« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

02 May

2016

Böyle suç olur mu?

Erhan Başyurt 01 Ocak 1970

Nefret operasyonları ile gözaltına alınan veya tutuklanan insanlara, suç içermeyen hususlar, sanki suçmuş gibi soruluyor.

‘Burs verdiniz mi?'

‘Himmet (sadaka veya zekat) verdiniz mi?

‘Yurt dışına çıktınız mı?'

‘Filanca derneğe üye oldunuz mu?'

‘Bankada hesabınız var mı? Ne kadar?'

‘O bankada niçin hesap açtınız?'

‘Kurban bağışı yaptınız mı?'

‘O gazeteye abone misiniz?'

***

Bu sorularda suç yok, suç uydurmak için bahane arayışı var.

Kurt kuzuyu yemeye karar vermiş, nehrin alt kısmında olan kuzuya ‘Suyumu bulandırıyorsun' demiş ya, onun gibi...

Tutuklanmaları talimatı verilmiş, kılıf arıyorlar. Mazeret üretiyorlar.

Hasbelkader, şahıslar kendilerini suçlasınlar diye umutla ‘olta' atıyorlar.



İnsanlar, evrensel insan haklarına aykırı şekilde kendi aleyhlerine şahitlik yapmaya zorlanıyor.

***

Sadaka vermek, zekat vermek, burs vermek suç mu?

Kurban bağışlamak suç mu? Dini ve beşeri vazifeler suçmuş gibi nasıl sorulabilir...

Gazete abonesi olmak, bankada hesap açmak suç mu?

Bu kurumlar yasal olarak faaliyet yürütüyorlar. Gazeteler yasal izinle yayımlanıyor. Banka yasal izinle faaliyet gösteriyor. Dernekler yasal izinle yardım topluyor...

Devlet izin veriyor, hâlen de faaliyetleri devam ediyor ama bireyler ‘müşteri' oldukları için suçlanıyor.

Böyle bir hukuk anlayışı ‘Muz Cumhuriyeti'nde bile olamaz...

Devlet, vatandaşına tuzak kuramaz...

***

Keyfi suçlamanın son bir örneğini iş adamı Tekin İpek'in tutuklama kararında görebilirsiniz.

‘Kanaltürk ve BUGÜN televizyonları ile Millet ve BUGÜN gazetelerinde 17/25 Aralık'tan itibaren, adli merciler tarafından FETÖ mensuplarına yönelik yürütülen soruşturmaların algı operasyonları olduğu, soruşturmaları yürüten savcıların yanlı ve taraflı oldukları, mahkemelerin proje mahkeme olduğu yönünde yayınlar yapıldı...'

Savcı Musa Yücel yukarıdaki hususları bir ‘suç' gibi sıralıyor. Tek bir somut delil ortaya koymuyor.

Operasyonları eleştirmeyi, Sulh Ceza Hakimleri ve savcılarını eleştirmeyi ‘terör örgütüne' destek olarak niteliyor.

Anayasal teminat altında olan ifade ve fikir hürriyeti, haber alma ve haber verme hürriyetini yok sayıyor. O haberle ilgili hiçbir dava açılmadığını da...

***

Bahsedilen tarihte Millet gazetesi mevcut bile değil, iki yıl sonra kuruldu.

Ama Savcı Yücel, yine de medya şirketlerinin Yönetim Kurulu'nda yer almadığı halde Tekin İpek'i delilsiz ‘teröre destek' ile suçluyor.

Sonra da hakim Mustafa Çorumlu, ‘silahlı terör örgütüne üye olmak' bahanesiyle hakkında tutuklama kararı veriyor.

Soruyorum, ‘suç' nerede? Böyle ağır bir suçlama hangi delile dayanarak yapılıyor?

‘Silahlı terör örgütü' diye uydurulan yapı hakkında verilmiş tek bir mahkeme kararı yokken, insanlar ‘terör örgütüne destek' ile nasıl suçlanabilir?

Türkiye bu kadar adaletsizliği ve hukuksuzluğu kaldıramaz...

Ziyaret -> Toplam : 125,33 M - Bugn : 85633

ulkucudunya@ulkucudunya.com