifdeleri, 'bakın işte değiştik diyenlerin zihniyeti bu, hiç değişmeyecekler bunlar düpedüz dinsiz, sırf dindar anayasa diyoruz diye neler diyorlar''
AKP'ye muhalif cenahta kimler var?
Sivri dilli, keskin kalemli, küfürbaz bazı köşe yazarları.
Etki alanları, onları okuyan bin yıl geçse AKP'ye destek vermeyecek olan sabit bir kitle.
Bunlar, kuru kabadayılık yapacak, erkeksen hadi yap diyecek, küfürler savuracak ve AKP seçmenini kemikleştirecek tavırlarıyla en büyük faydayı yine AKP'ye sağlayacaklar.
Böyle durumlarda AKP'nin uzattığı ekmeğe yağ sürmekte hiç gecikmezler.
Diğer bir muhalif 'laikliği bahane ederek insanları dövdüler ve yanlış yaptılar, bunu yaparken de en büyük zararı aslında bize verdiler, biz bu anlıyışı değiştireceğiz' diyen CHP.
En fazla, 'dindar anayasa olmaz' itirazı ve laiklik savunması CHP'den gelecek.
Kime yarayacak?
'Gördünüz değil mi zerrece değiştikleri yok' diyecek olan AKP'ye.
Başka kim var muhalif?
Gülen Cemaati yani 'paraleler'!
Ne diyecekler?
"Dini siyasete alet etmeyin, İslam bu değil. Laiklik din ve vicdan hürriyetidir. Laiklik dileyen dilediğini yaşayabilmesi ve buna devletin karışmaması halidir."
(Türkiye'de bu şekilde hiçbir zaman uygulanmadığından kimse evet, doğru diyorlar demeyecek)
Kime yarayacak bu?
"İşte bakın, sırf bize muhalifler diye laikliği (yani dinsizliği) bile savunacak kadar dinden çıktılar, bir de kendilerine İslami cemaat diyorlar" diyecek olan AKP'ye.
Başka?
HDP var bir de.
Ne diyecek HDP?
Bölgedeki hadiselerden, iki de bir tutuklanan Kürt gazetecilerden, dokunulmazlık mevzusundan ötürü bir şey diyecek takatleri kalacak mı bilemem; ama takatleri yettikçe laikliği savunacak 'AKP aslında şeriatı getirmek istiyor, AKP dincidir, gericidir' vs diyecek.
HDP son zamanlarda meramını en çok da İslami kesimlere anlatma derdindeyken, laiklik tartışmalarında alacağı pozisyon onu, az çok anlamaya başlayan dindar kesimden yine çok uzağa itmiş olacak.
Kime yarayacak bu?
"Zaten bu teröristler dinsiz imansız adamlardır, din düşmanlarıdır, bakmayın son zamanlarda İslami kesimlere olan yakınlıklarına" diyecek olan AKP'ye.
Başka muhalif kaldı mı?
Hayır.
MHP mi?
O zaten muhalif değil. Onların bu ara tek dertleri var, Bahçeli'yi koruma ve kollama.
Her durumdan olabildiğince fayda sağlayan AKP'nin; kendisine İsviçre çakısı gibi her taraftan fayda sağlayacak olan laikliği kullanmayacak olması düşünülemezdi.
Nitekim kullanmaya başladılar.
AKP ve Ak Parti ayırımı yapılmaz, Ak Parti seçmeninin ne istediği, ne düşündüğü bilinmez ve hedef kitleye göre davranılmazsa..
Tek adamlığa giden yolda, kafalarındaki rejimi uygulamanın ve oyları devşirmenin kestirme yolunu bulmuş olanlar, kömürle ısınan adamlar ve makarna seven kişiler diye küçümsenen kitlelerle rejimi değişterecek, onlara dudak büken ve düşünce kodlarını anlamamakta ısrar edenler de 'Nerede yanlış yaptık' diye dövünmekle kalacaklar.