Gizlenen gerçekler
Erhan Başyurt 01 Ocak 1970
Türkiye tarihinin en sıkıntılı dönemlerinden birini yaşıyor.
Medya bağımsız ve tarafsız yayın imkanına sahip olmadığı halk gerçekleri öğrenemiyor ve yaşananların gerçek boyutu halktan gizleniyor.
İktidarın uzun yıllardır halının altına süpürdükleri, birikmiş sorunlar, büyük krizler ve çatışmalar olarak karşımıza çıkıyor.
***
Bölücü terörle mücadelede, 1990'lara dönüldü.
7 Haziran'dan bu yana şehit sayımız, Kıbrıs Barış Harekatı'nda verdiğimiz kayıpları aştı.
Her gün bombalı saldırı ya da uzun namlulu silahlarla yeni şehitler veriyoruz.
Jandarma ve polis karakollarına bombalı araçlarla saldırılar düzenleniyor...
Yıkılmış şehir merkezleri adeta Suriye görüntüleri veriyor.
300 bin insan kış günü göçe zorlanıyor...
Ancak medya susturulduğu için, iktidarın ‘hipnoz'u ile yürek yakan bu acıların üstü örtülüyor. Yazılmıyor. Görüntüler paylaşılmıyor. Yokmuş gibi davranılıyor...
***
Türkiye, bir taraftan da sınır aşan IŞİD terörü ile tanışıyor.
İlk defa yabancı bir örgüt bu çapta ve organize şekilde topraklarımızda saldırılar gerçekleştiriyor.
Kilis'e sürekli roketler atılıyor. Sivil halk evinde, balkonunda gelişigüzel öldürülüyor. Şehit ediliyor.
Şehirlerde bombalı saldırılar düzenleniyor. Artık tarihi camii önünde bile rahatlıkla saldırı gerçekleştiriliyor.
***
Çözüm Süreci ile PKK'nın bugünkü saldırılarına ve kanlı eylemlerine Nasıl fırsat sağlandıysa, IŞİD'e karşı yakın zamana kadar gösterilen tolerans da bugünkü kanlı saldırılara perde araladı.
IŞİD'in Türkiye'yi insan koridoru ve malzeme lojistik üssü gibi kullanmasına göz yumuldu.
Gaziantep, Adıyaman gibi Doğu illerinde, İstanbul'da hatta başkent Ankara'da IŞİD'in adam devşirmesine göz yumuldu.
Tüm dostça uyarılar kulak arkası edildi. Hatta uyaranlar ‘vatan haini' ilan edildi. Bugünkü kanlı sürece zemin hazırlandı.
***
İktidarın stratejik hesap hataları, ihtiras ve siyasi hevesleri, kendisinin gerçekleri görmesini engellediği gibi toplumun da hakikatleri öğrenip sorgulamasına izin verilmiyor.
Medyaya baskılar ve baskınlar, gazetecilere davalar ve hapis cezaları, halkın gerçekleri öğrenmesini ve görmesini engellemeye yönelik...
Bu otoriter/totaliter tutumlarında maalesef önemli oranda başarılı da oldular.
Muhalefetin sesini duyurması artık mümkün değil. İktidar ise bir göz işaretiyle istediği konuşmayı 20 kanalda canlı yayınlatıp 10 gazeteye manşet yaptırma imkanına sahip.
***
İktidar bu güç sarhoşluğu içinde kendi içindeki ‘taht kavgaları'nı perdeliyor. Bir lider kültü kuruyor.
Türkiye, ‘paralel' yalanlarlar ve paranoyalar ile uyutuluyor. ‘Cambaza bak' denilerek adeta hipnoz ediliyor.
PKK ve IŞİD gibi gerçek terör örgütleri ise, iktidarın ihmalleri sayesinde, serpilip, güçlenip ülkeyi ‘yoğun çatışma' veya ‘iç savaş' aşamasına getiriyorlar.
Türkiye, halktan ne kadar başarıyla gizlenirse gizlensin, tarihinin en sıkıntılı dönemlerinden birini yaşıyor.
Gerçekleri gizlemek bu krizleri küçültmez, aksine hastalığın teşhisini engellemek gibi krizin daha da derinleşmesine neden olabilir.