Başkanlık da başkanlık
İRFAN SÖNMEZ 01 Ocak 1970
Ne Güneydoğu’dan gelen şehitler, ne ülkenin içine düşürüldüğü durum kimsenin umurunda değil, siyasi gündemi Erdoğan’ın başkanlık hırsı belirliyor.
Her gün onlarca şehit cenazesi gelmesine rağmen iktidarın hala terörle mücadele de etraflı bir çalışması yok. Bugüne kadar örgütün finans kaynaklarına, terörist üreten eğitime destek evlerine tek bir operasyon yapılmadı. Terör tırmandıkça onun siyasi uzantıları da gerilimi tırmandırıyor. En son Salı günü yapılan HDP grup toplantısı bıji Apo sloganları altında yapıldı. Meclis çatısı terör örgütü lehine atılan sloganlarla çınlatıldı. Havuz medyası için bunların hiç önemi yok, gündemlerini Saray’ın talepleri belirliyor.
Davutoğlu ile Erdoğan arasında ki kavganın arkasında da Başkanlık sistemi yatıyor. Erdoğan bir an önce Yeni Anayasa’nın yapılarak meclise getirilmesini istiyor. Davutoğlu ise ülke ateş çemberinden geçerken böyle bir düzenlemeye gitmenin toplumda hoş karşılanmayacağını düşünüyor. Erdoğan, Davutoğlu’nun bu son derece gerçekçi tavrını bir engelleme faaliyeti olarak gördüğü için her koldan taarruza geçti.
Aslında mevcut durumda de facto bir başkanlık sistemi uygulanıyor. Önemli kararların tamamı Saray tarafından alınıyor. Davutoğlu’na başkanı olduğu partinin il başkanını seçme yetkisi bile verilmedi. MYK’da her ne kadar bu yetki Davutoğlu’ndan alınıp MYK’ya verildiği söylendiyse de bu yetki aslında teşkilat başkanı M.Ataş’a verildi. Yani Parti genel başkanının kendi yardımcısı kadar bile yetkisi yok. İl başkanına kadar partinin tüm işleri Saraya yakın ekip tarafından belirleniyor.
Fiilen başkan gibi hareket eden bir insan bunu hukuki hale getirmeyi niçin bu kadar ister? Bunun bir çok sebebi var, Erdoğan, AKP iktidarının sebeplerinden birinin alternatifsizlik olduğunu biliyor. 15 yıllık AKP iktidarı döneminde muhalefet toplumu ikna edebilecek bir görüntü ve vizyon ortaya koyamadı. Üstelik MHP liderliğinin MHP’ye mi AKP’ye mi çalıştığı da meçhul. Erdoğan ciddi bir alternatifin ortaya çıkması halinde sadece iktidarı kaybetmekle kalmayacağını,15 yıllık AKP icraatlarının mercek altına alınacağının farkında, onun için bir an önce bu işi bitirmek istiyor. MHP’de Akşener’in çıkması da fiili durumu hukukileştirmeyi öne almaya mecbur etti. Siyasi kulislerde referandum için gereken oyun MHP ile tamamlanacağı, buna karşılık Yargıtay’da MHP kongresinin durdurulacağı konuşuluyor. Bahçeli’nin son aylarda iyice alenileşen AKP siyasetlerine destek tavrının bu anlaşmayla ilişkisi olabilir mi, bunu zaman gösterecek. Ancak Bahçeli’nin Pelikan dosyası ile AKP tabanına adeta fitne çıkarıp partinizi yıpratmayın şeklinde algılanabilecek açıklamalarını bir tarafa not etmek lazım.
Bazıları başkanlık sistemine olağan üstü anlamlar yüklüyor. Her derde deva bir sistem kompozisyonu çiziliyor. Oysa fiili durum zaten başkanlık sistemi, sebep olduğu sorunlar ortada. Bugün karşı karşıya kaldığımız sorunların tamamı bu fiili başkanlık uygulamasından kaynaklanıyor.Tarafsız yargı,özgür basın,muhalefet neredeyse yok edildi. İnsanların kaderi,istikbali, işi,kariyeri,hürriyeti,kazancı bir kişinin dudakları arasında. Böyle bir toplum düzeninin iyi kötü 65 yıllık demokrasi deneyimi olan bir ülkeye huzur ve istikrar getirmesi mümkün değil. Başkanlık sistemine geçtikten sonra tıpkı Kazakistan ile Özbekistan’da olduğu gibi ikinci hedef iki defa seçilme hükmünü ortadan kaldırarak Erdoğan’ın ölünceye kadar Başkan olarak kalmasını sağlamak olacaktır. Bütün kavga,çekişme,iftira kampanyaları bunun için yapılıyor.Vatan kan ağlıyormuş, kimin umurunda!